Ülkemizde Kutlanan Bayramları Söyleyiniz. Bu Bayramlarda Neler Yapılıyor?

 

Ülkemizde Kutlanan Bayramları Söyleyiniz. Bu Bayramlarda Neler Yapılıyor?


Ülkemizde kutlanan bayramlar milli bayramlar ve dini bayramlar olarak ikiye ayrılır. Milli bayramlar şunlardır:


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı: 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Bu açılış milletimiz adına bir bayram olarak kabul edilmiştir. Bu bayramda çocuklar şiirler okur, kompozisyonlar okur, çeşitli gösteriler yapar ve doya doya eğlenirler. Mustafa Kemal Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir.

 

19 Mayıs Atatürk' ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı:   Mustafa Kemal  Atatürk  19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan yolculuğuna başlayarak Kurtuluş Savaşını başlatmıştır.  Çünkü bugün yaşadığımız Türkiye'nin ilk temelleri 19 Mayıs günü yapılmıştır. Milli mücadele konusunda büyük işler yapan Mustafa Kemal'i anmak ve spora verdiği önemi ortaya koymak adına her yıl 19 Mayıs etkinlikleri yapılmaktadır. Gençler bu bayramı büyük bir coşku ile çeşitli gösteri şovları düzenleyerek kutlar.


15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü:   İnsanlar, demokrasiye olan inançlarını ve hürriyetlerine olan bağlılıklarını göstermek için sokaklara döküldü. Bu direniş, demokrasiye olan güçlü bağlılığı ve bu uğurda ne kadar ileri gidilebileceğini dünya çapında gösterdi. 15 Temmuz, demokrasinin korunması ve milli birliğin önemini vurgulayan bir tarihtir. 15 Temmuz günü halk sokaklara iner ve demokrasiye, cumhuriyete sahip çıkmaya ve şehitleri anmaya, gazilere minnet duymaya devam ederler.


30 Ağustos Zafer Bayramı:  30 Ağustos 1922'ye gelindiği zaman Kurtuluş Savaşı'nın sonucunu belirleyen Başkumandanlık Meydan Savaşı kazanılmıştır. Bu savaşın kazanılması her sene 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutlanır. Yani elde edilen zaferin sembolü 30 Ağustos günü olmuştur. Milletimiz daha bir sevinçli ve gururlu olur ve  ellerde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile büyük bir yürüyüş olur.


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı:  29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, ölümünden bir sene önce 29 Ekim'in en büyük bayram olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle 29 Ekim günü ayrı bir heyecanla kutlanmaktadır. Şiirler okunur, gösteriler düzenlenir vb.


Ülkemizde kutlanan dini bayramlar ise şunlardır: Ramazan Bayramı Ve Kurban Bayramıdır.


 Ramazan Bayramı:  Ramazan Bayramının ilk gününde  camide bayram namazı kılınır. Bayram namazını genellikle erkekler kılar. Bayram namazından sonra ise hutbe okunur. Bayram boyunca Müslümanlar  eş, dost ve akraba ziyaretleriyle birbirlerinin bayramını kutlarlar. Bu ziyaretler esnasında eve gelen misafirlere genelde    şeker, kolonya ve çikolata, tatlı, sarmalar, dolmalar ikram edilir. Bayramda bakımlı ve temiz olmak gelenektir. . Herkes en yeni kıyafetlerini giymeye çalışır. Ramazan Bayramında çocuklar en güzel ve en yeni elbiselerini giyerler: Çocuklar harçlığa ve şekere bir güzel doyar. Çocuklar ufak gruplar hâlinde kapı kapı dolaşarak şekerleme toplarlar.

 

Kurban Bayramı:  Bu bayramda Güneş’in doğuşundan 45 dakika sonra bayram namazı kılınır. Kurbanlar genelde ilk gün kesilir. Elde edilen et üç eşit parçaya bölünür; üçte biri kurban kesenin akrabalarına, üçte biri fakirlere dağıtılır. Kalan üçte biri ise kurbanı kesenin ailesine kalır. Kesilen kurbanın etinden yapılan yemekler bayram boyunca misafirlere ikram edilir. Tanıdık ve akrabalar ziyaret edilir, çocuklara harçlık, şekerleme ve hediyeler verilir. Her iki dini bayramda da küsler barıştırılmaya çalışılır ve güzel geleneklerimiz bu şekilde devam eder.

bb

Aşağıda,Okuduğunuz Şiirden Alınmış Bir Bölüm Ve Benzer Bir Konuyu Anlatan Bir Paragraf Verilmiştir. İki Metinden Hangisi Size Göre Daha Etkileyicidir? Neden?

 

Aşağıda, Okuduğunuz Şiirden Alınmış Bir Bölüm Ve Benzer Bir Konuyu Anlatan Bir Paragraf  Verilmiştir. İki Metinden Hangisi Size Göre Daha Etkileyicidir? Neden?


1) TÜRKİYE (…) Ekin biçtim tarlalarında demet demet, Kaval çaldım, koyun güttüm yaylalarında, Tuza bandım ekmeğimi, Kolumu yastık yaptım düzünde bayırında; Dizime, kuvvet, torbamda katık, Damarlarımda dolaşan memleketim. Adil Turan

 

2) Türkiye, her bir köşesinde büyüleyici manzaralar saklayan bir cennettir. Ege, Akdeniz ve Karadeniz'in engin sahilleri boyunca uzanan topraklarında mavi ve yeşilin dans ettiği sayısız güzellik mevcuttur. Ülkemiz, yalnızca doğal zenginlikleriyle değil, aynı zamanda misafirperverliği, sıcakkanlılığı ve güler yüzüyle tanınan insanıyla da yüreklerde taht kurar.


Yukarıda biri şiir diğer ise düz yazı şeklinde olan iki ayrı bölüm vardır. İki metinden birinci olan yani şiir şeklinde yazılan bölüm beni daha çok etkiledi. Çünkü şiir şeklinde yazılan olan yer bana duygusal olarak daha çok şey katıyor ve beni daha çok hayallere sürüklüyor, sanki o anı yaşıyormuş gibi bir duyguya kapılıyorum ve memleket sevgisi yüreğime daha çok işliyor. İkinci bölümde ise  düz yazı şeklinde, bilgilendirici bir metin vardır. Sadece bilgi öğreniyorum ama duygusal olarak bir heyecan duymuyorum ve herhangi bir hayal da kurmuyorum. Ya da o metinde geçen yerlerin hayalini kurmuyorum. Sıradan bir metin gibi geliyorum. Oysa şiir şeklinde olan bölüm daha etkileyici ve daha çok heyecanlandırıcıydı.

bb

İnsanlar, Duygularını İfade etmek İçin Neden Şiiri Seçiyor Olabilir? Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

İnsanlar, Duygularını İfade etmek İçin Neden Şiiri Seçiyor Olabilir? Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Neden şiir okuruz sorusuna İsmet Özel “Herhalde yokluğunu hissettiğimiz bir şeyleri tamamlamak, bir zorluğu gidermek ve nihayet doyum sağlamak için” cevabını verir. Şiir, insanın sınırlarını dil aracılığı ile zorlamasıdır.  İnsanlar, duygularını ifade etmek için şiiri seçiyor çünkü duygular en güzel şiirle ortaya konmaktadır. Şiir duygularımıza daha edebi bir kimlik kazandırmakta ve duygu ve düşüncelerimizi şiirle daha ince bir şekilde , daha duygusal ve insanın yüreğine işleyecek bir şekilde ortaya koyabiliriz. 


Şiir duyguların dile vurumudur. Sade cümleler kullanmak yerine edebi cümleler kurmak, insanı etkileyen sözler söylemek şiir sayesinde olur. Böylece insanlar arasında daha güzel bir duygu alışverişi sağlanır.  Şiirle duygular daha iyi ifade edilir, daha iyi anlatılabilir ve şiir okuyan, şiir dinleyen kişiler şiirde  geçen edebi sözlerden etkilenir ve kendini daha iyi ve daha mutlu hisseder. İşte bunun şiir okumalıyız, şiir dinlemeliyiz, seviyorsak da kendimize özgü şiirler yazmalıyız ve kendimizi mutlu etmeye çalışmalıyız. Şiir kısa ve öz olduğu için de duygular daha etkili ifade edilir diye düşünüyorum. 


Nasıl ki bilgi; bilinenden bilinmeyene doğru seyru  seferde ortaya çıkıyorsa şiir de olandan olması gerekene doğru bir yolculuğu güder. Olanı değil olması gerekeni estetik kanatlarıyla dillendirir ama olanla olması gereken arasındaki gerilimden doğar. Sezdirmek ister. Anlatacaklarım ve aklıma gelenler bunlardır.

bb

Down Sendromu Hakkında Bilgi Edininiz.

 

Down Sendromu Hakkında Bilgi Edininiz.


Down sendromu, 21. kromozomunun fazladan bir kopyasına sahip olunduğu, toplamda 46 yerine 47 kromozomun bulunduğu genetik kromozomal bir bozukluk olarak adlandırılır.  Kromozomdaki bu farklılık, kişinin beyin ve vücudu için gelişimsel sürecini doğrudan etkiler. Down sendromu engellenebilen veya önlenebilen bir durum değildir.


 Down sendromunun kesin tanısı genetik test ile konur. Down sendromlu çocuklarda  şunlar görülür:  Yüzde ve burun kökünde basıklık, boYda kısalık, kafada küçüklük, kulak enfeksiyonları, diş hastalıkları, normal olmayan büyüklükte bir dil, Avuç içinde palmar kıvrımı adı verilen bir kıvrım olması,  çekik gözlülük ve iki gözün birbirinden uzak gibi olmasıdır. Genellikle 35 yaş ve üzeri kadınların down sendromu veya başka tür bir genetik hastalık teşhisi konmuş bir çocuğa sahip olma ihtimali daha yüksek olarak değerlendirilir. 35 yaş ve üstü yaşlarda anne olanların down sendromuna sahip çocuklar dünyaya getirme riski fazladır ancak kesinlikle böyle olacak diye de bir durum yoktur.


Down sendromu çocuklar için yapılan çalışmalar şunlardır:


Okuldaki özel eğitim programlarına katılmak

Konuşma terapisi

Altta yatan tıbbi durumların tedavisi

Görme sorunları için gözlük veya işitme kaybı için destekli işitme cihazları takılması

Fiziksel veya mesleki terapi.

bb

Şiir Okumayı Sever Misiniz? Neden?

 

Şiir Okumayı Sever Misiniz? Neden?


Şiir, dilin günlük kullanımı dışında yeniden yapılandırılmasıdır. Böylece kelimeler ve sözler düz ve sıradan özelliklerini terk ederek şairin elinde yepyeni anlamlar ve derinlikler kazanır. Şiir okumayı seviyorum. Çünkü okuduğum şiirlerde insanı kendini iyi hissettiren duygu yüklü kelimeler  vardır, şiir insanı geçmişine, özlemlerine, çocukluğuna, geçirdiği zor zamanlara, güzel  anılara götürmektedir. Özlem, sevgi, barış, mutluluk, çocuk gibi kavramların olduğu şiirleri çok seviyorum.

 Şiir; , kişinin kendi tarihiyle milletinin, ülkesinin tarihinin kesişiminden meydana gelir. Şiir insanın ne kadar değerli ve biricik olduğunu hissettirdiği için değerlidir. Bunun için şiiri okurken vatan ve millet sevgisi ile ilgili duygularım daha da çoğalıyor. Her konuda şiiri çok severim ama en çok sevdiğim vatan, millet, bayrak, aile, anne ve baba sevgisi, arkadaşlık, özlem, barış gibi kelimeleri içinde barındıran şiirlerdir. Şiir okumayı sevmeyenler de olabilir. Bu bir tercih meseledir.


 Şiir okumak insana estetik bir haz sağlar ve kişiyi daha nazik ve daha derin bir insan yapar. Bunun için şiir okumalı ve şiirin güzelliklerinden faydalanmalıyız. Şiirde verilmek istenen mesajları da almalı ve hayatımızda daha iyi bir insan, daha hoşgörülü, yardımsever ve merhametli bir insan olmaya çalışmalıyız.

bb

Nasreddin Hoca’nın Bir Fıkrasını Öğreniniz.

 

Nasreddin Hoca’nın Bir Fıkrasını Öğreniniz.


Nasreddin Hoca fıkraları hem komik, hem düşündürücüdür. Çünkü Nasreddin Hoca çok zeki biriymiş ve ince ince laflar vurarak insanlara hazırcevaplığını gösterirmiş. Nasreddin Hoca fıkralarına iki tane örnek vermek istiyorum.

 

1.Ben Sözümden Dönmem

 

Nasreddin Hoca bir gün komşusu ile balkonda oturup sohbet ediyormuş. O esnada komşusu  Nasreddin Hoca’ya sormuş:

– Hoca’m, sen kaç yaşındasın?

Nasreddin Hoca derin derin düşünmüş ve ak sakallarını sıvazlayarak:

– Kırk yaşındayım.

Komşusu şaşkın bir şekilde hemen itiraz etmiş:

– Nasıl olur bu Hoca Efendi, 10 yıl önce de sorduğumda aynı cevabı vermiştin, demiş.

Hoca sakince gülümsemiş ve:

– Komşu Efendi ben sözümün eriyim. Sözümden dönmek bana yakışmaz. On yıl sonra da sorsan aynı cevabı vereceğim, demiş.

 

 

2. Parayı Veren Düdüğü Çalar Fıkrası


 Nasreddin Hoca pazara gelmiş ve çocuklar hemen Hocanın etrafını sarıvermiş. O sırada çocuklardan biri  Hoca, bana düdük al!” demiş  “Bana da, bana da!” demiş bir diğeri.

Diğerleri de sırayla:

– Ben de düdük isterim!

– Bir tane de bana!, demişler.

İçlerinden sadece bir çocuk  Nasreddin Hoca’ya düdük parası vermiş geri kalanlar ise vermemiş. Hoca, parayı alıp pazara  doğru yol almış.

Hoca, akşam pazardan dönünce çocuklar etrafını sarmış. Her biri düdüğünü istemiş. Cebinden bir düdük çıkaran hoca, parayı veren çocuğa  düdüğünü vermiş.

Diğer çocuklar hep bir ağızdan bağırmış:

– Hani bizim düdüğümüz?

Nasrettin Hoca gülerek,

– Parayı veren düdüğü çalar, demiş.

bb

"Dostluk" Sizin İçin Ne İfade Eder? "Kusursuz Dost Arayan Dostsuz Kalır." Atasözüyle İlgili Düşüncelerinizi Söyleyiniz.

 

"Dostluk" Sizin İçin Ne İfade Eder? "Kusursuz Dost Arayan Dostsuz Kalır." Atasözüyle İlgili Düşüncelerinizi Söyleyiniz.

 

Türk Dil Kurumuna göre dost; Sevilen ve güvenilen yakın arkadaş, sıkı fıkı görüşülen kimse, gönüldaş, aralarında iyi ilişki bulunan, iyi geçinendir.

 

Dostluk benim için samimiyet, güven, yardımlaşma ve dayanışma, başarılı ve zor anlarda birlikte olma, taktir edebilme, takdir edilebilme, empati kurma, birlik ve beraberlik içinde olmasını bilme, sevme, sevilme, sadakat gibi çağrışımlar uyandırır. Dost demek candan demek, yoldaş demek, kan bağın olmasa bile gönül bağının olması demektir.

 

Kusursuz dost arayan dostsuz kalır atasözü ile ilgili düşüncelerim şunlardır: Hiç kimse mükemmel değildir. Dostumuzun olmasını istiyorsak insanları kusurları ile kabullenip sevmeliyiz. Yoksa dostsuz kalırız. Hepimizin hataları vardır ve insan olduğumuz için hatalarımız olmaya devam edecektir. Önemli olan insanları hataları ile kabul etmek, affedebilmek, merhametli olmak, esnek olabilmektir. İnsanları hataları ile kabul etmeyip kibirli davranırsak yalnız kalırız ve yanımızda iletişim kurabileceğimiz arkadaşımız, dostumuz olmaz. Onun için tevazu sahibi olmalıyız.

 

Affetmesini bilmeliyiz ve insanları olduğu gibi kabullenmeliyiz. Böylece hayat daha güzel geçer ve bizi seven, bize arka çıkan insanlar hayatımızda olur. Yeter ki kusurları görmezden gelelim ve kusur aramayalım ve hepimizin kusurlarımız ile bir bütün olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.

bb