Kitap alıntıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap alıntıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Veronika Ölmek İstiyor Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Veronika Ölmek İstiyor Kitabında Geçen Özlü Sözler


Genç ve güzel bir kız olan Veronika, hayatın rutinliğinden sıkılır ve intihara teşebbüs eder. Bu teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlanınca da bir akıl hastanesine kaldırılır ve ondan sonra  Veronika'nın hikayesi başlar.

 

Veronika Ölmek İstiyor Kitabında Geçen Özlü Sözler şunlardır:

“Niyetle hare­ket arasında her zaman bir kopukluk vardır.”

“İnsanların hoşlarına gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. Şikayet edecek cesaretleri yoksa bu onların sorunları.”

“Deliler çocuk gibidir, istedikleri yapılmadıkça yerlerinden kıpırdamazlar.

"İnsanlar da yaşamak için savaşır, ölmek için değil"

"Ne de olsa "deli"ydi ve kimseyi hoşnut etmek zorunda değildi."


"Nedense hepimiz yalnızca sevmek, kabullenmek, işlerin kolayını bulmak, çatışmadan kaçınmak üzere yetiştiriliriz."

“İnsanların hoşlarına gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. Şikayet edecek cesaretleri yoksa bu onların sorunları.”

 “Siz farklı bir insansınız ama herkes gibi olmak istiyorsunuz. Bu da bana kalırsa ciddi bir hastalıktır.”

“Çok ciddi patolojik vakalar dışında, insanlar yalnızca günlük yaşamın tekdüzeliğinden kurtulmak amacıyla delirirler.”

“Ne olursa olsun yaşama savaşı vermektir doğal olan.”

“Ya zihninizi denetleyeceksiniz ya da zihninizin sizi denetlemesine izin vereceksiniz. İkincisine alışkınsınız zaten korkular, nevrozlar, güvensizlikler içinde savrulup gidiyorsunuz, çünkü hepimizin kendini yok etme eğilimi var.”

“Normallik fikir birliğinden başka bir şey değildir. Yani, çoğunluk bir şeyin doğru olduğunu düşünür, dolayısıyla o şey doğru -normal- olur.”

 

 

“İnsanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.”

“Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar.”

“Normalde insanlar en beklenmedikleri gün ölürler.”

“Bütün ailelerde suçu başkalarına yükleme eğilimi vardır.”

“Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını ya da yaşamın anlamının hepten yok olduğunu.”

"İnsan bir kez akıl hastanesine girdi mi, delilik dünyasında var olan özgürlüğe alışıyor, hatta ona bağımlı hale geliyordu."

 

“Bu dünyada hiçbir şey rastlantı sonucu oluşmaz.”

"Ama korkunç bir şey bu, insanlık dışı. Hastalar komaya girmek için değil, komadan kurtulmak için savaşır."

"Her normal insan gibi ağlayabilir, telaşlanabilirdin, ruhunun yukarılarda bir yerde bu kötü durumlara gülerek baktığını unutmaman yeterliydi."

“Şaşılacak bir şey yok, hayat böyle. İnsanlar mutlulukla başa çıkamıyorlar bir türlü.”

"Nedense hepimiz yalnızca sevmek, kabullenmek, işlerin kolayını bulmak, çatışmadan kaçınmak üzere yetiştiriliriz."

bb

Ömer Seyfettin’in Forsa Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Ömer Seyfettin’in Forsa Kitabında Geçen Özlü Sözler


Bir denizcinin eser düşmesi ve uzun yıllar boyunca esir olarak yaşadıktan sonra kurtulmasını anlatan sürükleyici bir hikayedir.

Forsa kitabında geçen anlamlı sözler şunlardır:

“Dünyada yataktan daha azaplı bir mezar var mı?”

“İnsan düşünendir. İnsan yaptığını bilendir.”

“Bir asker için ömrü oldukça dövüşmemek "yarım ölü "demektir.”

“ Sükut sözden hayırlıdır! “

“Öldükten sonra dirileceğime nasıl inanıyorsam, elli yıl geçtikten sonra da memleketime kavuşacağıma öyle inanıyorum.”


“Hayat uyku ise aşk onun rüyasıdır. İşte en büyük hakikat!”

“İnancını elbise gibi değiştirebilen, vicdanını adi bir eşya gibi satan insanlar bu dünyada az değildir.”

“Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan al bayrağın dalgalandığı yer değil midir? dedi.”

“Hayatta o kadar olaylar varki, bizde pek derin izler bırakır. Bir "hiç" yıllarca yürüdüğümüz yolu değiştirebilir.”

“ Ömür kısadır. Ecelden emin değiliz! ”

“Kula kul olmak, şu ölümlü dünyada birisine gönül borcu duymak, acıların en ağırıydı.”

“Ölümü beklemek, ölmekten daha zor.”

“Dünya ne tuhaftır! ' dedi. “ Siz işte bu halkın başlarısınız. Bu halkı idare edersiniz. Halbuki onun istediği şeyin ne olduğunu bilmesiniz.. ”

"Türk ölmeyi teslim olmaya tercih eder."

"Kırk sene görülen bir rüya yalan olamaz!"

“İtiraf olunan kusurlar hep affedilirler.”

"İnsan için ya cennet lazımdır ; ya cehennem."


“Bir savaşçı asker için savaştan uzak yaşamak kadar acıklı bir şey yoktu. Ölmek, genç yaşında sakat kalmaktan çok iyiydi. Ölen savaşçı asker şan, şeref içinde sonsuz dinlenme yurduna çekilirdi. Kolsuz, bacaksız kalan kahraman, savaş özlemi içinde ömrü oldukça bir cehennem azabıyla kıvranırdı.”

“Fakat savaş, yalnız cesaret miydi?”

“Allah cömertlik ve iyilik sahibidir.”

“Hayatta o kadar önemsiz olaylar var ki , bizde pek derin izler bırakır. Bir "hiç" yıllarca yürüdüğümüz yolu değiştirebilir.”

 

bb

Gece Yarısı Kütüphanesi Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Gece Yarısı Kütüphanesi Kitabında Geçen Özlü Sözler


Nora adlı bir kadının farklı  düşüncelerdeki yaşamını anlatan, okunması gereken güzel ve ilginç bir kitaptır. Kitapta geçen sözler şunlardır:

“İyilik büyük bir güçtür ve az bulunur.”

“Her şey olmak, hiçbir şey olmamaktır.”

“Görünüşte en yoğun yaşanmaya değer hayatları yaşayanlar bile en nihayetinde kendilerini böyle hissediyorlardı belki. Dönümler boyu hayal kırıklığı, tekdüzelik, acı ve rekabetin içinde tek tük birkaç mucize ve güzellik vardı.”


"İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehir yaşanır kılan şey iyi yönleriydi."

“Kitaplıklarda kitap olduğu sürece takılıp kalman mümkün değil.”

“Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibarettir. Neye baktığın değil, ne gördüğün önemlidir.”

“Çünkü hayat yalnızca yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da oluşur. Ve yaşadığımız her an bir çeşit dönemeçtir."

“Hayattaki kurallardan biri de budur: Düşük maaşlı servis personeline bilerek kaba davranana birine asla güvenme.”

“Nora şiddetin olmadığı bir dünyada yaşamak isterdi ama yaşayabileceği bütün hayatlarda insanlar da vardı maalesef.”

“Ne kadar dürüst olursan ol, insanlar ancak kendi gerçeklerine en yakın olan şeyleri görebilir.”

“Neye baktığın değil , ne gördüğün önemlidir .”


“Kardeşler arasındaki rekabetin kardeşlerden değil, anne ve babalardan kaynaklandığı söylenir ve ben başından beri annemle babamın onun hayallerini biraz daha fazla desteklediklerini hissettim.”

“Ahlakın temelinde merhamet yatar.”

 “Hayatı anlamak zorunda değilsin. Yaşaman yeterli.”

bb

Büyük Atatürk’ten Küçük Öğütler Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Büyük Atatürk’ten Küçük Öğütler Kitabında Geçen Özlü Sözler


 Mustafa Kemal Atatürk’ü  Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’ta, Çanakkale’de , Ankara'da, Sakarya'da, Büyük Taarruz'da, Cumhuriyet'i kurarken, devrimleri yürütürken gündelik hayatı içinde, incelikleri ve insani yönleriyle tanıtan güzel okunması bir zevkli bir kitaptır. Mustafa Kemal’i farklı yönleri ile tanıyabileceğimiz bir kitaptır.

 

Kitapta geçen anlamlı sözler şunlardır:

“Atatürk bir gün yaveriyle Köşk' ün bahçesinde yürüyordu. Bahçedeki yollardan birinin üzerinde duran çok yaşlı ve büyük bir ağaç vardı. Ağacın bir yanında dik bir sırt, diğer yanında suya çekilmiş bir havuz olduğu için yolu büyük ölçüde kapatmakta, yürüyüşü zorlaştırmaktaydı. Bahçe Mimarı Mevlut Baysal, Köşk' te yeni işe başlamıştı. Atatürk ve yaverinin yoldan eğilip bükülerek geçtiğini görünce, hemen atılarak, "Buyurursanız, derhal keselim Paşam, " dedi. Bunu duyan Atatürk, bahçe mimarına dönüp sertçe baktı. "Yahu," dedi, " sen hayatında böyle ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin?"


"Okurken sık sık gözlerim yaşarıyor... Fakat onun da çaresini buldum. Beyaz bir tülbent aldırdım, parça parça kestirdim; yaşardıkça gözlerimi siliyorum."

''Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir! İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır.''

“Gözlerinle elbette göremezsin ama aklınla görürsün."

“Masalları bırakınız. Her şeyin kaynağı insan zekâsıdır. Siz bana zekânın simgesini, zekânın armasını arayınız!”

“Çocuklara biricik öğüdüm: Türkler hakkında her işittiklerine gerçekmiş gibi bakmayıp kanılarını bilimsel ve esaslı incelemelere dayandırmaya önem vermeleridir.”


“Vatan elden giderse evladın ne hükmü kalır?”

“Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir millet halinde yaşatır; ya da bir milleti esirlik ve yoksulluğa düşürür.”

“Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar . Bir insan başının ifade edemeyeceği hiçbir şey tasavvur edemiyorum.”

bb

Refik Halid Karay’ın Gurbet Hikayeleri Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Refik Halid Karay’ın Gurbet Hikayeleri Kitabında Geçen Özlü Sözler


Refik Halit Karay bu eserinde taşralı insanın yaşamını, alışkanlıklarını, gelenek ve göreneklerini birçok yönüyle konu edinmiştir. Hikâyelerde sürgündeki bireyin memleketine ve anadiline duyduğu özleme de yer verilmiştir.

Refik Halid Karay’ın Gurbet Hikayeleri adlı kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


“Emin olunuz, bütün bildiğimiz hayvanların içinde en ihtiyatsız ve en ibret almazı insandır.”

"Yalnızlık sevenler, kafa yönünden en çok yorulan insanlardır."

“Aşk en fazla şüphe edilmesi gereken şeye bile insanı inandırır.”


“Lakin her seven bilir ki en latif havalı yer, sevgilinin nefes aldığı yerdir.”

“Büyük bir macera bazen hiç beklenmedik yerde ve umulmadık zamanda başlar.”

“Münzeviler kafa itibariyle en çok yorulan insanlardır. Hem de çoğu eser vermediği, bir keşif veya icat­ ta bulunmadığı halde bir sanatkar ve mucit kadar zihnini yorar, kendisine sorarsanız dinlendiği fikrindedir. Köşeye çekiliş ve içine büzülüş, fevkaladeliği olmayan bir adam için vaktinden evvel yaşlanma, hatta erken bunama yoludur.”

"Marivaux'nun bir sözünü hatırlıyorum; aşk en fazla şüphe edilmesi gereken şeye bile insanı inandırır."

"Roman fena bitmedi, beyim! Yeraltından hayır gelmedi ama yeryüzünün keyfini süreceğe benziyorsun."

“Şüpheli, tehlikeli bir vaziyette akla ana geliyor; kaç yaşında olursanız olunuz eğer Allah'a inanmıyorsanız onun yerini ana tutar, endişeye düş­tüğünüz zamanla ananızı anarsınız.”


“Korku bazı defa mantığın ve aklın bir refleksi, insan kurtarıcısı olabi­lir. Atalarımız bu hakikati "kaçanın anası ağlamaz" şeklinde anlatmışlar. Kaçan, daima korkan değildir; vaziyeti kavrayıp düşmana kolay bir başarı kazandırmayı istemeyen kamil insandır.”

“Yalnızken  kendimi dinleyiş kadar yorucu ne vardır?”

"Seven gönül sevdiğinde kusur ve günah kabul etmez; sevgili daima itimada layıktır.”

bb

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler


Torosların eteğindeki Balıklı Köyde tertemiz bir göl vardı. Gölün balıklarını köy halkı öyle severdi ki, her evde bir akvaryum kurulmuştu. Gölün suları yükselmeye başladığında, nasılsa alçalır deyip hiç oralı olmadılar. Çünkü hepsi de, “gökten düşen” yönetmenin çekeceği filmle ve senaryodaki rolleriyle ilgileniyorlardı son günlerde. Doğal yaşam özlemiyle Balıklıya yerleşen İngilizlerden biriyse, yönetmenin kafasını iyice karıştırmıştı. Aralarında bir tek küçük Zühtü, göl sularının köyü kaplamaması için çözüm aramaya başladılar ve okulun etrafını camlarla kapattılar ve böyle de su da  aynı dengede kalmaya devam etti. Okunması gereken ve ince mesajlar veren güzel bir kitaptır.


Kitapta geçen özlü sözlerden bazıları şunlardır.

" Marka dolusu bir dünyada yaşamak istemiyordu artık."

“Canavar, biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde suları taşırıyoruz.”

“Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susmak da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.”


“Ağaçların özgürce gelişmesine izin verdiklerini öğrenince çok şaşırdım. Dalları budandıkça ağaçların hafızalarını kaybettiğine inanıyorlar. “Ağaçları budarsan, dallar ne yöne doğru büyümeleri gerektiğini unutur. Karman çorman olur, dolanır ve birbirlerini boğarlar.” diye düşünüyorlar.”

"Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum."

bb

Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk Kitabında Geçen Anlamlı Özlü Sözler

 

Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk Kitabında Geçen Anlamlı Özlü Sözler

Dünyayı gezme olayı aslında bir iddia ile başlar.  Gece gündüz bir kâşif olup dünyayı dolaşma hayalleri kurmaktadır.  Sınıf arkadaşları ise Tom’un hayalleri ile dalga geçmektedir ve onun bu hayallerini gerçekleştirmeyeceğine inanmamaktadırlar. Tom ise kendisi ile alay eden sınıf arkadaşlarına yanıldıklarını kanıtlamak için bisikletine atlayıp yollara düşer. Onu İngiltere’den Afrika’ya kadar uzanan zorlu ama bir o kadar da eğlenceli bir yolculuk beklemektedir.
Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk, bir gün evinden çıkıp dört yıl boyunca bisikletiyle tüm dünyayı dolaşan ve bugün 21. yüzyılın en büyük maceraperesti olarak tanınan Alastair Humphreys’den geleceğin gezginlerine ilham verecek bir macera kitabı. Okunması gereken ve bir solukta bitecek olan harika bir kitaptır.

 

Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk Kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

 

“Aramayı bilirseniz her gün yaşanacak bir macera vardı.”

“Dünyanın en iyi fotoğrafı bile, bir yeri kendi gözlerinizle görmek kadar heyecan verici olamaz.”

"Şimdiye kadar hiç kimse Tom'un bir şey başarabileceğini düşünmemişti. Utangaç ve sessiz bir çocuktu. Sınıfındaki en güçlü, en hızlı ya da en zeki çocuk değildi. O sadece normaldi."

 

"Bazen kendimi yalnız ve korkmuş hissedip eve dönmek isteyeceğim ama çoğunlukla muhteşem maceralar yaşıyor olacağım. Buna değecek."

“Yavaş ve emin adımlarla dünyayı dolaşıyorum. Sokağın sonuna kadar bile ulaşamayacağımı söyleyen insanların yanıldıklarını kanıtlıyorum.”

“Tom, okuldaki sırasında otururken hep pencereden dışarı bakıp macera hayallerine dalardı. Okulda olmak istemezdi. O kâşif olmak istiyordu!”

“Dünya, ona doğru dürüst baktığınız zaman, gerçekten çok ilginç bir yer!”

“Amazon'da sarmaşıklara sarılıp maymunlarla birlikte sallanmak istiyorum. Mısır çöllerinde deveye binmek istiyorum. Machu Picchu'da lamaları beslemek istiyorum. Annemle babam bana her zaman her şeyin mümkün olduğunu söyler ve ben de buna inanıyorum.”

"Hiç denememektense elinden gelenin en iyisini yapıp başarısız olmak daha iyiydi."

 

“Büyük başarılar büyük hayallerle başlar.”

"Tom, sınıf arkadaşlarını düşündü. İçlerinden hiçbiri Afrika'daki bu çocuklar kadar hızlı ya da uzun mesafe koşamazlardı. Bu çocukların çoğunun ayakkabısı bile yoktu."

“Annem ve babam bana her zaman her şeyin mümkün olduğunu söyler ve ben de buna inanıyorum.”

bb

Eşekli Kütüphaneci Kitabında Geçen Anlamlı Sözler

 

Eşekli Kütüphaneci Kitabında Geçen Anlamlı Sözler

Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde yaşayan, insanların kitaplara kolayca erişebilmesi için yollara düşen Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz'ün hikâyesini konu alır. Yunanistan’dan gelen Dimitrios ve Aziz Baba’nın da kan kardeşi olduğu anlatılır. Ülkeler arası barış ve kardeşliğin daim olması umulur.

Eşekli Kütüphaneci kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

“Ben başkan olsam, kitaplıklara önem veririm. Bir toplumun yerleşiminden küçük yerleşimine kadar her yerinde kitaplıklar varsa, halk kitap okuyorsa, o toplum her işine yetiş artacak parayı bulabilir. Akıl uyanmayınca kafa çalışır mı? Kafa çalışmayınca para kazanılır mı? Aklı uyandıracak olan da kitap, kitaplık. Ben böyle düşünüyorum.”

“Sol kitap sağ kitap diye bir ölçü olur mu? Nitelikli kitap diye bir ölçü kullanılabilir belki En iyisi okurun düzeyini eğitimle yükseltip, yargıyı ona bırakmak, kitaplıkları yasaksız çalıştırmaktır.”

“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu, ben şöyle inanıyorum: kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun zamanı gelince uyandırılması gerekir.”


“Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz. Karanlığı okuyup öğrenmekle, ışıklandırmakla yenebiliriz.”

“Kitaplara yapılan kıyım halka yapılan kötülüktür bence.”

"Köye kitaplık açmak, çöle çeşme açmak gibidir. Kitaplığın girdiği yerden bilinmezlik kaçar gider."

““Eğer geleceği kurtarmak istiyorsak, kitapları asıl çocukları okutacağız. Elbet bu kitapların çok iyi seçilmesi gerekir.”

“Sizin Olimpos Dağı’ndaki gibi en, en yukarıda, her zaman karanlıkçılar vardır. Onlar halkın uyanmasından korkar. Uyanırsa, yönetemeyiz sanırlar. Doğrudur; yönetemezler. Çünkü halk uyanırsa, kendi kendini yönetir.”


“Halka ışık götürmek hiçbir yerde kolay değildir.”

“Biz bu örümcekli kafadan ne zaman kurtulacağız? Kadını erkeğin arkasına atan, onunla bir mecliste oturamayan, bir çatı altında kadın erkek birlikte bulunmak gerekince araya perde geren toplum hiç bu çağın toplumu olabilir mi?”

“Konuk gelince bizde bütün zararlar kolaylaşır; asıl konuk gelmeyince işlerimiz zorlaşır.”

bb

Masal Masal İçinde Kitabında Geçen Alıntılar

 

Masal Masal İçinde Kitabında Geçen Alıntılar

İnsanın sabırsızlığı, açgözlülüğü,  kıskanç olması,  ön yargılı olması paylaşmayı bilmemesi, har vurup harman savurması  iyi bir şey değildir. Her şey ölçülü olursa anlamlı olur. Sabırlı olunmalı, ben değil biz düşüncesi ile hareket edilmelidir. Elimizdeki paraya güvenip herkese elimizdekini dağıtmak da yanlış olur. Kitapta bu konulara değinilmiştir. Okunması gereken çok zevkli ve ders çıkarılması gereken bir kitaptır.

Masal Masal Kitabında geçen alıntı sözler şunlardır:

“İnsanoğlu iyi değil. Belki kötü de değil. İkisinin ortası bir şey. Bazen iyi bazen kötü. Çoğu zaman kötü. Bencillik mayasında var. Eğitilirse yalnız kendi çıkarını değil, birlikte yaşadığı insanların, hatta öteki canlıların haklarını da gözetebilen bir yaratık haline gelebilir.”

“Bilmediğiniz konularda akıl yürütmek doğru değildir.”

 

“Senin gidişatın iyi değil oğlum. Sana büyük bir servet bırakıyorum ama bu kafayla eminim hepsini bitireceksin, har vurup harman savuracaksın. Daha doğrusu arkadaşların bu serveti bitirecek. Paran kalmayınca sana saygı duymayacaklar. Çok kötü durumlara düşeceksin.”

“ Eğer bir gün çocuğun olursa, her türlü olanağa sahip olsan bile ona hak etmediklerini verme. Onu öyle bir eğit ki yaşamda iyinin yanında kötünün de olduğunu anlasın. Ayakta kalmak için çalışmak zorunda olduğunu bilsin..”


"Hiç kuşkusuz yaşam bir armağandır." Ama biz insanlar öyle âciz yaratıklarız ki, bize sunulan bu armağanın tadını çıkarmak yerine kendimizi acılara boğuyoruz.”

“ Usta dediğin yalnızca mesleği değil yaşamı da öğretmelidir çırağına. Öğretmek de yetmez ona destek olmalı, omuz vermelidir.”

"Hiç kuşkusuz yaşam bir armağandır." Ama biz insanlar öyle âciz yaratıklarız ki, bize sunulan bu armağanın tadını çıkarmak yerine kendimizi acılara boğuyoruz.”

“ Kötü arkadaşları olanın düşmana ihtiyacı yoktur ama iyi bir arkadaş kilolarca altından daha kıymetlidir.”

“Neden insanlar susmayı bilmiyor?”


Bir kelebeğin ömrü kadar kısa olan aşk, bekleyiş sırasında solarak yakıcılığını yitiremez mi?”

“ Paylaşmayı bilmeyenlerle zalimler bu kapıdan giremez. Önce paylaşmayı, sonra merhamet etmeyi öğrenmelisin.”

“Günahınızı boş yere zavallı şeytanın üstüne yıkmayın."

bb

Franz Kafka’nın Dönüşüm Kitabından Alıntılar

 

Franz Kafka’nın Dönüşüm Kitabından Alıntılar



 Dönüşüm kitabı ilginç bir olayla başlar. Gregor Samsa bir sabah işe kalkmak için erkenden kalkar ve büyük bir böceğe dönüştüğünü görür ve kitap başlar. Kitapta Kafka’nın okurlarına vermek istediği mesaj şudur: İnsanlar için  doğal yaşam, insanca yaşamadır. Ama bunu anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok zor, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma istediği var…. Hayvana geri dönülüyor. Böylesi insanca yaşamaktan çok daha kolay.”

Dönüşüm kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

“Bugüne dek hiçbir haklı oluşumdan mutlu olmadım. Çünkü her haklı oluşumun özünde; acı, buruk ve kekremsi bir hüzün hikayem vardı. Haklı olduğum her konuda, haklı olmayıp, mutlu olmak isterdim. Çünkü mutlu olmak, haklı olmaktan her zaman daha güzeldi…Kuşkusuz böylece olduğu gibi pencereden baktığında hissettiği o özgür olma duygusunu anımsamak istiyordu.”

“Hayat, dikkatimizin nereden başka yöne dağıldığına dair düşünmemize dahi izin vermeyen, daimi bir dikkat dağınıklığıdır.”

“Ah Tanrım,” dedi içinden, “nasıl da güç bir meslek seçmişim kendime! Hemen her gün yoldayım. Bütün bunlar bürodaki asıl işlerden daha yorucu, üstelik bunlar yetmiyormuş gibi bir de yolculuğun çilesi, aktarma trenlerinin stresi, düzensiz, kötü yemekler, sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!”


“Birinin hayatının neresinde olduğumu çözemediğim zaman hiçbir yerinde olmamayı garantilerim çünkü belirsizlik, değersizliktir.”

“Başkalarını son zamanlarda eskisi kadar önemsemediği aklına gelince pek şaşırmadı; önceden başkalarıyla ilgilenmekten gurur duyardı.”


“Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim.”

“An gelir insan çalışamayacak durumda olur, fakat işte o an, o insanın geçmişteki başarılarını hatırlamak ve ileride engeller ortadan kalktığında daha bir gayretle, daha çok çalışacağını düşünmek için en uygun andır.”

bb

Kelebeğin Döngüsü Kitabında Geçen Alıntılar

 

Kelebeğin Döngüsü Kitabında Geçen Alıntılar

 Kelebeğin Döngüsü adlı kitapta; Baksel; New York’ta eşiyle birlikte yaşayan güzel ve güçlü bir kadındır. Baksel bir doktordur , sonunda hayalleri olan mesleğine kavuşmuştu. Zorlu yolları aşmıştı. Bir gün yakın zamanda onu ziyarete gelecek olan hastasının da isminin Baksel  Egeli olduğunu  öğrenir ve annesi ile babasının mesleklerinin aynı olduğunu öğrenmiştir. Böyle bir tesadüf, onun şaşırmasına ve elinin ayağına karışmasına neden olur.  Baksel’e babasının bıraktığı emanetle başlayan bu yolculukta ; konuşurken çekinilen , zor ve baskılı günlerin üzerindeki tozlar kalkacaktı ve Baksel artık araştıracaktı. En önemlisi de sorgulayacaktı. Kendisi, ailesi, ülkesi ve geçmişi ile yüzleşen, hayallerini bir ucundan yakalayıp onlara sıkı sıkı sarılan güzel, cesur bir kadın... İnsan olma onurundan vazgeçmeyenlerin ortak geçmişini anlatan bir kitaptır. Okunması gereken güzel bir kitaptır. 


 Kelebeğin Döngüsü adlı kitapta geçen alıntıla şunlardır:

“Yazmak bir zaman makinesi gibi; yeri geldiğinde zamanı geriye sarmal, kimi zaman ileri almak, kimi zaman da bir fotoğraf karesi gibi dondurmaktı.”

“Dönüm noktaları vardır hayatta. Yıllardır düşündüğünüz cevabını bulamadığınız bilmecelerinizin yanıtlarını, birdenbire karşılaştığınız bir durumla ya da olayla, sanki evren size gizli mesajını veriyormuş gibi hisseder ve işte dersiniz! Bilmecenin cevabı burada saklı.”


“İnsan kelimesinin kökeninde “unutan” anlamı varmış. Belki de tekrar tekrar dünyaya geliyoruz ve yeniden acılar çekmeye başlayacak bir insan olmanın sancısını azaltmak için önceki hayatlarımızı unutuyoruz .Yoksa insan nasıl olurduk.”

“Yazmak dokunmaktı hayata. Üstünü örtmeye çalıştığım duygularıma , geçen zamana , geçmez yaralarıma yerli yersiz dokunmaktı. Kendimle ,geçmişimle , hatta ülkemle barışmaktı.”

““Barışmak için yol yoktur. Barışın kendisi yoldur.”

“İnsan büyüdüğünü nereden anlardı ? Boyunun uzamasından mı ? Kilosunun artmasından mı ? Göğüslerinin çıkmasından mı ? Yoksa ; yüzünün daha az gülmesinden ,artık eskisi gibi oyun oynayamamasından , bazen yere düştüğünde çocukluğundaki gibi hıçkıra hıçkıra ağlayamamasından mı?”


“Şimdi daha iyi anlıyorum bazen kötülüğün yarattığı etkinin şiddetini kontrol etmenin ne denli zor olduğunu.”

“Amaç da buydu. Farklı düşüncelerin önünün kesilmesi , kimsenin fazla düşünmemesi , yorum yapmaması , öğretmen ders anlatırken sınıftan hiçbir ses çıkmamasıydı.”

bb

Momo Kitabında Geçen Alıntılar

 

Momo Kitabında Geçen Alıntılar

 

Momo, büyük bir kentin ortasında yer alan amfi tiyatro kalıntıları içinde, yıkık bir kulübede yaşayan kimsesiz bir kız çocuğudur. Bu küçük kızın nereden geldiğini ve ailesi hakkında kitapta herhangi bir bilgi verilmemiştir. Momo hikaye kitabı boyunca, arkadaşları ile birlikte yaşadığı yerde, başına gelen olayları okuruz ve kitap bizi başka bir dünyaya götürür. Arkadaşlarının kimi çok iyi şiir okuyordur, kimi çok iyi rol yapıyordur vb. İnsanlar zamanla yarışır, daha çok çalışmak isterler ve daha çok kazanmak isterler ama kaliteli zaman geçirmeyi ve samimi ilişkiler kurmayı unuturlar. Çocukların bir solukta okuyacağı ve zevk alacağı bir kitaptır.


Momo Kitabında Geçen Alıntılar şunlardır:

“Yalnız geçirdiğin saatlerden sana ne kaldı? Seni ezen bir lanet, seni patlatan bir sıkıntı, seni boğan bir deniz, seni kahreden bir keder. Bütün insanlardan soyutlandın.”

“Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı... Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.”


"Günün birinde insanın canı hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur gider. Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur."

“Dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.”

“Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.”

“Momo'nun hiç kimsenin yapamayacağı şekilde başardığı şey dinlemekti. Belki şimdi pek çok kimse, bu da bir şey mi herkes dinlemesini bilir, diyecektir. Oysa hiç de öyle değil. Çok az insan gerçekten iyi bir dinleyicidir.”


"Çok az insan gerçekten iyi bir dinleyicidir."

“Nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri, sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa, bütün bir yürek ve algılanmayan zamanda öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.”

"Dünyayı, artık kendileri gibilere yer kalmayacak hale yine kendileri getirdiler."

“Bir insanın çok dostu olabilir ama insan, onların içinden bazılarını kendine daha yakın bulur ve onları daha çok sever.”

“Momo karşısındakileri, aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirtecek şekilde dinlerdi.”


"Bir de bakarsın ki adım adım bütün yolu bitirmişsin. Nasıl olduğunu anlamadan ve yorulmadan."

 "Bazen öyle anlar olur ki hiçbir şeyin değeri kalmaz. Bu duyguyu herkes bilir."

“Başkalarıyla paylaşılmayan zenginlikler insanı mahvediyordu.”

bb

Tuhaflıklar Asansörü Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Tuhaflıklar  Asansörü Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitabın baş kahramanı Şaban’dır. Şaban isimli baş kahramanımızın tuhaf bir asansöre binmesi ve bununla geçmişe  yolculuk yapmasını anlatan bir kitaptır. Şaban geçmişe giderken önemli bir isim olan Selman-ı Farisi'nin hayatına da tanıklık etme şansını yakalıyor ve olaylar bu şekilde başlıyor. Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


 “Eğer birine iyilik yapmak için yola çıkmışsan asla kaybolmazsın, bunu herkes bilir. Eğer iyiliği yapmasaydın asıl o zaman kaybolmuş olurdun.”

“Kelimeler kötü kokarsa telafisi olmaz.”

Siz birbiriniz hakkında konuştukça kalpleriniz ölüyor. Nefret ediyorsunuz. Birbirinizi sevemiyorsunuz. Fitne artıyor.

 “Oradakiler bir din adamını sadece söyledikleriyle değerlendirmemek gerektiğini anladılar.”


“Üzülme, Allah'a samimiyetle sarılanlar muhakkak aradıklarına kavuşacaklardır."

“Dev balık anlatmaya başladı: “…. ….. Eskiden sadece gemicilerden mektuplar alırdık. Yolda hastalanan yolculardan, kazalarda kaybolan tayfalardan, mürettebatı tarafından ihanete uğrayan kaptanlardan… Artık denizde kilerden çok karadakilerden mektuplar alıyoruz. Hepsi yalnız olduklarını yazıyor. İnsanlar bu kadar yalnız mı gerçekten?”

“Birbirinizin arkasından konuşursanız birbirinizi asla sevemezsiniz.”

bb

Sefiller Kitabında Geçen Sözler

 

Sefiller Kitabında Geçen Sözler


Basit bir hatadan dolayı bir kaçak hayatı süren Jean Valjean'ın yaşamı çevresinde 19. yüzyıl Fransası'nın toplumsal ve politik kargaşasını gözler önüne sererek mücadelenin, hayatta kalmanın romanıdır. İçinde ayrılık, hasret, acı ve hayata dair her şey olan bir romandır. Jean Valjean'ın çektiği sıkıntılar, başına gelen çeşitli olaylar ve daha neler neler… Okunması gereken muhteşem bir kitaptır. Okuyan herkes kendi ile ilgili bir şeylere rastlayacaktır diye düşünüyorum.

Sefiller kitabında geçen sözler şunlardır:

“Ucuz olan ne kaldı ki? Her şey ateş pahası. Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı; dünyanın kahrını çekmek bedava!”

“Yaratılışın bir kanunudur ki; yüksek ruhlar, yüksek ruhlardan, alçak ruhlar da alçak ruhlardan hoşlanır.”

“Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.”

“Babaların hataları yüzünden çocuklar suçlanamaz.”

“Ucuz olan ne kaldı ki? Her şey ateş pahası. Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı; dünyanın kahrını çekmek bedava!”


"Bilgilendiğinizde ve sevdiğinizde daha fazla acı çekersiniz."

“Bazı yaratılıştakiler, nefret etmeden sevemezler.”

“Tüm soylu fetihler az ya da çok cesaretin bedelidirler.”

“Hiçbir şey yenmek kadar saçma olamaz; gerçek zafer ikna etmektir. Ama bir şeyleri kanıtlamayı denesenize! Başarmakla yetiniyorsunuz, ne vasatlık!”

“Hurafeler, ham sofuluklar, yobazlıklar, peşin hükümler yaşayanlara eziyet etmek için ortalıkta dolaşan ölü hayaletlerdir.”

“Acının sınırı aşıldığında en sarsılmaz erdem bile allak bullak olur.”

“Taşsanız mıknatıs olun, bitkiyseniz küstümotu olun, insansanız âşık olun.”

“Saf ve dudaklardan hiç çıkmamış saklı bir kelimenin Söylenebilme arzusuyla Seni çok seviyorum demek Beni daha çok inandırıyor yaradana.”

“Hayatın en yüce mutluluğu kişinin sevildiğine, kendisi olduğu için hatta kendine rağmen sevildiğine inanmasıdır.”


“Her ayaklanma dükkânların kapanmasına, sermayelerin erimesine, borsanın düşmesine, ticaretin askıya alınmasına, işlerin durmasına, iflasların artmasına, paranın değer kaybetmesine, özel mülkiyetin endişelenmesine, kamu itibarının sarsılmasına, sanayinin çökmesine, ücretlerin düşmesine, her yana korkunun yayılmasına, şehirlerde çatışmalara neden olur. Böylece ekonomi uçuruma sürüklenir.”

“Ama zengin olsaydım etrafta hiç fakir kalmazdı! O zaman görürdünüz! Ah! İyi yüreklilerin keseleri dolu olsaydı, her şey yoluna girecekti!”

“İnsan ancak yüreğini parçaladığında vicdanen huzurlu olur.”

“Düşünceler ne devasa dalgalardır! Yok etmek ve boğmak görevini üstlendikleri her şeyi nasıl da çabuk kaplar, bir anda ne ürkütücü derinlikler yaratırlar!”


“Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz.”

"Neyin bedeli bu? Hangi günahın bedelini ödüyorlar?" Vicdanından gelen bir ses yanıtlıyordu: "İnsani cömertliklerin en yücesi başkalarının günahının bedelini ödemektir."

"Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez. Bunlar: öğretmen ve annedir."

“İç içe geçmiş iki bahtsızlıktan mutluluk doğar.”

“Tatmin olmamış vicdan kederlidir.”

"Zalimlerin çarkı, cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner.”


“Toplumsal yapının en alt katında yoksulların sürdüğü viran odalar, nemli bodrumlar, derin zindanlar tam anlamıyla mezar yerini tutmazlar, bunlar ölümün bekleme odalarıdır; ama tıpkı muhteşem zenginliklerini köşklerinin girişinde sergileyen o zenginler gibi, hemen yakında olan ölüm en büyük yoksullukları bu bekleme odasına yerleştirir.”

“Demek insanlar alçalınca, vahşi hayvandan daha tehlikeli olabiliyor.”

“Başkalarına verdiğimiz sevincin güzel yanı şudur ki, her akis gibi zayıflamak söyle dursun, ışığı büsbütün parlaklaşmış olarak bize döner.”

bb

Vurun Kahpeye Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Vurun Kahpeye Kitabında Geçen Özlü Sözler


Aliye; anne ve babasını genç yaşta kaybetmiştir.  Daha sonra İstanbul’da Darülmuallimat’ı bitirdikten sonra Anadolu’ya geçmiş ve ismi verilmeyen bir kasabada öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Varsıl ailelerin çocukları ile yoksul ailelerin çocuklarına aynı şekilde şekilde davrandığı için ilk günlerde eşrafın tepkisini çeken Aliye, kendinden emin ve adil tutumu nedeniyle kısa sürede kasabanın büyük çoğunluğunun sevdiği ve saydığı biri haline gelir. Doğru ve dürüst olan Aliye Öğretmenin yaşamı ve bu süreçte neler olacağı kitapta akıcı bir şekilde anlatılmaya devam eder.


Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

"Namus kadının yüzünü açıp açmamasına değildir. Din de peçe demek değildir. Öyle kapalı kadınlar vardır ki kapı arasından her türlü rezaleti yaparlar."

“İyilik, çocuk gibi azâbdan, fedakarlıktan, belki de ölümden doğardı.”

“İnsanın en nafiz silahı, samimiyet ve zekadır..!“

“Ölüler ne Rumca ne de Türkçe konuşur.”

“Nasıl olur da bu kadar beşerî, bu kadar merhamet ve iyilikle dolu bir dinden Hacı Fettah Efendi o kadar kâbusa benzeyen bir azâb ve işkence çıkarıyordu.”


“Rabbim, sen, nefes almamızı bile bize kendi lütufları diye gösteren zalimlerden bizi bir an önce kurtar.”

“Her zaman, her tehlike dakikasında iyi kötü kudrete temas ettiği zannedilen insanlardan herkes medet umar.”

“Dünya, bütün memleketin yoksulluğuna, tutsaklığına, mutsuzluğuna rağmen çok güzeldi.”

“Bazıları, din perdesine bürünmüş, dünya yüzünde şeytanın insanları üzmek için gönderdiği bir temsilciydi..”

"Toprağınız toprağım, eviniz evim; burası için bu diyarın çocukları için bir ana, bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi!"


“Kim bilir, ölüm ne garip bir şeydi?”

“Hayatın bazı ezelî anları vardır ki ne müddeti, ne şekli, ne tarifi vardır. Sadece bir tahassüs sadece bir hayat sarsıntısıdır.”

"Ve bütün idealist adamlar, belirli bir amaca varlığını adayanların zulmüyle zalimdir. Çünkü bunlar için, insanca bağlar, en güçlü aşklar, amaçtan sonra gelen şeylerdir ve amaçları için hiçbir elemden, hiç bir fedakarlıktan, hiçbir kurbandan kaçınmazlar."

“Demek memleket ve maksat, insandan yalnız vücudunu, yalnız hayatını istemiyordu. Bunların bin defa fevkinde, bunların heyecanını oyuncak yapan aşkın pahasını istiyordu.”

bb

Ömer Seyfettin’in Kaşağı Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

 Ömer Seyfettin’in Kaşağı Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kardeşi Hasan’a iftira atıp onun ölümüne neden olan Ömer’in kendi vicdanı ile baş başa kalması… Günlerce ızdırap çekmesini anlatan bir kitaptır. Yalan söylemenin, bir insanın hayatına mâl olacağını anlatan, yalan söylemenin nasıl büyük bir ahlaksızlık olduğunu anlatan harika bir kitaptır. Okurken hem ağlayacak, hem düşüneceksiniz .

Kaşağı kitabında geçen hüzünlü ve özlü sözler şunlardır:

"Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım."

“Kendin için, kendi iyi olman ve şeytanın yalanlarına aldanmaman için dua et.”

“Ant içenler kan kardeşi olurlar. Birbirlerine ölünceye kadar yardım ederler, imdada koşarlar.”


“Ah, on beş sene önceki çocukluk ve şimdiki ben… Tatsız, sevinçsiz, sevgisiz, aşksız ve heyecansız, her şeysiz, boş bir hiçten daha boş geçen yorgunluk dolu soğuk hayat… Şimdi karmakarışık amaçlarla, hırslarla, gerçekte değersiz olan ulaşılması uzak arzularla; kısacası, sersemliğin bir özeti olan nedensiz ve dayanılmaz kararsızlıklarla yaralanan ruhum, kalbim ve iç dünyam… Şimdi sanki henüz bu gece görülmüş bir rüya gibi, daha on beş saniye önce görülmüş bir rüya gibi verdiği mutluluk unutulamayan ve aslında gürültülü ve hüsran verici bir rüya olan bu fani hayat içinde kötü olmayan tek şey çocukluk ve anıları...”

“Hainlerin pis kanı Türk'ün parlak kılıcını kirletemez.”

"Geçme namert köprüsünden, bırak alsın su seni! Korkma düşmandan, ki ateş olsa yandırmaz seni! Müstakim ol, Hazreti Allah utandırmaz seni!”

“İnsanın hayvanlığı yemekle, insanlığı okumakla yaşar."

“Birçok at, eşek ve köpek doğuyor, yaşıyor ve ölüyordu. Ama hepsi büyük bir hayatları olmadığından ölümleriyle beraber unutuluyorlardı. Kim bilir, dünyadan ne kadar at, eşek, köpek geçmiş ve hiçbir iz bırakmamışlardı. Halbuki kahramanlar öyle miydi? Dört bin yıl önceki bir kahramanın methiyesi bugün okunuyordu.”

“Şimdi siz Frenk mürebbiyeler elinde büyüyor, kendi lisanınızın güzelliklerini tanımıyor, başka memleketlerin, başka şeylerini öğreniyorsunuz. Onlara benzemek istedikçe, kendi benliğinizden uzaklaşıyor, etrafınızdan nefret ediyor, hakikaten sevinçten, saadetten mahrum kalıyorsunuz.”

"Hayat bir uykudur, aşk onun rüyasıdır."

 

“Gerçeğe dokunmayarak daima hayal içinde yaşayan tembel, korkak ve hasta düşüncelerin ortak şiiri, "insaniyet" hayali onun mezhebiydi.”

"Ama bunlar hep zayıf ve güçsüz arıyorlar, karşı koyamayan"...

“Büyük felaketler daima büyük yeniliklere başlangıç olmaz mıydı?

“Henüz bir kere patlamayan bir toptan korkarak hemen teslim oluvermek mi yiğitlik?”

“Ölülere mükafat, dirilerin hatırasıdır.”

“Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan”

“İnsanlar ne tuhaftır. Fikrine, ümidine, arzusuna muhalif bir şeye rast gelince hemen bozulur.”

bb

Niçin Merek Ederiz Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Niçin Merek Ederiz Kitabında Geçen Özlü Sözler


Albert Einstein, “Özel yeteneklerim yok. Sadece tutku derecesinde merak sahibiyim” demişti. Tarihten günümüze insanoğlunun bilgisini sürekli geliştirmesindeki en önemli etkenlerden biri merak  duygusu olmuştur. Gençlerin merak duygusunu bilinçli bir şekilde geliştirmek, soru soran bireyler olarak şekillenmelerine yardım eder. Evren’i daha iyi anlamak için çocukların okuması gereken, gençlerin merak duygusunu geliştiren bir solukta okuyacağınız bir kitaptır.


Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Vicdanı olmayan bilim ruhu mahveder.”

“Merakını gidermeye çalışmak, en basitinden en karmaşığına en sıradanından en seçkinine kadar tüm alanlara özel bir bakış yöneltmek anlamına gelir.”

“Yarın hakkında kaygı duymayın: Yarın nasıl olsa kendisi hakkında kaygılanmayı bilir. Her günün kendi zahmeti vardır ve bu yeterlidir.”

“Çin burçlarına göre , fare burcu tasarrufu simgelerken, Fransa'da "fare gibi adam!" deyimi cimriler için kullanılır.”


“Merak ve bilgi arasında her zaman çok yakın bir ilişki var olmuştur. Antik Çağ'dan bu yana libido sciendi'nin, yani bil- me arzusu kavramının insan zihninin oluşmasında belirleyici olduğu kabul edilmiştir.”

“Merak; sevgi dolu bir arayışın, ötekini bilme, öğrenme isteğinin bir parçasıdır.”

bb

“Benim Küçük Dostlarım” (Halide Nusret Zorlutuna) Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

“Benim Küçük Dostlarım”  (Halide Nusret Zorlutuna) Kitabında Geçen Özlü Sözler


İdealist bir öğretmenin kitap gibi okuduğu öğrencilerini ve anılarını edebi bir dille anlattığı doyumsuz bir eserdir. Eseri okuyunca öğretmen olmanın güzelliklerini, zorluklarını anlayacaksınız ve bir solukta okuyacaksınız.

“Bir yaşından, yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir.”

“Çocukları pek severim. ...... Yalnız sevimli, terbiyeli, zeki ve çalışkan olanları değil, -Böylesini herkes sever!- ben sevimsiz, somurtkan, haylaz, hatta aptal çocukları da severim.”


Zavallılar “neye ihtiyacım olduğunu” bir türlü anlamıyorlardı. Onlar ihtiyacı yemek, içmek, giyinmekle… sadece “para” ile ölçüyorlardı.”

“Hakikat, doğacak güneştir, inan! Mümkün mü geceler sabah olmasın?”

“Yaşınız ister yedi, ister on yedi, hatta ister yirmi yedi olsun, başınızda eğer okul kasketi taşıyorsanız, yola size gözleri şefkat ve hasret yaşlarıyla dolu olarak bakan ihtiyarları hemen selâmlayınız! Ve eğer, rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa, onun birkaç adım olsun, arkasından gitmekten çekinmeyiniz!..”


Tutulduğum fikir şuydu: "Cenazeye çelenk göndermek yerine, çelenk parası ile yoksul çocuklara yardımda bulunmak, bu dünya için de, öbür dünya için de daha yararlı, daha hayırlıdır.”

"Eğer rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa onun birkaç adım da olsa, arkasından gitmekten çekinmeyiniz!"

“Bazen bir insanı mesut edebilmek için ne kadar az bir şey yetiyor!"

“Bütün güzel ve iyi şeyleri bize kaybettiren, göstermeyen; bütün kötülükleri de korkunç kara kanatlarının altında koruyan, geliştiren "bilgisizlik.”


“Fakat genç öğretmen -eğer biraz da sevimli ve güler yüzlü ve zeki ise- bütün acemiliğine, beceriksizliğine rağmen kendini kolayca sevdirebilir.”

“Okuttuğum yüzlerce ve yüzlerce çocuk arasında bir tane "aptal" görmedim, diyebilirim. Güneşi içine sindirmiş olan kara gözlerinde zekâ parıl parıl yanar. Fakat canları isterse okurlar, istemezlerse okumazlar! Ölçüsüz heyecanlarını ayarlayabilirseniz onlarla başarılmayacak iş, kazanılmayacak savaş yoktur.”

“Zaten beni Doğu gençliğine hayran eden sebeplerden biri de bu üstün zekâları ve itaatleridir.”

“Bana “öğretmenim!” diyen ses, beni “annem!” diye çağıran ses kadar sevgili ve kıymetlidir.”

bb

Küçük Prens Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Küçük Prens Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitap; bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası ele alınmaktadır. Eser toplamda yirmi yedi bölümden oluşmaktadır. Hikaye Sahra Çölü'ne düşen bir pilotun Küçük Prens ile karşılaşması ile başlamaktadır. Küçük Prens bu karşılaşmada yazara yaşadığı yeri ve yaşadığı maceraları anlatmaktadır.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır: 

“Dil yanlış anlaşılmaların kaynağıdır.”

“Sevgiyi değerli yapan şey mücadeledir. Sevdiklerini kaderine terk edemezsin.”

“Kendi kendini yargılamak, etrafındakileri yargılamaktan çok daha zordur. Kendini doğru yargılamayı başarırsan gerçek bir bilgesin demektir.”

“Çünkü bir dostu unutmak çok acı bir şeydir. Hayatta herkesin dostu olmuyor ki. Ayrıca bir gün onu unutursam sayılardan başka hiçbir şeye ilgi duymayan büyüklere dönüşme ihtimalim de var.”


“İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.”

“Büyükler hiçbir şeyi tek başlarına anlamıyorlar, onlara durmadan açıklamalar yapmak da çocuklar için çok sıkıcı oluyor doğrusu.”

“Acaba, bir gün hepimiz kendi yıldızımızı yeniden bulabilelim diye mi yıldızlar böyle parlıyor?”

“Çünkü kibirliler için diğer insanlar yalnızca birer hayrandır.”

"İnsanların arasında da yalnız hissedebilirsin kendini. "


“Eğer kelebekleri görmek istiyorsam, birkaç tırtıla da katlanmam gerekecek.”

“Bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur kendini yargılamak.”

"Belki de gökyüzü insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzeldir.”

“Birini güzel olduğu için sevmezsin ki,. Sevdiğin için güzel olur o.”

“Herkesten verebileceği kadarını istemeliyiz.”

“İnsan bulunduğu yerden asla memnun olmaz.”


“Gülünü bunca önemli kılan, uğrunda harcadığın zamandır.”

“Bazen seni üzse de, sevdiklerinin gitmesine izin vermen gerekir.”

''Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden.'' dedi tilki.”

“''Çölü güzel kılan,'' dedi Küçük Prens, ''bir yerlerde bir kuyuyu saklamasıdır.”

“Büyük insanlar rakamları severler. Onlara yeni bir dosttan bahsettiğiniz zaman size asla onun hakkında önemli olan bir şey sormazlar. Size, "Sesinin tonu nasıl? Tercih ettiği oyunlar neler? Kelebek koleksiyonu var mı?" demezler. Size, "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?" diye sorarlar. Sadece o zaman onu tanıdıklarına inanırlar.”

“Bir insan; milyonlarca yıldızın yalnız bir tanesinde filizlenen bir çiçeği sevecek olursa, yıldızlara bakması onu mutlu etmeye yeter.”

bb

Muhammed Bozdağ’ın Düşün ve Başar Adlı Kitabı İle İlgili Özlü Sözler

 

Muhammed Bozdağ’ın Düşün ve Başar Adlı Kitabı İle İlgili Özlü Sözler


Kitap insanı  yaşama motive eden güzel bir kişisel gelişim kitabıdır. Birey kendine güvenmeli ve yapabileceğine sonuna kadar inanmalı ve bir an önce harekete geçmelidir.

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Hayat, bilmediğini aramaktır; aramamak, yaşamamaktır.”

“Olumsuzluklara odaklanıp hastalıklarını artıran insanlar, hayatın detaylarındaki güzellikleri keşfetseler durumu tersine döndürebilirler. Ayrıntıları yeniden yapılandırarak coşkuyla doldurmayı başarmalıyız.”

“Yetenek, uğruna uykularını feda edercesine çalışana verilir. Siz istediniz mi, geliştirmek için çalıştınız mı? Kimsenin ağzına, pişmiş armut kendiliğinden düşmedi.”

“Sadece vazgeçerseniz başarısız olursunuz.”

“Parmağı kesildiği için isyan edenlere, ayaklarından mahrum insanın gülümseyişini göstermek gerekir.”


“Günahlarınıza tövbe edeceksiniz. İçten ve ısrarlı tövbenizin kabul edileceğinden emin olun. O günahların bağışlandığını hissettiğiniz anda, onlar yüzünden utanmanız sonlanır.”

“Eğer evrenin güzelliklerini görebilirseniz evren size zevk verir. Yağmurda ıslanmaktan, rüzgarda savrulmaktan zevk alırsınız. Mutlu değilseniz enerjiniz tükenir, ne okuyabilirsiniz ne de yazabilirsiniz. Mutluluğun, hayatın güzel ve olumlu yönlerine odaklanmakla beslendiğini söylüyoruz.”

“Hemen yaparak her anınızı öğrenme sürecine dönüştürürsünüz. Bilgi güçtür.”

“Olumsuzluklara odaklanmayın. Tembellik, aşırı uyku, aşırı yemek, televizyon, durağanlık ve bencillik, olumlu duygularınızı imha etmesin.”

“Her işi başarmanın en vazgeçilmez değeri güvendir. Sonuç alabildiğinizi görürseniz kendinize güvenmez misiniz? Bir insana, yapabildiğini bizzat görmesi büyük bir özgüven verir.”

MC. Arthur'un dediği gibi," insanı ihtiyarlatan, geride bıraktığı yılların çokluğu değil amaç yokluğudur. Yıllar, cildi buruşturur; fakat amaçsızlık, ruhu öldürür."

“Kendimizi bilgin sanarak cahillere dönüşmeyelim. Bilgeliğin sırrı şudur: Bilgiye aç hissettiğimiz sürece öğrenimimiz devam eder.”

“Amacınıza ulaştığınızda yaşayacağınız huzur, güven, zafer, takdir, başarı hislerini hayal etmeyi önemseyin.”

“Sorularınıza çözüm ararken bakış açınızı değiştirin; farklı yaklaşımlar yakalamaya çalışın. Her problemin birden fazla çözüm yolu, her olayın birden fazla anlamı ve sonucu vardır.”

“Cesur insan hızlı yürür, hızlı hareket eder. Korku bir kafestir; içinde hür davranamazsınız, zıplayarak yürüyemezsiniz.”


“Cesur kişiler tanışırken gözlerimizin içine bakar. İçten bir tebessümle, sakin ve gür bir sesle isimlerini söylerler.”

“Size çektirilmek istenen acı ne kadar büyükse gösterebileceğiniz başarı da o kadar yüksek olur. En güçlü rakibi yenene şampiyon derler. Nasıl yapacağınızı bilirseniz yediğiniz darbeleri vurduğunuz darbelere dönüştürebilirsiniz. Milyonlarca başarı, haksızlığa uğramışlığın kazandırdığı azmin sonucudur.”

“Kendilerini çaresizlik zannında tıkayıp kalan insanlara şunu söyleyeceğim: nasıl yapıldığını gerektiği gibi öğrenirseniz birinin başardığını siz de yapabilirsiniz.”

 “Herkes, Yüce Yaradan'a yakınlığı ve ahlakıyla yükselir. Hiç bir ırk veya tür, doğası nedeniyle üstün veya alçak değildir.”

bb