Gençlik İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Gençlik İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Gençlik yıllarında çalışmalıyız. Çünkü o yıllarda tüm kuvvetimiz yerinde olur. Yaşlandığımız zaman eski gücümüz kalmaz ve zor duruma düşebiliriz. Onun için gençken birikim yapmalı, yaşlılıkta rahat edinmelidir.

 

Gençlik ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:


Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir: İnsan gençlik yıllarında yaptığı birçok işi yaşlandığı zaman yapamaz. Çünkü artık eski güç kalmamıştır. Bu atasözü de bize gençliğin, gençlik yıllarında çalışmanın ne kadar değerli ve önemli olduğunu anlatır.

Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşır: İnsan gençliğinde çalışıp birikim yapmalıdır. İhtiyarlık böylece daha rahat geçer. Gençlik zamanını çalışarak değerlendirmeli, yaşlılıkta da yan gelip yatılmalıdır.


 Gençler sadık olmak ister, yapamazlar, yaşlılar sadık olmamak ister yapamazlar: Gençliğin heyecanı ve hayat tecrübelerinin yetersizliği nedeniyle gençler yanlış yollara sürüklenebilirler ve yakınlarına sadakatsizlik gösterebilirler. Bazı yaşlılar da hayatına renk katmak için, gençlik yıllarındaki gibi heyecan yaşamak isterler fakat gençlikteki gibi çekicilik, güzellik, yakışıklılık ve güç kalmadığı için bu hayallerini gerçekleştiremezler.

Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan: İnsan yaşlandığında rahat edebilmesi için gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir.


Genç bilse, ihtiyar yapabilse: Gençler deneyimsiz, az bilgili olurlar ama her şeyi yapabilme güçleri vardır. Yaşlılar ise bilgili ve deneyimlidirler fakat iş yapabilmek için fiziksel güçleri azalmıştır.

Genç beyle, küheylan atla geçinmek zor: Toplum hayatında yaşı ilerlemiş kişilerde bulunan deneyim ve birikim oldukça önemlidir. Bu özellikle hayatı kolaylaştırır. Deneyim ve birikim sahibi olmayan, deneyimsiz gençlerle çalışmak bu yüzden zordur.

bb

Dil İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Dil İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


İnsan ağzından çıkan her söze dikkat etmeli, başına büyük belalar açmamalıdır.


Dil ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:

Dilin kemiği yok: Doğru veya yanlış herhangi bir sözün söylenmesine engel olunamaz. İnsan her şeyi kolaylıkla söyleyebilir.

Dil yüreğin kepçesidir: Kişi içinde ne varsa, ne duyuyor, ne düşünüyorsa onu söyler, ona göre davranır.

 Dil döner, baş belaya girer: İnsan ağzından çıkan sözlerle iyi ve kötü sonuçlara ulaşır. İyi söz söylerse iyi sonuç ortaya çıkar. Kötü söz söylerse başı belaya girer.


 Dile gelen ele gelir: İnsan başarılı ve yetenekliyse her söylediğini yapar.

 Dil veren olur, ekmek veren olmaz: İnsan işsiz kaldığı zaman ona akıl veren  çok olur fakat ona maddi olarak destek veren fazla bir kimse olmaz. Böyle zor duruma düşen kişiler ve akıl vermek yerine yardım etmek daha insani olan durumdur.

Dil kılıçtan keskindir: İnsanın düşüncelerini, bilgilerini, deneyimlerini aktaran kalemin gücü oldukça etkili ve kalıcıdır. Kılıcın meydana getirdiği sonuç karşı taraftaki tek bir insanı  etkiler, kalemin gücü ise, kalemin etkisi ise topluma yayılır.

Dil epsem olsa baş esendir: Kişi dilini tutar ve her lafa karışmazsa başını da belaya sokmamış olur. Bunun için dilimize hakim olmalıyız.

Dili işleyenin eli işlemez: Çok konuşan, aylak kimselerin elinden bir iş gelmez. Sadece çok konuşmaya devam ederler ve söyledikleri de lafta kalır.

Dilsizin dilinden anası anlar: Bir işi ancak onunla devamlı meşgul olan, onunla ilgili her şeyi bilen kişiler başarı ile yapar.


Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim: Ne zaman ne konuştuğunu bilmeyeni diline hakim olamayan kimseler başlarını belaya sokar. Pişman olurlar  ama iş iş işten geçmiş olur.

Dilin cirmi küçük, cürmü büyük: Dil küçük bir organdır ama dilden çıkan zehirli sözler insanın başına olmadık sorunlar çıkarabilir.

Dille düğümlenen dişle çözülemez: Verdiği sözü yerine getiremeyen kişi nedeni sorulduğu zaman kendini savunmak zorunda kalır.

bb

Ağaç İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Ağaç İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Ağaç ile ilgili çok sayıda atasözlerimiz vardır. Bu atasözleri şunlardır:

 

Ağaçtan düşen dalına sarılır:  İnsan bir olaydan zarar gördüğü zaman, bir tehlike ile karşı karşıya kaldığı zaman en yakınından yardım bekler.

Ağaca yük olan kendi meyvesidir: İnsanoğluna kendi işi veya yakın çevresinin sorumluluğu yük olmaz.

Ağacın yemişini ye , kabuğunu soyma: Yararlandığın bir kişiden veya işten şikayet etme veya o kişiye zarar verme anlamında kullanılan atasözüdür.

Ağaca dayanma kurur, adama dayanma ölür: Hiçbir şey kalıcı değildir. Onun için kişi önce kendine güvenmeli, kendi işini kendi halletmeye çalışmalıdır.


Ağaç çiçeklenmeden meyve vermez. Bir işten yarar sağlanmak isteniyorsa sabırlı olunmalıdır.

Ağaç yeşert meyve getirsin; oğlan büyüt, ekmek getirsin: Erkek çocuk meyve veren ağaç gibidir, vakti geldiği zaman evin geçim sıkıntısına destek olur ve evin yükünü azaltır.

Ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz: Elinden iş gelen becerikli kimseler önlemini alarak iş yapar, özenli olur, geride herhangi bir olumsuzluk yaşanmadan iş tamamlanmış olur.

Ağaç yaş iken eğilir: İnsana istenilen niteliklerin, tutum ve davranışların kazandırılacağı en  dönem çocukluk ve gençlik yıllarıdır. Bu kritik dönemlere dikkat edilmelidir.

Ağaçtan maşa olmaz: Önemli ve beceri isteyen  işleri beceriksiz kimseler yapamaz.

 Ağaç, meyvesi olunca başını aşağıya salar: Olgun olmuş, erdemli ve bilge kimseler alçakgönüllü olur.

 Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur: Küçükler büyüklerin tutum ve davranışlarını örnek alır.

Ağaca balta vurmuşlar “sapı benden” demiş: İnsana en yakını bile kötülük edebilir.


 Ağacı kurt, insanı dert yer: Üzüntü insanın yaşama sevincini yok eder, kurt ağacı kemire kemire nasıl yok ederse insanı da üzüntü ve tasa zamanla eritir.

Ağaç kökünden yıkılır: Bir düzen ayrıntıların değişmesi ile değil temelin bozulması ile yıkılır.

 Ağaç ne kadar uzasa da göğe ermez: İnsan ne kadar çabalarsa çabalasın belirli bir yere kadar yükselebilir.

bb

Hırsızlık İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Hırsızlık İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Hırsızlığın iyisi kötüsü olmak, Hırsızlık ahlaksızlık, dürüst olmamadır. Emek etmediğin bir şeye sahip olmadır, tembelliktir, emek düşmanlığıdır. Onun için hırsızlık yapanlara toplum kötü gözle bakılır. Dürüst ve güvenilir insanlar olmalıyız.


Hırsızlık ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:

Hırsızlıkla kahpelik kırk gün gizlenir: Toplumda kötü alışkanlıklar veya zararlı işler kolay kolay gizlenemez. Bir gün gelir, küçük bir hata ile gerçekler ortaya bir anda çıkabilir.

 Hırsız it korkak olur: Oradan buradan çalıp çırpma ile geçinen kimse çevreden bu durumun anlaşılması tehlikesine karşı daima ürkek davranır.


Hırsızlığı da öğren, başucunda dursun: Kötü davranışları öğrenmek, nasıl yapıldığını anlamak onu yapanlara karşı hazırlıklı olmak için yararlıdır.

Hırsız beyler de borçlu: Güçlü ve varlıklı olan kimseler bile zor kullanan kişinin karşısında çaresiz kalabilir ve onun istediğini yerine getirebilir.

Hırsız içeriden olursa kapı kilit olmaz: İnsanın en yakını onun bütün sırrını, zayıf yönlerini iyi bilir. Kişiyi hiç olmadık bir anda zarar uğratır. Kişinin en yakının vereceği zarar yabancının vereceği zarardan büyük olur anlamında kullanılan atasözüdür.

Hırsız evlat, baba ocağına incir diker: Hayırsız evlat eninde sonunda baba ocağına zarar verir. Ev halkının üzülmesine, zor günler görmesine neden olur.

Hırsız kedinin boynu kalın olur: Onun bunun malı ile geçinen, kolay kazanç elde eden kimse rahat yaşayışın sonucu şişmanlar ve yan gelip yatmaya devam eder.


Hırsıza ip, mücrime zindan gerek: Toplum içinde suç işleyen kişilere gerekli cezalar verilmelidir. Herkes cezasını çekmeli, kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamalıdır.

Hırsız evden olursa bulunması müşkül olur: Kötülük edecek kişi o topluluğun içinden biriyse içinde bulunduğu topluluğa nasıl arar vereceğini, hangi yolları kullanacağını çok iyi bildiğinden yapacaklarını önlemek veya suçluyu tespit etmek çok zor olur. Onun için gözümüz açık olmalıdır .

 

bb

Çalışmak İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Çalışmak İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Çalışmak insanı yüceltir ve değerli kılar. Çalışkan insanalar kimseye muhtaç olmaz ve kendi ayakları üzerinde dururlar ve kendilerine olan güvenleri de bu sayede artar. Çalışmak ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:

 Çalışan demir ışıldar (pas tutmaz): Çalışan insan daha dinç ve daha verimli bir kimse olur. Kolay kolay körelmez.

 Çalışmayan ekmeği köpeğe vermiş; köpek yememiş:  Ortak yapılması gereken bir işte çalışmayan çalışmayan, alın teri dökmeyen kişi bir süre sonra  istenmeyen kişi olur ve dışlanır.

Çalışan ekmeğini taştan çıkarır: Çalışmayı seven, becerikli ve gayretli bir kimse  geçimini sağlayabilmek için çok güç işlerin bile üstesinden gelebilir ve zor işlerle uğraşmaktan vazgeçemez.


 Çalışan dağ aşmış, çalışmayan yol şaşmış: Çalışan kişi hayatta tüm zorlukları aşarken çalışmayan kişi ise ne yapacağını şaşırır ve bundan dolayı da iyi bir iş ortaya çıkaramaz.

Çalışanın yatanda hakkı vardır: Çalışmayan tembel kimseler çalışan kimselerin hakkını yer. Bunun için çalışanın çalışmayanda her zaman alacağı vardır.

Çalışanı mal basar; tembeli uyku basar: Çalışan kişi hedeflerine ulaşır. Tembel kişi ise çalışmadığı için geçim sıkıntısı yaşar ve yoksul olur.

Çalışkanlık baht getirir, tembellik taht götürür: Çalışkan kimseler herkes tarafından sevilir ve talihleri açık olur. Bundan  dolayı da iyi makamlara getirilir. Çalışmayan tembel kimseler ise sahip olduklarını da harcayıp tüketirler. İstenmedikleri için de  bulundukları makamdan uzaklaştırılır.


 Çalışan kazanır, elması kızarır: Çalışmak insandaki hantallığı ve isteksizliği ortadan kaldırır ve insanı  canlı, becerikli ve  verimli kılar. Ayrıca kişi maddi yönden de kazançlı olur.

Çalışan eşeği boynu, boğazı boncuklu olur: İşini düzgün ve başarışı bir şekilde yapan kimse çalıştığı yerde sevilir, ayrıcalık görür ve bazı dönemlerde de ödüllendirilir.

 

bb

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler


Torosların eteğindeki Balıklı Köyde tertemiz bir göl vardı. Gölün balıklarını köy halkı öyle severdi ki, her evde bir akvaryum kurulmuştu. Gölün suları yükselmeye başladığında, nasılsa alçalır deyip hiç oralı olmadılar. Çünkü hepsi de, “gökten düşen” yönetmenin çekeceği filmle ve senaryodaki rolleriyle ilgileniyorlardı son günlerde. Doğal yaşam özlemiyle Balıklıya yerleşen İngilizlerden biriyse, yönetmenin kafasını iyice karıştırmıştı. Aralarında bir tek küçük Zühtü, göl sularının köyü kaplamaması için çözüm aramaya başladılar ve okulun etrafını camlarla kapattılar ve böyle de su da  aynı dengede kalmaya devam etti. Okunması gereken ve ince mesajlar veren güzel bir kitaptır.


Kitapta geçen özlü sözlerden bazıları şunlardır.

" Marka dolusu bir dünyada yaşamak istemiyordu artık."

“Canavar, biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde suları taşırıyoruz.”

“Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susmak da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.”


“Ağaçların özgürce gelişmesine izin verdiklerini öğrenince çok şaşırdım. Dalları budandıkça ağaçların hafızalarını kaybettiğine inanıyorlar. “Ağaçları budarsan, dallar ne yöne doğru büyümeleri gerektiğini unutur. Karman çorman olur, dolanır ve birbirlerini boğarlar.” diye düşünüyorlar.”

"Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum."

bb

Dişlerimizin Sağlıklı Kalmasını Nasıl Sağlarız?

 

Dişlerimizin Sağlıklı Kalmasını Nasıl Sağlarız?


Hem yiyecekleri ısırmak, koparıp parçalamak ve çiğnemek hem de  düzgün konuşabilmek için sağlıklı dişlere sahip olmak gerekir. Sağlıklı dişlere sahip olmanın yolu da sağlıklı beslenmeden ve dişleri düzenli olarak fırçalamadan geçer. Düzenli olarak diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak  dillerimizin daha uzun ömürlü kalmasını sağlayacaktır. Dişlerimizi korumak için düzenli aralıklarla diş hekimine gitmek gerekir. Diş ağrımaya başladığı zaman diş ağrımadan önce rutin kontrolleri yaptırırsak daha az sıkıntı çekeriz. 


Diş hekimlerine kimi zaman sadece kontrol amacıyla gideriz kimi zaman da dişlerimizde, çenemizde veya diş etlerimizdeki sorun nedeniyle gideriz. Diş ağrısı, diş çürüğü,, diş eti rahatsızlıkları, ağızda eksik diş bulunması, dişlerin çapraşıklığı diş sorunlarından bazılarıdır. Çürük önleyici tedaviler ve dişlerin nasıl bir şekilde fırçalanması gerektiği ile ilgili bilgi almak için de diş hekimlerine gidilir. 


Diş hekiminin muayenehanesi oldukça farklıdır. Her yıl düzenli aralıklar diş kontrollerimizi yaptırmalıyız. Ağzımızdaki bir çürük diş bile dizlerimize, kalbimize ağrı yapabilir. Bunun için sağlığımızı ihmal etmemeliyiz ve  dişlerimizin kıymetini bilmeliyiz. Her gün günde iki ya da üç defa dişlerimizi fırçalamaya gayret göstermeliyiz.

bb

Mal Can Bulunur Can Bulunmaz Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

Mal Can Bulunur Can Bulunmaz Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

Çalışarak kazanç sağlanabilir, mal ve mülk sahibi olunabilir fakat sağlıklı olmadığımız zaman bunların hiçbir önemi yoktur. Çünkü sağlıklı olmayan bir beden ve ruh çalışıp bir şeyler kazanamaz. Bu yüzden insan, sağlığının kıymetini bilmeli, onu tehlikeye atmamalıdır.


 Sağlık olmadığı zaman yaşamın da keyfi olmaz. Örneğin; istediğiniz mücevher çeşitlerini alın, altın alın, gümüş alın. Sağlık yerinde değilse bunların hiçbir önemi olmayacaktır. Mal er geç de olsa bulunur. Çünkü çalışan insan aç kalmaz. Oysa ne kadar mal varlığına sahip olursak olalım sağlığımız yerinde değilse bunların hiçbir önemi kalmayacaktır. Bunun için de atalarımız mal bulur, can bulunmaz demişlerdir. Kimi insanlar çok para sahibi olmak, daha çok kazanmak için hırsa kapılırlar ve hiç dinlenmeden çalışmaya devam ederler. Bu arada sağlığını kaybederler ve iş işten geçmiş olur. 


İş işten geçmeden önce sağlığın kıymeti bilinmelidir. Çalışmak güzeldir ama dinlenmesini bilmeliyiz ve kendimiz zaman ayırmalıyız. Böyle olduğu zaman hem sağlığımızı kaybetmemiş oluruz hem de malımız olur ve kimseye el açmak zorunda kalmayız.

bb

Tasavvufi Terimlerin Ne Olduğunu ve Anlamlarını Araştırınız.

 

Tasavvufi Terimlerin Ne Olduğunu ve Anlamlarını Araştırınız.


Muğ: Tarikata giren dervişe, ya da müride muğ denilir.

Vahdet-i Vücut: Evrende sadece Allah’ın varlığı söz konusudur. Diğer varlık zannettiğimiz, bu mutlak varlığın yani Yüce Allah’ın bir görüntüsü ve parçasıdır.

Çile: Dervişlerin nefsini terbiye etmek için kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli döneme verilen addır.


 Maşuk. Allah

Mey. Gerçek aşk

Meyhane: Tekke

Pir-i mugan: Tarikatın şeyhi, piri.

Tekke: Tasavvuf ehli kişilerin, tarikat mensuplarının barındıkları, eğitim gördükleri yerdir.

İnsan-ı kamil: Olgun insan anlamına gelir. Tasavvufta insanın ulaşabileceği en üst makamdır.

Tarikat: Allah’a varma yolunda benzer biçimde düşünenlerin oluşturduğu topluluktur.

Masiva. Allah dışındaki her şey yani çokluk alemi anlamına gelir.

Halife: Tarikat kurucusunun ya da şeyhin kendisine vekil tayin ettiği, yetki verdiği kişi.

Pir- Şeyh. Tarikat kurucusu.

Abdal: Gezgin, derviş.


Fenafillah: Dünya ilgilerini ortadan kaldırarak Allah’a yönelmektir

Tecelli: Ortaya çıkma, görünmedir. Tasavvufta Allah’ın mutasavvıfın kalbinde isim ve  sıfatlarıyla görünmesidir.

Tapuğ: Mevlevi ve Bektaşi dergahları dışındaki dergah ve tarikatlarda topluca okunan ilahilerdir.

Hikmet: Dini ve tasavvufi halk şiirinde şairin anlayış ve sezgilerine göre din konularını işleyen şiirlerdir.

bb

20 Tane Deyim ve Anlamları

 

20 Tane Deyim ve Anlamları


1) Parmak kadar çocuk: Pek küçük çocuk.

2)  Pestil gibi olmak: Çok yorulup halsiz düşmek.

3) Gönlünü kırmak. Üzmek

 4) Gönül çekmek. Sevda içinde olmak

5)  Gani gönüllü. Varını vermekten çekinmeyen


6) Fukara babası: Yoksulları koruyan kişiler için kullanılır. Ellerim yanıma gelecek: Öbür dünyada hesap vereceğim anlamında kullanılan deyimdir.

7) Elinden kabuklu koz yenmez: Çok pis biridir.

8) Dünyanın öbür ucu: Çok uzak bir yer anlamında kullanılan deyimdir.

9) Çabası sana mı düştü: Bu işle senin ilgilenmen gerekmez, neden ilgileniyorsun anlamında kullanılan deyimdir.

10) Çalımına bakarsan çırak durasın gelir, evine bakarsan sadaka veresin gelir: Gösterişi çok sevmesine rağmen gerçekte fakir olan insanlar için kullanılan deyimdir.

11) Çakaralmaz: Görünüşüne karşın işe yaramayan.

12) Canı pek: Acılara karşı dayanıklı.

13) Canım yoksulluk, gözüm yoksulluk; yat ilk akşam, kalk kuşluk: Tüm gün yatanların, tembellik edenlerin fakir olmaları doğaldır.

14) Canı cehenneme: Ne denli kötü duruma düşerse düşsün umrumda bile olmayacak anlamında kullanılan deyimdir.

15) Çok harman yeri dişlemiş: Çok deneyimli kişiler için kullanılan deyimdir.


16) Çömlek hesabı: Yanlış hesap

17) Çiğ renk: Sevimsiz renk

18) Çiçeği burnunda: Taptaze

19) Çöpten çelebi. Güçsüz kişi

20)  Çıkmaz ayın son çarşambası: Hiçbir zaman.

bb

Siz Bir Yaşam Koçu Olsaydınız Danışanınıza Güçlü Pozitif Duygu Ve Düşünceler Yaratmak İçin Ona Ne Gibi Tavsiyelerde Bulunurdunuz?

 

Siz Bir Yaşam Koçu Olsaydınız Danışanınıza Güçlü Pozitif Duygu Ve Düşünceler Yaratmak İçin Ona Ne Gibi Tavsiyelerde Bulunurdunuz?


Bir yaşam koçu olsaydım danışanlarıma yaşamanın güzel bir şey olduğunu, bu dünyaya bir kere gelindiği bir daha gelinemeyeceğini onun için anın tadını çıkarmaya bakmak gerektiğini söylerdim. Danışanıma gözlerin görebiliyor, ellerin tutabiliyor, kendi başına kendi işlerini yapabiliyorsun, temel gereksinimlerini gidebiliyorsun. 


Bunlar bizlere verilmiş büyük armağanlardır der ve onu mutlu etmeye çalışırdım ve ona süslü sözcüklerden çok gerçekten yaşamın güzel olduğunu, her şeye rağmen nefes almanın, yağmurun altında ıslanmanın, rüzgarı teninde hissetmesinin çok güzel bir duygu olduğunu anlatırdım ve bunun için de şanslı olduğunu  söylerdim. Kendisine yeni hobiler edinmesini ve kitap okuma alışkanlığı kazanmasını söylerdim. Zihnini sevdiği bir işle meşgul etmesini söylerdim. O zaman zamanın daha çabuk geçeceğini anlatırdım. Farklı olmak için değil mutlu olmak için yaşaması gerektiğini söylerdim. 


Kendi sevdiği bir mesleği tercih etmesini anlatırdım. Kendi kararlarını kendi vermesi gerektiğini, başkalarının onu üzecek sözlerine kulak asmaması gerektiğini söylerdim. Çünkü yaşam onun, tercih onun. Onun için de özgürlüğünü kimsenin tekeline bırakmamasını anlatırdım.

bb

El İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

El İle İlgili Atasözleri  ve Anlamları


1) Elin iyisi, ormanın çalısından çoktur: Toplumda  güzel ve iyi ilişkiler kuracağımız insan çoktur. Her insan kötü değildir, iyi insanlar da vardır ve onlarla iletişim kurulmalıdır.

2) Elin gülü ele kokmaz: Geleneklerimiz gereği ve ahlak gereği başka insanların eşine, sevdiği kişiye kötü gözle bakmak doğru değildir.

3)) Eldeki bülbülden, bizdeki karga yeğdir: Elimizdekiyle yetinmesini bilmeliyiz, başkalarına özenmemeliyiz.

3) El mizan, göz terazidir: Açgözlü olmamalı, hak etmediğimiz şeylere sahip olmaya çalışmamalıyız.


4)Elin işte, gözün eşte olsun: İşlerimizi, eşimizle olan ilişkilerimizi bozmayacak şekilde yapmalıyız.

5) El yumruğu yemeyen, kendi yumruğunu Bozdağı’nın armudu sanır: Kendimizi başkalarından üstün görmemeliyiz, alçakgönüllü olmalıyız.

6) Elif’in hecesi, gündüzün gecesi var: Toplumda her olay ya da her durum sonsuza kadar sürüp gitmez. Olumlu ya da olumsuz biçimde değişebilir. Tıpkı sürekli mutluluk ya da sürekli mutsuzluk durumunun olmayacağı gibi.


7) Ele giden yele gider: Anlamayana, hak etmeyen kimseye iyilik yapılmamalıdır.

8) El kaldırmayınca yer boşalmaz: Yanlış yaptığımız zaman öz eleştiri yapmalıyız ve o yanlıştan kendimizi bir an önce kurtarmalıyız.

9) Elden kalan elli gün kalır: İşimizi yarım bırakmamalı,, başkalarından yardım dilenmemeliyiz.

10)El için kuyu kazan, önce kendi düşer: Başkaları için kötü şeyler düşünmemeliyiz. Başkalarına tuzak hazırlayan aslında kendine tuzak hazırlamıştır.

bb

Atatürk’ün Kitap Sevgisi Hakkında Bilgilendirici Metin Yazınız.

 

Atatürk’ün Kitap Sevgisi Hakkında Bilgilendirici Metin Yazınız.


Mustafa Kemal Atatürk’ün çok yönlü bir lider olmasında kitapların rolü de oldukça fazladır. Çünkü o kitap aşığı bir liderdi.  Merak ettiği bir kitap olduğu zaman onu bitirmeden gözüne uyku girmezdi. Atatürk, Ankara'ya yerleştikten sonra Keçiören'deki köşkünde kütüphanesini kurmuş, fakat zamanla bu evin, ihtiyacı karşılayamaması üzerine yeni bir köşk yapılmıştır. Atatürk, köşkü yapacak olan mimardan iki özel istekte bulunmuştur: Birincisi, geniş ve ferah bir yemek odasının, ikincisi de geniş bir kütüphanesinin olmasıdır. Atatürk bu kütüphanede saatlerce çalışır, okur, okuduğu kitapların altını kırmızı ve mor renkli kalemlerle çizer, kenarlarını işaretler, notlar alırdı.  Ondaki okuma alışkanlığı çocuk yaşlarda kazanılmıştır. 


Amerikan büyükelçisi General Charles H. Sherril, Atatürk'ün kendisini kütüphanesinde kabul etmesinin ardından hissettiklerini şu şekilde dile getirmiştir: "Bugün Mustafa Kemal kendisini ilk günkünden daha rahat hissediyordur, çünkü kütüphanesindeydi. Yaradılışı itibarıyla okumayı ve araştırmayı seven insanlar kendi kitaplıklarında, kitapları arasında bütün güçleri ve büyüklükleriyle görünürler. Şimdi ne masanın üstünde yayılı duran haritalardan, ne de odayı tüm duvarlarıyla dolduran kitaplardan bahsetmeyeceğim.”


Atatürk'ün hizmetinde bulunmuş olan  Cemal Granada, Atatürk'le Vasıf Çınar arasında geçen bir konuşmayı anlatırken; ondaki okuma alışkanlığının çocuk yaşlarında kazanıldığını da belirtir:  “Boş zamanlarında Atatürk'ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar'ın biraz canını sıkmış olmalı ki, Atatürk'e şöyle dediğini duydum: 


- Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs'ta kitap okuyarak mı Samsun'a çıktın? 

Atatürk, Vasıf Çınar'ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi: 

- Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.”  İşte tüm bunlardan dolayı Mustafa Kemal Atatürk daha başarılı bir asker, daha başarılı bir eğitimci ve daha başarılı bir lider olmuştur.

bb

Para İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Para İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Para bir araç olmalı bir amaç olmamalıdır. Para için her şey yapılmamalıdır. En güzel para ise insanın kendi çalışarak kazandığı, alın teri ile elde ettiği helal paradır. Para için insan karakterinden ödün vermemelidir. İnsan onurunu korumalı ve iki kuruşluk dünya için kişiliğini satmamalıdır. Para aynı zamanda güçtür. Onun için çalışıp  çabalamalı kimseye el muhtaç olunmamalıdır. 


Para ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:


Para para kazanır, koç yiğit bağ beller: Elde biraz para varsa o para ile yeni işler yapıldığında kazanç çoğalır.

* Para adama her şeyi yaptırır:  Varlık insana iyi işler de yaptırır, kötü işler de yaptırır.

*Para iyi bir uşak, kötü bir efendidir: İnsan isterse parayı kendine itaat ve yatırım aracı eder, isterse paranın kulu, kölesi olur ve paranın getireceği zararı yaşayarak ömrünü heba, kişiliğini kaybeder.


*Para peşin, kırmızı meşin: Yapılan her işin karşılığı anında ödenmelidir.

* Para adamı darağacından indirir: Varlık insana her kapıyı açar.

Paran varsa cümle âlem kulun, paran yoksa tımarhane yolun: Zengin olana herkes hizmet eder, herkes zengin olanın işini yapar. Fakir olana ise kimse değer vermez ve fakirin işini de yapmazlar. Hatta fakire deli damgası yapıştırırlar.

* Parası ucuz olanın kendisi kıymetli olur:  Parasını esirgemeyen, eli açık kişiler herkes tarafından sevilir ve sayılır.

*Paranın yüzü sıcaktır: İnsanlara para verilerek daha kolay iş yaptırılır.

* Parayı zapt etmek, deliyi zapt etmekten zordur: Elindeki parayı çar çur etmeyip tutmasını bilmek herkesin yapamayacağı güç bir iştir.


*Parayla dost bulunmaz: Parası olduğu halde sevilmeyen çok çok insan vardır. Sevgi ve güven para ile elde edilecek değerler değildir.

 *Parasını aziz eden, kendisini rezil eder: Kimi insanlar para harcamak yerine sadece biriktirmek yoluna gider. Gerektiği yerde ve ihtiyaçları olduğu halde para harcamadıkları için saygınlığını yitirirler.

bb

Kız, Şeker, Balon, Pasta Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Kız, Şeker, Balon, Pasta Kelimeleri İle İlgili Hikaye


Sabah uyandım ve hemen anneme kahvaltı hazırlamasında yardım etti. Bugün benim doğum günümdü. Doğum günüm olduğunu annem biliyor muydu acaba? Ben ise ona doğum günüm olduğunu demedim. Çünkü kendiliğinden hatırlamasını istiyordum ama o en ufak bir şey bile demiyordu. Daha sonra kahvaltımızı yaptık ve  ben okuluma gittim.


 Okula gittiğimde en yakın arkadaşım Tuğçe bile doğum günümü kutlamamıştı. Oysa geçen yıl hatırlamıştı ve çok mutlu olmuştum. Daha sonra üzgün bir şekilde okuldan çıktım ve yürüyerek eve gittim. Kapıyı açan annem olmuştu. Annem yine bir şey demiyordu ve hadi kızım baban gelecek sofrayı kur dedi. Ben de başımı yere eğerek gönülsüz bir şekilde sofrayı masaya serdim. Tam o anda elektrikler gitti ve annemin iyi ki doğdun Esra diye bağırması ile kendime geldim ve çok mutlu oldum. Okuldaki arkadaşlarım, babam, kardeşlerim ve Tuğçe bile gelmişti bize. Meğer bana sürpriz yapmışlar. 


Çok duygulandım. Kız arkadaşlarımın hepsi gelmişti. Annem pasta almış, değişik renkte şekerler almıştı. Balonlar perdelere asılmış, değişik pastalar yapılmıştı. Hep birlikte çok güzel bir akşam geçirdik. Bugün on üç yaşıma girmiştim ve ailem ve arkadaşlarım bana unutamayacağım bir doğum günü partisi hazırlamışlardı.

bb

Arkadaş, Okul, Yardımseverlik, Paylaşım Kelimeleri İle İlgili Hikaye

 

Arkadaş, Okul, Yardımseverlik, Paylaşım Kelimeleri İle İlgili Hikaye


 Okulumuza bu dönem çok sayıda yeni arkadaşımız gelmişti. Ülkemizin on bir ilinde olanda depremde çok sayıda insanımız yaşamını kaybetmişti. Enkazdan kurtulanlar, evleri yıkılanlar geçici süreliğine bu farklı şehirlere yerleştirilmişti. Yeni çocuklar okula gelmişti ve ama hepsi de çok üzgün duruyorlardı. Hemen onlarla ilgilenmeye başladık ve onları bağrımıza bastık.


 Gönüllü olarak annelerimiz üç ay boyunca okulda çalıştı ve depremzede çocukla için yemekler hazırlandı, kıyafetler alındı, kitaplar alındı ve onlarla çok yakın arkadaş olduk. Şimdi paylaşma zamanıydı, birlik ve beraberlik zamanıydı. Biz de okul olarak bu birliği devam ettirdik. Yardımsever olmak, zor olan insanlar için fedakarlık göstermek bence insanlık göreviydi. Ben ve arkadaşlarım da bunu yaptığımız için çok sevinmiştik. Yaşadığım şehir olan Sivas depremden fazla olumsuz etkilenmediği için depremzede arkadaşlarımızı çok güzel bir şekilde ağırladık. 


İlkbahar mevsimi geldiği zaman  da o arkadaşlarımız kendi şehirlerine gitti. Malatya, Hatay, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Adana’ya tekrar gitti çocuklar. Çünkü onların memleketi, gözünü açtığı, nefesini aldığı yerdi kendi şehirleri. Hepsine geçmiş olsun dedik ve ağlayarak ayrıldık birbirimizden.

bb

Adalet İle İlgili Kıssadan Hisse

 

Adalet İle İlgili Kıssadan Hisse


Çok eski yıllarda İngiltere’de bir gelenek varmış. Bu gelenek şu şekildeymiş. Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınır ve bu herkese duyurulurmuş. Bir asil öldüğünde kilisenin çanı iki kez çalınırmış. Kralın bir yakını öldüğünde üç kez, Karl öldüğü takdirde ise dört kez çalınırmış. Günün birinde, herklesin hak aramak için sığındığı mahkeme, bir vatandaşı haksız yere mahkum etmiş ve kilisenin çanı tam beş kez çalmış. Ahali merak içinde kalıp, papaza koşmuş.

 

“Ey Papaz Efendi, kraldan daha önemli biri var mı ki, o ölünce çan beş kez çalınsın.”

Papaz yanıt vermiş:

“Kraldan daha önemli bir şey var!...

“Adalet öldü.”


Not: Bir ülkede adalet ölmüşse o ülkeden hayır beklememek gerekir. Çünkü adaletin olmadığı yerde kaos olur, toplum içindeki mutlu ve huzurlu gümnler sona erer. Onun için başta yöneticile rolmak üzere herkes adalete önem vermeli, birinin hakkı herkesin hakkı gibi düşülmelidir. Haksızlık karşısında susulmamalı, adalet her daim yaşatılmalıdır. Bu kıssadan hisse de adaletin önemini, kıymetni anlatan güzel bir yazıydı.

bb

Robot İle İlgili Sözler

 

Robot İle İlgili Sözler


Dünyada düzen her geçen gün değişmektedir. İnsanlar duyarsız bir varlık gibi robotlaşmaya başlamıştır. Gelecekte savaşlarda bile insanların yerine robotlar kullanılacaktır.

Robot ile ilgili sözler şunlardır:

 “Çünkü bağırırsa, konuşursa ve ağlarsa sözcükler gelip onu bulacak. Çünkü robot gibi yaşamak hiç de güzel değildi. Çünkü güzel günler yeniden yaşamayı özler.” Kemal Sayar

"Savaşlar çıkmış, internet icat olmuş, bir robot Mars'ta gezinmişti ve Afganistan'da biz hala aynı Nasrettin Hoca fıkralarını görüyorduk."Khaled Hosseini

"Biyolojik açıdan canlıyken, ruhbilimsel açıdan robot olan, coşkusal ve zihinsel açıdan ölü demektir."Erich From


"Düşünmeyen insan, bir robottur."Sebuhi Quluzade.

"Geçmişin tehlikesi esir olmaktı, geleceğin tehlikesi ise robot olmak."Erich Fromm

"Bizler, hayatını sürdürmeye çalışan makineleriz. Gen denilen bencil molekülleri korumaya programlanmış robotlardan farkımız yok. "Richard Dawkins

"Bir robot, yaşayabilirdi, hatta belki düşünebilirdi de ama hissedemezdi."Beth Revis

"Herhalde 3.Dünya savaşı olduğu yerde görülmeyen ve göründüğü yerde olmayan robot ve ordularla yapılacak."Hakan Dura


"Kadın senin ihtiyaçlarını karşılayacak bir robot değil, kadın annedir, kadın çocuktur, kadın sevgilidir. Kadın yar'dır, kadın handır, kadın candır. Kadın bir ülkede alfabenin en sessiz harfidir."Kaan Soydan

“İnsan dıştan gelen uyaranlara tepki gösteren bir robot değil, etkin bir kişilik sistemidir.” Engin Geçtan.

Robotlar, tarih öncesinden kalma Üç Robot Kanunu denen kurallarına bağımlıydılar: 1) Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz; 2) Robotlar, Birinci Kanun'la çakışmadığı sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır; 3) Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun'la çakışmadığı sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.” Isaac Asimov

bb

Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk Kitabında Geçen Anlamlı Özlü Sözler

 

Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk Kitabında Geçen Anlamlı Özlü Sözler

Dünyayı gezme olayı aslında bir iddia ile başlar.  Gece gündüz bir kâşif olup dünyayı dolaşma hayalleri kurmaktadır.  Sınıf arkadaşları ise Tom’un hayalleri ile dalga geçmektedir ve onun bu hayallerini gerçekleştirmeyeceğine inanmamaktadırlar. Tom ise kendisi ile alay eden sınıf arkadaşlarına yanıldıklarını kanıtlamak için bisikletine atlayıp yollara düşer. Onu İngiltere’den Afrika’ya kadar uzanan zorlu ama bir o kadar da eğlenceli bir yolculuk beklemektedir.
Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk, bir gün evinden çıkıp dört yıl boyunca bisikletiyle tüm dünyayı dolaşan ve bugün 21. yüzyılın en büyük maceraperesti olarak tanınan Alastair Humphreys’den geleceğin gezginlerine ilham verecek bir macera kitabı. Okunması gereken ve bir solukta bitecek olan harika bir kitaptır.

 

Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk Kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

 

“Aramayı bilirseniz her gün yaşanacak bir macera vardı.”

“Dünyanın en iyi fotoğrafı bile, bir yeri kendi gözlerinizle görmek kadar heyecan verici olamaz.”

"Şimdiye kadar hiç kimse Tom'un bir şey başarabileceğini düşünmemişti. Utangaç ve sessiz bir çocuktu. Sınıfındaki en güçlü, en hızlı ya da en zeki çocuk değildi. O sadece normaldi."

 

"Bazen kendimi yalnız ve korkmuş hissedip eve dönmek isteyeceğim ama çoğunlukla muhteşem maceralar yaşıyor olacağım. Buna değecek."

“Yavaş ve emin adımlarla dünyayı dolaşıyorum. Sokağın sonuna kadar bile ulaşamayacağımı söyleyen insanların yanıldıklarını kanıtlıyorum.”

“Tom, okuldaki sırasında otururken hep pencereden dışarı bakıp macera hayallerine dalardı. Okulda olmak istemezdi. O kâşif olmak istiyordu!”

“Dünya, ona doğru dürüst baktığınız zaman, gerçekten çok ilginç bir yer!”

“Amazon'da sarmaşıklara sarılıp maymunlarla birlikte sallanmak istiyorum. Mısır çöllerinde deveye binmek istiyorum. Machu Picchu'da lamaları beslemek istiyorum. Annemle babam bana her zaman her şeyin mümkün olduğunu söyler ve ben de buna inanıyorum.”

"Hiç denememektense elinden gelenin en iyisini yapıp başarısız olmak daha iyiydi."

 

“Büyük başarılar büyük hayallerle başlar.”

"Tom, sınıf arkadaşlarını düşündü. İçlerinden hiçbiri Afrika'daki bu çocuklar kadar hızlı ya da uzun mesafe koşamazlardı. Bu çocukların çoğunun ayakkabısı bile yoktu."

“Annem ve babam bana her zaman her şeyin mümkün olduğunu söyler ve ben de buna inanıyorum.”

bb

Jack London’un Martın Eden Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Jack London’un Martın Eden Kitabında Geçen Özlü Sözler


Yazar olabilmek için hayatını ortaya koyan genç bir gemi işçisinin hikâyesini anlatıyor. Okunması gereken, üzerine düşünülmesi gereken ve ders alınması gereken harika bir kitaptır.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

 “Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz.”


“Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.”


"Eğer bir şeyi sevmediysem sevmedim demektir, o kadar. Şu güneşin altındaki hiçbir sebep sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez. Hoşlandığım ya da hoşlanmadığım şeylerde modayı takip edecek değilim.”
“Sen kitapları okuyarak kendi yolunu kendi başına buldun.”

“Sen bir işi tamamladıktan sonra elde ettiğin başarıda değil, o işi yaparken buluyorsun mutluluğu.”

“Kölelerden oluşan hiçbir devlet sonsuza kadar yaşayamaz.”

“Ne söylediğinizi biraz da nasıl söylediğiniz belirler.”

“Bir zamanlar öylesine saftım ki; yüksek mevkilerde oturan, iyi evlerde yaşayan, öğrenim görmüş ve bankalarda hesapları olan insanları saygı değer kimseler sanırdım.”

“Kendi küçük hayatlarını dar kafalı küçük formüllere göre yaşayanları, bir araya toplaşmış sürüler dışında var olamayan varlıkları, yaşamlarını başkalarının düşüncelerine göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten yaşamayı ve birey olmayı beceremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkahalara boğuldu.”

“İdeal erkek güzelliğini hep nezaket ve kibarlıktan ibaret görmüştü.”

“Bütün güç kitaplardaydı.”

bb