Kitap alıntıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap alıntıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Vatan Yahut Silistre Kitabında Geçen Alıntılar

 

Vatan Yahut Silistre Kitabında Geçen Alıntılar

 

Savaş sırasında İslam Bey ve Zekiye’nin aşkına değinilir. İslam Bey için vatan sevgisi her şeyin üzerine gelir. Bunun üzerine Zekiye cepheye erkek kılığında gider ve sevdiğinin yanında olur ve savaş bittikten sonra evlenirler ve mutlu olurlar.

 

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:


“Ah! Vatanını sevmeyen adamdan nasıl aşk beklersin?”

“Ardımızda vatan yolunda ölmeyi bin yıl yaşamaktan hayırlı sayan çocuklar bırakacağız.”
“Seviyorum, sevmekten kendimi bir türlü alamıyorum. O da beni seviyor. Sevdiği mektubunda yazılı.. Kendi el yazısıyla üstelik... Elbette gerçektir.. Hayır! Allah o kadar güzel bir vücudun içinde hainlik saklamaz ya! Kim bilir? En güzel çiçeklerin arasında yılan da bulunuyor.”


“En güzel çiçeklerin arasında yılan da bulunuyor.”

“İnsan zayıf, insan zavallı... Bir türlü kendini yenemiyor. Bir türlü huylarından vazgeçemiyor.”

Uyusam, rüyamda sen! Uyansam, hayalimde sen! İnsan içinde olsam, gönlümde sen! Yalnız kalsam, karşımda sen! Daima sen! Daima sen!


“Allah, hikmeti olmadan mucize vermez.”

“İnsan sevincinden ölmüyor ,fakat çıldırabilir.”
"Hele vatanın mukaddes topraklarını bir ecnebinin pis ayağıyla çiğneyeceğini anlasınlar. İşte o vakit halka başka bir hâl geliyor, işte o vakit insan en miskin köylü ile benim aramda hiç fark bulamıyor."

bb

Leyla’nın Evi Kitabında Geçen Alıntılar

 

Leyla’nın Evi Kitabında Geçen Alıntılar


Bir paşa torunu olan Leyla yalıdaki küçük evinden dışarı atılır. Ona akıl hastası diye uyduruk rapor hazırlanır ve iş insanı Ömer ve eşi Necla tarafından dışarı atılır. Bu kitap bir paşa torunu olan Leyla’nın hüzünlü yaşam öyküsüdür.


Kitapta geçen alıntılar şunlardır:


“İnsan bir şeyi yitirmeye görsün, gerçek değeri o zaman ortaya çıkıyordu demek ki.”

"Mademki insanlar birbirine acı veriyordu, o zaman en güzel şey hayata meydan okumak ve mutlak bir yalnızlığı seçmekti."

Belli bir aşamadan sonra insan artık yarışta değil, jüride olmalıydı. Altın değil, sarraf kimliğine bürünmeliydi, değerlendirilen değil, değerlendiren konumuna geçmeliydi. Olgunlaşmak bu demekti.”


“Olgunlaşmanın püf noktası insanın "Nasıl görünüyorum?" sorusundan, "Nasıl görüyorum?" aşamasına geçmesiydi.”

“Bu dünyadaki her trajedi küçük ve masum bir adımla başlar.”

“Daha iyi bir yaşamı özlemeyenlerin, belki de bilmeyenlerin sağır rahatlığı, kör aldırmazlığı.”

" Seversin, kavuşamazsın, aşk olur…”

“Bu da geçer ya hû!”

"Uyum seviyordu bu çocuk; kavga dolu bir ülkede uyum özlüyordu. İnsanların birbirine iyi davrandığı bir dünyanın düşünü kuruyordu."

“Para mühimdir ama her şey demek değildir…”

“Hayatı boyunca çok büyük acılar görmüş olan bu kadının huyu böyleydi işte. Dertlerini kimseyle paylaşmaz, dış görünüşüne ve davranışlarına da yansıtmazdı.”

“Bazen insan elinde olmadan hiç istemediği durumlara sürüklenebiliyor…”

“Yeniden dağıtsak kartları Alt üst olsa bu dünyanın şartları…”


“Bu hayatta iki tip insan vardır: Ezenler ve ezilenler!”

“Sert olacaksın, otoriteyi elden bırakmayacaksın ama zalim olmayacaksın. Zinhar zulüm yapmayacaksın.”

“Şairlerin dediği gibi ‘Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehirdi.”

bb

İçimizdeki Şeytan Kitabında Geçen Alıntılar

 

İçimizdeki Şeytan Kitabında Geçen Alıntılar


İçimizde şeytan var der dururuz oysa içimizde şeytan falan yoktur. Miskinlik vardır, tembellik vardır, harekete geçmeme, umutsuzluk vardır. Sabahattin Ali bu eserinde bir genç erkek ile eşinin yaşadıkları üzerinden “aydın” çevreyi, ilişkileri ve toplumsal düzene teslim olmuş bireyin çıkmazlarını ele alıyor.


İçimizdeki Şeytan Kitabında geçen alıntılar şunlardır:

''Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.”

“Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum.”

“Hayat bir tesadüfler silsilesi imiş, âlâ! Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı, değil mi ya?”

"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."


"Ben daha çok kendi içimde yaşayan bir insanım."

“İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...”

"Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir."

“Bir insandan haksız yere şüphe etmek en korkunç şeydir.”

"Hayat sahiden yaşanmaya değmeyecek kadar küçüklükler ve bayağılıklarla dolu!”

“Unuttum diyemem fakat üzerimde bir tesiri kalmamış.”

"İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir."

“Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir.”

“Herkes ne diyecek?... Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?”

"Herkese umuttan bahsediyorum, içimde zerre kadar umut kalmamışken.”


“İnsan bir kere öğrenmeye başladı mı, artık peşini bırakmamalı. Araya azıcık soğukluk girdi mi bu ilim dedikleri namert, adamı ürkütür.”

''Sana kızgın değilim. sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum. Sonra seni seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim. Hoşça kal.”

"İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer... Ne olursa olsun.”

“İnsanlar hadiseleri basitleştirmeye, bayağılaştırmaya ne kadar meraklı. Bütün hayallerimi bir aptalca laf berbat ediyor.”

bb

Mücella Kitabında Geçen Alıntılar

 

Mücella Kitabında Geçen Alıntılar


Mücella annesi Neyyire Hanım ile Trabzon’da yaşayan biridir. Mücella’nın babası şeker hastalığından dolayı hayatını kaybetmiş, ağabeyi Fahri ise evlenip evden ayrılmıştır. Çünkü Fahri’nin eşi ve Neyyire Hanım birbirlerini hiç sevmemektedir. Mücella annesi ile kalır ve annesinin sözünden hiç çıkmaz. Kendi hayatını yaşamaz ve hep başkalarına yardım eder, başkalarına aşırı fedakarlıklar yapar ve yaşı geçer ve hiç evlenmez ve ailesi de olmaz. Mücella’nın hüzünlü hikayesi anlatılır kitapta. Okunması gereken muhteşem bir Nazan Bekiroğlu eseridir.


Mücella kitabında geçen beni etkileyen alıntılar şunlardır:


“En haklı olduğu anda bile bir kalp kırdığını hissetse azap ve ceza günlerce peşini bırakmaz.”

"Ya Rabbim" dedi. "Yarattığın bu kulun acı çekiyor." Sen hayırlara tebdil et, istikamet ver.”

“O kadar yetindi ki kendine verilenlerle Mücella, kendisinden istenmeyenleri bile kendiliğinden çıkarıp verdi.”

“Zaman iyi bir öğretmendi ama bu ne pahalı bedel, bu ne kabadayı bilgiydi.”


“Tanımaktadır anlamanın ilk şartı. Sevmek anlamaktan sonra gelir...”

"Kimse aşktan ölmez. O işler sadece masallardadır. Bir de romanlarla filmlerde. Hangi ateş sonsuza kadar yanmış ki?"

“Kiminin hayatı, izleyenleri tatmin eden bir sonuca bağlanmıştı, mükemmel bir roman gibi. Kimininki sebepsiz sonuçsuz kal­mıştı, hayat gibi.”

“Geçmişini kaybedenin geleceği de kalmamıştı.”

“Herkesin suyuna gider, "Herkesin gönlü olsun" der. Bu yüzden en fazla kendi gönlünden fedakarlık eder.”

“Asıl af, affa layık olmayanı da affetmek değil mi? Tıpkı vicdan gibi. Onu kaybetmeye en fazla hakkımız olduğu anda koruyabildiğimiz şey değil miydi vicdan?”

“Ben, üzerinden geçen ufacık bir dalgayı tufan zanneden bir kaşık su. Benim acım dindiyse dinmeyecek acı yoktur.”

“Tüten bir baca kadar hayatı haber veren ne olabilir ki?”

“En fazla kendimden vazgeçtim.”


“Yaranın en fazla kanadığı yerden dağlandığına inanıyor.”

“Unutmak affetmektendir.”

"Geçmez" deme. Geçer. Her şeyin dönüşü var. Günahın bile affı vardır.”

“Az şekerli bir kahveyi içtiğinde bütün yol yorgunluklarından sıyrılan sey­yahlar gibi onun da dünya dertleri bir nebze hafifler, gergin sinir tellerinin üzerine bir sükunet iner, kederleri bir anda yumuşar, hafifler, gerçekliğini yitirirdi.”

bb

Hamlet Kitabında Geçen Alıntılar

 

Hamlet Kitabında Geçen Alıntılar


Hamlet adlı oyunun ana teması intikam duygusudur. Danimarka'da geçen oyunda Prens Hamlet’in, kral olan babasının öldürdükten sonra tahta geçen ve annesi Gertrude ile evlenen amcası Claduis’tan  nasıl intikam aldığı anlatılır.


Hamlet kitabında geçen alınlar şunlardır:

“Kadın hem çok sever, hem korkar, bilirsin; Denktir birbirine onun korkusuyla aşkı...”

“Her yaşayan ölür, sonsuzluk hepimizin sonu, Olağan bir şey bu.”

"Kendi içindeki dikenler kanatsın vicdanını!"


“Bir insana insan mı denir bütün işi Yemek ve uyumak olursa dünyada yalnız?”

“Buzlar kadar el değmedik, karlar gibi temiz de olsan çamur atılmaktan kurtulamayacaksın.”

"En çok zayıfları sarsar kaygılar."

“Ama ben derim ki, birini iyi tanımak, kendini tanımaktır.”

“Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, En çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.”

“Her düşünceni dile getirme, Sana yakışmayan hiçbir düşünceyi hayata geçirme. Samimi ol fakat asla basit davranma.”

“Melek yüzü, din iman kisvesi takınıp şeytanı bile kafese koyabilir insan.”

“Akıllarıyla değil ki, gözleriyle seviyorlar, Onun için suçu değil, cezayı ağır bulurlar.”

“İnsan sevdikçe güzelleşir, güzelleşince de bir pırıltı verir dünyaya kendinden.”

 

 “Doğrunun nerde olduğunu bulur çıkarırım, Doğru yerin dibinde saklı da olsa!”

"Her iç çekişte kalp bir damla kan kaybedermiş."

"Tanrı size bir yüz vermiş; bir tane de siz eklemeyin."

"İnanıyorum söylediğini candan söylediğine ama bugünkü karar, yarın bozulur çok kez. kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, en çabuk unuttuğumuz şeydir, ne yapsak. madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün, sevginin bitmesine insan, neden üzülsün. aşk mı kaderi kovalar kader mi aşkı? daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi...''

“Öz olmayınca söz yükselmiyor göklere!”

“Kötü fallar umurumda değil benim. Serçenin ölmesinde bile bildiği vardır kaderin. Şimdi olacak bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa, bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta.”

“Herkese kulağını ver, sesini verme. Herkese akıl danış, kendi aklını sakla.”

bb

Mırıldanan Çocuk Kitabında Geçen Alıntılar

 

Mırıldanan Çocuk Kitabında Geçen Alıntılar


Pepe adlı kedinin gözünden anlatılır kitap. Pepe mırıldanan çocuğun yalnız olmasına üzülür ve ona arkadaş bulması için elinden geleni yapa ve bulur da. Mırıldanan Çocuk otizmli özeli bir çocukmuş.


Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“Kitap okumak çok güzel. akıp giden hikâyenin bir müzik gibi seni de alıp götürmesi, biri seni kucaklamış gibi içini ısıtması çok güzel.”

“Bu dünyada hiçbir şey belli olmuyor işte. Bazen iyi şeyler yapmasını hiç beklemediğin kişiler seni şaşırtabiliyor."

“İnsanlara derdini anlatmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum. Oysa biz hayvanlar birbirimizi ne kadar da kolay anlıyoruz.”

“Bir zamanlar yeryüzündeki herkesin kedi olduğu, aslında dünyayı eskiden kedilerin yönettiği, diğer bütün yaratıkların sonradan doğduğu, bütün canlıların mükemmel ve eşsiz bir varlık olan Kediler Kralı'ndan yavaş yavaş uzaklaştığı söylenir.”


“Şu insanlar ne kadar da tuhaf varlıklar. Konuşmaya bayılıyorlar ama dinlemeyi hiç istemiyorlar. Yeryüzündeki başka hiçbir varlık bu kadar çok konuşup bu kadar az dinlemiyor.”

“Biraz samimi olmak çok çaba gerektirmiyor.”

"Haklı bir sebebiniz varsa işleri yoluna koymak için daha fazlasını yapmanız, hatta imkansızı başarmanız gerekir."

“Bir zamanlar yeryüzündeki herkesin kedi olduğu, aslında dünyayı eskiden kedilerin yönettiği, diğer bütün yaratıkların sonradan doğduğu, bütün canlıların mükemmel ve eşsiz bir varlık olan Kediler Kralı'ndan yavaş yavaş uzaklaştığı söylenir.”


“Tüm canlıların, insanların, hayvanların (evet, hatta köpeklerin bile) içinde biraz da olsa kedilik var.”

Onun ne kadar üzgün olduğunu gördüm. Üzüntü hastalığı bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir, özellikle de yakınlarında moralini düzeltecek, üzgün olduğunu fark edip bu insanı neşelendirecek kimse yoksa.

bb

Nar Ağacı Kitabında Geçen Alıntılar

 

Nar Ağacı Kitabında Geçen Alıntılar


Trabzon'dan ve Tebriz'den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak... Aslında çok ırmak... Tebriz'in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra...  Kitap okunması gereken ve kişide muhteşem duyguların oluşmasına neden olan bir kitaptır. Settarhan, Azam, Piruz, Sofia, Büyük Hanım, Hacı Bey, İsmail ve Balkan Savaşlarından Birinci Dünya Savaşını anlatan bir kitaptır.


Nar Ağacı kitabında geçen alıntılar şunlardır:


“İnsan içinden yenilenmeyince dışından eskir...”

"Bu dünyada ölmekten daha katlanılmaz şeyler vardır.”

“Dayanırsa dayanırdı insan. Dayanamazsa yıkılır giderdi.”

“Ölsen haberi olmayacak birine nasıl olur da kırılıyorsun?”


“Nasibinde yoksa su bile boğazında kalır insanın…”

"Yeryüzünde her şey iyi ile kötü arasındaki mücadeleden ibarettir, insana düşen bu ikisi arasında kendi safını seçmektir."

"Başkalarının ayıplarını araştıracak kadar temiz kim var içinizde, densizler?"

“Yalan değilmiş eskiden her şeyin daha güzel olduğu; bir nostalji sayıklaması değilmiş.”

“Mucizeler öyle çok sık görülen şeyler değildi ama birilerinin mucizesi olmak da lâzımdı...”

“Bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı? Hepi topu aşk işte. Gelir, yaşanır ve günü gelince biterdi.”

“Çünkü sevdim ve ben kalbiyle yaşayanlar zümresindenim.”


“Birine altı çizili kitaplarınızı vermek yaralarınızı da emanet etmektir bir bakıma.”

“Sevilen bir kadın, bir erkeğin bütün acılarını dindirebilirdi.”

“Bir acıya tahammül edebilmek ancak ondan daha büyük bir acıyla yüz yüze gelmekle mümkün olabilirmiş, anladım.”

“Olmuş bitmiş, devrini ve hükmünü kaybetmiş olaylar için de ağlanabileceğini anladım.”

bb

Cingo Kitabında Geçen Alıntılar

 

Cingo Kitabında Geçen Alıntılar


Can adlı çocuk köpekleri çok sever ve kardeşi olmadığı için üzülür ve öğretmen ailesine ona bir köpek almasını söyler. Bunun üzerine eve köpek gelir ve o köpeğin adı Cingo’dur. Cingo’nun yaramazlıkları, sevimli halleri ve aileye mutluluk getirdiği anlatılır.

Cingo adlı kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“Farklı düşünen, farklı davranan sıra dışı insanları kabullenemediğiniz gibi sıra dışı köpekleri de kabullenemediniz.”

“İnsanlar arasında gördüğüm en ilginç davranışlardan biri de bu . Kimse birbirini dinlemiyor . Herkes konuşmak , kendisi anlatmak istiyor.”


"Çocukların güldüğü şeylere büyükler gülmüyorlar . Büyükler gülmek için kendi evlerinde yaşananlara bakmak yerine dizi izlemeyi tercih ediyorlar ."

“Eğer kulağı ağrıyan ben olsaydım hemen doktora giderdik. Ama kulağı ağrıyan Cingo'ydu ve sırf hayvan diye bir gün acı çekmesini öneriyordu annem. Bunu asla kabul edemezdim.”

“İnsan hatalarını ve yanlışlarını en iyi başkalarının eleştirileri sayesinde görüyor.”

“Etraf ne için çıktığı anlaşılmayan kavgalarla, anlamsız küslüklerle, bitmiş dostluklarla doluydu.”

“Gözlemlediğim kadarıyla insanlar hep böyle yapıyor. Genelde başka şeylere sinirleniyorlar ama sinirlerini çocuklarından çıkartıyorlar.”

“İnsanların çoğu böyle. Güzel şeyleri görmemekte ısrar ediyorlar. Sanırsın dünyada hiç güzel bir şey yok, her şey çok kötü. Oysa etrafta çok güzel şeyler var.”

“Mutluluk sahiden bulaşıcıydı. Sen mutluysan annen baban da mutlu oluyor, annen baban mutluysa sen de mutlu oluyorsun.”


“Böyledir; insanlar birbirlerinin kalplerine bakmayı akıl etmezler. Dış görünüşlerine bakarlar ve çokça yanılırlar.”

"İnsan ırkı yaşlandıkça oyun oynamayı , hareket etmeyi , gülmeyi bırakıyor ve daha çok uyumaya , daha çok söylenmeye başlıyor ."

bb

Alice Harikalar Diyarında Kitabında Geçen Güzel Sözler

 

Alice Harikalar Diyarında Kitabında Geçen Güzel Sözler


 Kitabın ana kahramanı olan Alice adında bir kız çocuğunun, bir tavşan deliğinden geçerek girdiği fantastik bir dünyada başından geçen hikâyeleri anlatır. Bu hikâyeler yoluyla yetişkinlerin dünyasının, saf, temiz bir çocuğun gözünden ne kadar saçma göründüğünü gözler önüne sermektedir.

Kitapta geçen güzel sözler şunlardır:

''Fakat biz konuşabiliriz. Daha doğrusu konuşmaya değer biri olursa yaparız bunu.''

''Başkaları hakkında yorum yapmamayı öğrenmen lazım.''

"Dünyayı döndüren şey sevgidir, sevgi!"

"Eğer zamanla iyi ilişkiler kurarsan, o da saati istediğin gibi gösterir."

 

''Maalesef sen delisin, çatlaksın, sıyırmışsın. Ama sana bir sır vereyim mi; iyi insanların çoğu öyledir.''

“Bir yere varayım yeter -Ah, bundan kuşkun olmasın, kesinlikle bir yere varırsın, tabii eğer yeteri kadar yürürsen.”

"Kendini başkalarına göründüğünden ya da görünebileceğinden farklı biri olarak görme ki, başkaları da seni başkalarının gözünde başka biri olmaya çalışan başka biri olarak görmesin."

 “Dünü anlatmanın bir yararı olacağını düşünmüyorum çünkü dün başka biriydim.''

''Eğer herkes kendi işine baksaydı, Dünya şimdi olduğundan daha hızlı dönerdi.''

“Nereye gittiğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.”

 

“Beni seviyor musun? Alice sordu. Hayır, seni sevmiyorum! yanıtladı Beyaz Tavşan. Alice incindiğinde yaptığı gibi kaşlarını çattı ve ellerini birbirine bağladı. Görüyor musun? yanıtladı Beyaz Tavşan. Şimdi kendine sormaya başlayacaksın seni bu kadar kusurlu yapan ne yanlış yaptın da seni biraz olsun sevemeyeyim. Bu yüzden seni sevemiyorum. Her zaman sevilmeyeceksin Alice, başkalarının hayattan bıkıp bıktığı, kafalarını bulutlara sokup canını yakacağı günler gelecek. İnsanlar böyle olduğu için, bir şekilde birbirlerinin duygularını incitirler, ister dikkatsizlik, ister yanlış anlaşılma, ister kendileriyle çatışarak. Biraz da olsa kendini sevmezsen, yüreğinin etrafında kendini sevme ve mutluluk zırhı oluşturmazsan, başkalarının verdiği zayıf sıkıntılar ölümcül olur ve seni mahveder. Seni ilk gördüğümde kendimle bir antlaşma yaptım: "Sen kendini sevmeyi öğrenene kadar ben seni sevmekten kaçınacağım. "

bb

Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitabında Geçen  Özlü Sözler


Son günü kalan idam mahkumu hayatın ne kadar değerli olduğunun farkına varır ve çevresindeki en küçük detaya bile dikkat etmeye başlar. Kızının onu tanımaması, insanların onun idam edileceğini bilmesine rağmen kimsenin bunu önemsemesi çok can yakıcıdır. Kitapta idam mahkumunun acı dolu hüzün hikayesi anlatılır. Okuduğunuzda gözlerinizden bir iki damla yaş gelebilir. Okunması gereken muhteşem bir kitaptır.


Bir idam mahkumun son günü kitabında geçen alıntılar şunlardır:


''Ben yazarken yağan ince ve dondurucu bir yağmur; kuşkusuz bütün gün yağacak, ömrü benden uzun olacak bir yağmur.....''

''Kralın adli savcılarından birinin nasıl bir insan olduğunu soğukkanlılıkla düşünmek güçtür. O, başkalarını giyotin sehpasına göndererek hayatını kazanan biridir.''

“ Delilik insanı yaşatır derler; en azından akıl acı çekmez; uyur, ölü gibi yaşar.”


''Yazık! Dünyada tek bir varlığı yürekten, bütün kalbinizle seviyorsunuz ve o varlık karşınızda durup sizi görmesine, size bakmasına, sizinle konuşmasına, size yanıt vermesine rağmen sizi tanımıyor.''

''Ya siz, '' vicdanınızın katil'' olmadığından emin misiniz?''

''Bakın! Güneş, ilkbahar, çiçek dolu tarlalar, sabahleyin uyanıp şakıyan kuşlar, bulutlar, ağaçlar, doğa, özgürlük, yaşam, ne yazık ki hiçbiri benim değil artık....''

''Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?''

“İnsan içinde bulunduğu umutsuz koşullarda bazen bir zinciri bir saç teliyle koparabileceğini sanır.”


“Yapılması gereken, intikam için cezalandırmak değil, iyileştirmek için düzeltmek olmalı.”

''Bir gün çok acıktım. Bir fırının camını kırıp bir ekmek kaptım ama fırıncı beni yakaladı. Ekmeği yiyemedim ama ömür boyu kürek mahkumluğu cezası yedim.''

bb

Engereğin Gözü Kitabında Geçen Alıntılar

 

Engereğin Gözü Kitabında Geçen Alıntılar


Türk Edebiyatı'nın usta yazarlarından Ömer Zülfü Livaneli'nin "İstediğimi yapmaya en çok yaklaştığım kitap" dediği 1997 Balkan Edebiyat Ödüllü ilk romanı Engereğin Gözü, küçük yaşta hadım edilip Haremağası yapılmış zenci bir kölenin, Habeş Süleyman'ın gözünden iktidar – birey ilişkisini anlatıyor.


Kitapta geçen alıntılar şunlardır:


“Ne var ki, bu acımasız dünyada iyilik cezalandırılıyor!”

"Melek bilgisiyle, hayvan da bilgisizliğiyle kurtuldu, insanoğlu bu ikisi arasında keşmekeşte kaldı."

Şimdi ,dirisinden esirgenen saygı ölüsüne gösterilecek.

“Kötülük ve iyilik bir tek şeydir, parçalanamaz. İyilik, kötülükten ayrı değildir.”


“Kefenin cebi yok , öteki dünyaya hiçbir şey götüremezsin.”

“Bu dünyada Allah'ın en çok zoruna giden şey, insanların hadlerini bilmeyip büyüklük taslamalarıydı.”

“Son zamanlarda olup biten felaketlerden sonra insanoğluna güvenim kalmamıştı; her an bir kötülük olacakmış, başımıza bir haller gelecekmiş duygusu içindeydim.”

“Kimilerine eksik bir adam gibi görünsem de, yüreğim biliyor ki, şu anda dünyada, yaşamının anlamına varmadan kader rüzgârının önünde sürüklenip giden milyonlarca kişiye göre fazlalıklarım da var.”

“Ruh, dünya nimetlerinin tutsaklığından kurtuldukça özgürleşiyor, bağımsızlaşıyor ve dünya yüzünde hiçbir krala ve imparatora nasip olamayacak bir büyük iktidara kavuşuyordu.”

“Tahtın da , malın mülkün de faydası yoktu insana.”

“Şimdi ,dirisinden esirgenen saygı ölüsüne gösterilecek.”


“Kötülüğü yenmek, iyiliği yenmekten daha zor. Bu yüzden, iyiler savunmasız oluyorlar, her türlü zararı görüyorlar.”

"Kötülüğü yenmek, iyiliği yenmekten daha zor."

“Varlık yokluktur, yokluk da varlık! Hepsi gören göze bağlı!”

“Ona göre ruh, dünya nimetlerinin tutsaklığından kurtuldukça özgürleşiyor.”

“Gece ve gündüz birbirinin yardımcısıdır, onlar birbirine zıt değildir.”

bb

Kızıl Veba Kitabında Geçen Alıntılar

 

Kızıl Veba Kitabında Geçen Alıntılar


 Veba hastalığının insanları nasıl yok ettiğini, vücudu nasıl erittiğini anlatan bir kitaptır. Çok sayıda insan yaşamını kaybetmiştir bu hastalık yüzünden. Çok az yaşayan insan kalmış ve o insanlardan biri de çocukların dedesidir. Kitap eskiden profesör olan dedenin dilinden anlatılmıştır.


Kızıl Veba kitabında geçen alıntılar şunlardır.


“İnsan eskiden beri metafizik bir kavram olarak mutlak adalete inanır ama anlaşılan o ki evrende adalet diye bir şey yoktur.”

"Geçici düzenler köpükler gibi uçar gider."

“Zaten her şey geçip gider’”


"Ne fark ederdi ki zaten? Herkes ölüyordu nasıl olsa; iyisi de kötüsü de, güçlüsü de zayıfı da, hayata dört elle sarılanı da yaşamı aşağılayanı da... Herkes göçüp gidiyordu. Her şey göçüp gidiyordu."

"İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkûmdur. Sayımız artınca ve herkese yer olmadığını hissettiğimizde birbirimizi öldürmeye başlayacağız."

“İnsanların yeryüzünde çalışıp didinerek yarattığı her şey köpükten ibaret.”

“Toprağıyla, deniziyle, göğüyle bütün gezegene hâkim olan, kendisini tanrı yerine koyan bizler...”

“İnsanların yeryüzünde çalışıp didinerek yarattığı her şey köpükten ibaret.”


“İnsan eskiden beri metafizik bir kavram olarak mutlak adalete inanır ama anlaşılan o ki evrende adalet diye bir şey yoktur.”

“Her zaman küçük işaretlerin büyük şeyler anlattığına inanırsın.”

bb

Şermin Yaşar’ın Söyleme Bilmesinler Kitabında Geçen Alıntılar

 

 Şermin Yaşar’ın Söyleme Bilmesinler Kitabında Geçen Alıntılar

 

Ekrem, Emin, Ethem üç kardeştirler. Hülya, Nurten ve Sevgi  ise üç eltidirler. Bir ailenin hayatını anlatan  güzel bir kitaptır. Dışarıdan mutlu görünen aile bireylerinin içinde ne fırtınalar koptuğunu ve ailede ne gibi olaylar yaşandığını kitapta okuyunca anlayacaksınız. Kitapta geçen alıntılar şunlardır:


“Ulan yaşamak ayrı dert, yaşadığını anlatamamak ayrı dert. Anlatsan, seni anlayacakları bile şüpheli, Sadece bu yetmez mi insana?”

“Herkesin zamanı var, her şey vaktine esir.”

“Olduğum yerde olmak istemiyorum ama olduğum yerden çıkıp gidemiyorum da.”


“Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey…”

“İçimde hep sevilmeyi bekleyen bir çocuk var…”

“İyi ki Rabbimiz affediyor bizi. Etmese bittiydik şimdiye kadar.”

“Kimse birbirini sevmiyor. Kimsenin kavgası, gürültüsü yok ama kimsenin neşesi de yok.”

“Yersiz yurtsuz yaşadım ömrüm boyunca. Kendim tutunamayınca kimsenin bana tutunmasına da izin vermedim… Birbirimize tutunamadık, çarpıştık sadece, değdik ve uzaklaştık.”

“Olmayınca olmuyor…”

“Ne istediğimi bilmiyordum. O kadar unutmuşum kendimi.”

“İnsanın içi neyse dışına da o yansır…”

“Al eline bir kitap, çekil kenara. Kavga mı var, gürültü mü var, hiç karışma.”

“Çok düşünme, âlemin sahibi var, bırak o düşünsün.”


“İyi olduğunuzda herkes sizin salak olduğu­nuzu düşünür.”

“Ağızdan çıkan hiçbir dua kaybolmaz, olmuyorsa zamanı vardır.”

“Bazen yirmi dört saate gereğinden fazla şey sığıyor.”

bb

Oh Ne Âlâ Memleket Kitabında Geçen Alıntılar

 

Oh Ne Âlâ Memleket Kitabında Geçen Alıntılar

 

Oh Ne Âlâ Memleket, yetişkinlerin “katı” ve “sıkıcı” kurallarına karşı çıkarak, kendi hayal ettikleri gibi bir okul hayalini gerçekleştirmek için çabalayan dört kafadarın hikâyesini eğlenceli bir dille aktarır. Bu dört kafadar 23 Nisan ile ilgili Atatürk’e teşekkür mektubu yazar ve birinci olurlar ve daha sonra okulu yönetmeye başlarlar.

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

"Uzun süre ve dikkatli bakınca sıradan şeyler muhteşem görünebiliyor.. Bunu öğretmenimden öğrendim."

“Çocukları çok seviyorum, onları çok sevince zaten her şey oh ne âlâ memleket oluyor.”

''Birinden bir kere korkarsan onun gölgesini bile sevmezsin.''


“Meraklı olmak, benim hem en sevdiğim hem de en sevmediğim huyum. Meraklı olmayı seviyorum çünkü bütün eğlenceli ve güzel şeyler meraklı oluşum sayesinde gerçekleşiyor. Meraklı olmayı sevmiyorum çünkü bütün kötü ve sıkıntılı şeyler meraklı oluşum yüzünden başıma geliyor. İşte içimdeki merak, beni yine dürtmeye başladı.”

“Ayrılıkları sevmiyorum işte. İçimden ağlamak geliyor. İçimden ağlamak gelince de huysuzlaşıyorum.”

“Bir kitap, içimizdeki donmuş değerleri parçalayacak bir balta olmalıdır.”

“Yetişkinleri anlamak çok zor. Sürekli hayattan şikâyet edip duruyorlar. Oysa durumları hiç de kötü değil. Düşünsene, sabahın köründe seni uyandıran bir annen yok. Sürekli onu yapma, bunu yapma diyen bir baban yok. Ödevlerini yapmadın diye kızan bir öğretmenin yok. Her gün kalkıp gitmek zorunda olduğun bir okulun yok! Daha ne istiyor? Oh ne âlâ memleket..”

“Meslek sahibi olmaktan daha önemli bir şey varsa o da bence şu: Meraklı olmak.”


“Kafam karışıyor ama kafam karıştığı zaman çok mutlu oluyorum. Böylece kafam hep hareketli oluyor ve dibi tutmuyor.”

“Öğretmenler öğrenci, biz öğretmen olalım demiştik ama olacak gibi değildi. Onlar öğrenciliğin nasıl olduğunu anlasınlar istemiştik ama sonunda biz öğretmenliğin ne kadar zor olduğunu anladık.”

bb

Korku Kültürü Kitabında Geçen Alıntılar

 

Korku Kültürü Kitabında Geçen Alıntılar

 

Doğan Cüceloğlu’nun kaleme aldığı Korku Kültürü kitabında; Bir toplumda “korku kültürü” egemense insan, insan olma sürecini tamamlayamaz. “İnsanmış gibi” görünür, ama gerçek insan olamamıştır. Bir toplumda “saygı kültürü” egemense insan, insan olma sürecini tamamlayabilir. İnsanmış gibi görünür ve gerçekten insandır ve insan gibi düşünür, duyar ve davranır.

 

Korku Kültürü kitabında geçen alıntılar şunlardır:

 

“İnsan kendine saygısı olan ben olmayı gerçekleştirmeden biz olmayı gerçekleştiremez.”

"Sabırla beklersen, koruk, üzüm olur."

“Gülmesini bilmeyenin, ağlamasının bir anlamı yoktur.”

“Gönlünün muradını keşfederek, kendi istediği alanda gelişerek bir şeyler yapma, istediği alanda başarılı adımlar atma, kendi yaşamında kendi olarak var olmak insan mutluluğunun temel bir koşuludur.”

 

"En temel özgürlük, insanın yaşamında kendisi olarak var olabilmesi ve bütünlüğünü yaşayabilmesidir dürüst insan özgürdür.” “Türkiye'de insanları işe alırken, unvan verirken, kimliklerine göre işe alır ve unvan veririz. Hangi iş ve pozisyon için olursa olsun, insanları yeteneklerine, mesleğine ya da eğitimine göre liyakat temelinde işe almayız. Ayrıca işini iyi yapan ile işini iyi yapmayanı ayırt etmeyiz. Belediye başkanının hemşehrisi olarak işe başlamış birine bir şey söylenemiyor.”

“Benim meslek ve girişim olanaklarım yaşamımın çok önemli parçalarıdır. Ben örnek bir girişimci olmak isterim, kendi geleceğini inşa eden bir insan örneği olmak isterim. Türkiye'deki kültür, "farklı olma"ya hoş bakmıyor, "farklı olan"a destek vermiyor.”

“Bir insanın yaşamında hakkaniyet anlamını kaybederse, zamanla her şey anlamını kaybeder.”


“Bir sürü seminer verdim ve on binlerce baba katıldı ama Emre'nin babası edindiği bilgiden sorumluluk alıp gereğini yaptı. Çocuğun özüne değer verdi ödevlerine değil. Bu bilgiyi edinmemiş gibi davranmadı.”

“Yaşam başarısı olmadan okulda başarılı olmak, diploma almak, meslek sahibi olmak, mesleğinde başarılı olmak, evlilik yapmış olmak, mış gibi bir hayatın olmasını önleyemez. Anlamsız, coşkusuz, güçsüz bir yaşam oluşur."

bb

Para Ağacı Kitabında Geçen Alıntılar

 

Para Ağacı Kitabında Geçen Alıntılar


Para Ağacı, tembel bir çocuğun sonsuz paraya sahip olmasıyla birlikte yaşadığı değişimi hem düşündüren hem de bol bol güldüren bir dille anlatıyor.

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:


“Ne demişler: her şey incelikten, insan kabalıktan kırılır.”

“Anneler iki şeye bayılırlar: Çocuklarını övmek ve çocuklarından şikayet etmek...”

"Biri sana sarıldığında kollarını ilk gevşeten kişi olma." gibi bir cümle okumuştum bir yerlerde.”

“Yatanın yürüyene borcu var.”

“Bir süper gücüm olsaydı kendimi yetişkinlerin dünyasından kurtarmak isterdim. Herkes çocuk olsaydı ne güzel bir hayat olurdu.”


“Sadece etrafımdaki insanlara bakıyorum, herkes sabahtan akşama kadar çalışıyor. Karınca gibiler. Yataktan kalkıp sürünerek işe gidiyorlar. Her sabah. Düşünebiliyor musun? Her sabah. Çoğu işini sevmiyor. Para kazanmak için çalışıyorlar. İşlerini gerçekten sevmedikleri için çoğu zaman mutsuzlar. Gönülsüz yapılan iş doğru düzgün para da kazandırmıyor bence. Herkes ancak geçiniyor. İşlerinden, iş yerlerinden, patronlarından, çalışanlarından, iş arkadaşlarından nefret ediyorlar. Pazar günü gelse de yaşasak diyorlar sürekli. Hafta yedi gün kanka, bunlar altı gününü yaşamıyor. Sadece pazar gününü günden sayıyorlar. Bu bana korkunç geliyor. Düşünsene yılı sadece 52 gün yaşıyorsun. Sevdiği işi yapanlar ise bambaşka. Onlar çalışmıyor bence. Yani hiç şikayet etmiyorlar. Onlara her gün tatilmiş gibi,  her tatil de işmiş gibi geliyor. İşlerini çok sevdikleri için başarılı oluyorlar bence. Başarılı olunca da para kazanıyorlar.”

“İnsanlar kolay kolay itiraf edemiyorlardı gerçek dünyada böyle şeyleri. (...) Biz nedense sevgimizi söyleyemiyorduk. Sevdiğimizi söylersek bir açık verecekmişiz gibi geliyordu.”

“Yetişkinlerin en çok merak ettikleri şey, çocukların büyüyünce ne olacağı. Herkes bunu soruyordu. Gerçi onların çocuklarla sohbet etme becerisi bu kadardı. Ortalama bir yetişkinin herhangi bir çocukla kurabildiği sohbet, şu üç soru etrafında dönüyordu: "Kaça gidiyorsun?" "Dersler nasıl?" "Büyüyünce ne olacaksın?" Yani çocuklar için hayat gerçekten üç sorudan ibaret olamazdı.”

“Bütün arkadaşlarımla, annem babamla konuştuğumuz tek şey sınavdı. Gelecekte ne olacağız? İyi bir gelecek için ders çalışmalıyız. Test kitapları, konu anlatımları çözümlü sorular kafayı yiyorduk, sakin sakin..”

“Bir şeyi tüm kalbinle inanırsan ve inandığın şey uğruna tüm kalbinle çalışırsan; herkes günün birinde sana inanıyor ve yolun açılıyor.”


“Hayatı yaşamak varken oturup elinizdeki telefondan hayatı izlemek nedir?”

“Gören gözün hakkı var ama." "Ağacın, bahçenin, tarlanın sahibi seni görürse öyle olur, senin gözün görürse değil."

“İnsan kendi kendini yetiştirebilir.”

“Hiçbir şey yapmadan, saçma sapan videolar çeke­rek ünlü olanlarla doluydu ortalık.”

bb

Uzaya Giden Tren Kitabında Geçen Alıntılar

 

Uzaya Giden Tren Kitabında Geçen Alıntılar


Portakal İlkokuluna giden Moni ve arkadaşlarından öğretmenleri bir hikaye yazmalarını ister. Bu hikayenin konusu tren ile ilgili olacaktır. Çocuklar da bir araya gelir ve bunun için önce kelime idmanları yapar, her gün toplanırlar ve ilham bulmak için sürekli çalışırlar ve en sonunda amaçlarına ulaşırlar. Okunması gereken merak dolu harika bir kitaptır. 


Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“Şimdi şunu çok iyi anlıyorum ki bir insanın hayal edebildiği en büyük hikâyeler aslında yüreğinde sakladığı hikâyelermiş.”

“Kitap sayfalarının arasına yolculuk yapmaya ne dersiniz?”

“Çünkü sadece tüm yüreğiyle arayanlar bulabilirdi.”


“Bazı kelimeler çok güzel kokuyordu. Kelimeler çok tatlıydı. Kelimeler çok ekşiydi. Kelimeler çok eğlenceliydi. Kelimeler yüreğe iyi geliyordu."

“Şüphesiz ki sessizlik bazen çok şey anlatabiliyordu."

“İstasyondan kalkan trenler belki istedikleri yere gitmeyebilirdi. Ama onların treni istedikleri her yere gidebilirdi.”

“Bu tren bir kitabın sayfalarında dolaşabilir. Hikâyemiz cümlelerin arasında dolaşan bir trenle ilgili olabilir. Düşünüyorum da... Noktalama işaretleri, istasyon durakları olabilir. Kitap sayfalarının arasına yolculuk yapmaya ne dersiniz?”

“Büyüdüm... Hayatımda trenler hep oldu. Yetiştiğim, geciktiğim, kaçırdığım, yolunu gözlediğim trenler..."


“İlham, bir anda bulunan bir şey değildi. İlham her an karşılarına çıkabilirdi. Onu her yerde sürekli aradılar .Çünkü sadece yüreği ile arayanlar bulabilirdi.”

“Geçmişe git! Geleceğe git! Zaman en değerli oyuncaktır. Zamanla oyunlar oyna!”

“Yazmak, hayal kurmak demektir.”

“Hikâyelerini yazmaya koyulduklarında heybelerindeki kelimeleri birer birer ortaya çıkaracaklardı.”

“İyi bir hikâyenin malzemesi kelimelerden oluşurdu.”

“Kelimeler yüreğe iyi geliyordu..”

bb

Sorularla Büyüyoruz Kitabında Geçen Alıntılar

 

Sorularla Büyüyoruz Kitabında Geçen Alıntılar


 Sorularla Büyüyoruz adlı  kitapta çocuklarımıza doğru soru sormayı öğreneceğiz. Yani keşfeden, derinleştiren, yakınlık kuran güçlü sorular. Unutmayalım her güzel sohbet iyi bir soruyla başlar. Her derin sohbet de çocuğumuzu bize daha da yakınlaştırır.

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“Çocuklar, fiziksel olarak doyurulduğunda değil, duygusal olarak doyurulduğunda sevildiklerini hissederler.”

“Uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı zannedildiği gibi genetik, beslenme veya egzersiz değil, sevdiklerimizle güçlü sosyal bağlar kurmaktır. Ailemize, yakınlarımıza doğru sorular sormak, onlarla ilişkilerimizi geliştirmenin ve güçlü sosyal bağlar kurmanın en güzel yollarından biridir.”

“Her zaman söylediğim gibi hayatından bir şey çalınan çocuk da başkasından bir şey çalar.”

“Kendini yalnız hisseden insanlar, insan sıcaklığını alamadığını düşündüğünden sıcak suyun sıcaklığını hissetmek için duşta daha çok vakit geçiriyor.”


“Bağ kurmak için ; merak et- soru sor- dinle . Meraklı insanlar daha az kaygılıdır, daha fazla gelişim ve anlam arayışı içindedirler. Bu da uzun vadeli mutluluğu getirir.”

"İhtiyatlı ve sağduyulu bir soru, bilgeliğin yarısıdır. "

“Aktif dinlemenin başka bir nedeni de şudur: Karşı tarafı aktif dinlediğimiz zaman kişi iç dünyasını anlatmaya başlar. Peki bu durumda ne olur? Aramızdaki bağ kuvvetlenir. Ama değersiz hisseden insanlar için bağ kurmak risklidir. Bağlanmaktan korkan insan, karşı tarafın kendisini açmasına izin vermez. Bundan dolayı ya soru sormaz ya da sorar ama aktif dinlemez. Yakınlığı yüzeysel seviyede tutar. Aktif dinlerse ve karşı taraf kendini açarsa, bağlanmaktan korkar. Dinlemeyerek aslında kendisini koruyordur.”

“En iyi sohbetler, iyi bir soruyla başlar.”

“Çocuklukta annesiyle sıcak ve güçlü ilişkisi olanlar hem daha mutlu hem de daha başarılı.”

"Ebeveyninin sevgi ve ilgisinden mahrum kalmış bir çocuk dünyanın en iyi okullarına gitse, tüm imkanlar ayağına da gelse, belki başarılı olur ama mutlu olamaz. Unutmayın, bugün kötü olarak nitelendirdiğimiz tüm yetişkinler, sevgisiz büyümüş çocuklardır."


“Özgüveni düşük bireyler, kendi dünya görüşlerinden güç aldıkları ve onlarla kendilerini güvende hissettikleri için karşı tarafı dinleyip düşüncelerinin etkilenmesine izin vermezler. Onun için, dinlemek yerine kendi görüşlerini dikte etmeye çalışırlar. Ancak o zaman kendilerini güvende hissederler.”

“Tek taraflı beklenen saygı saygı değil, itaattir.”

bb

Eve Giden Küçük Tren Kitabında Geçen Alıntılar

 

Eve Giden Küçük Tren Kitabında Geçen Alıntılar


Eve Giden Küçük Tren adlı kitabın yazarı Behiç Ak’tır. neşesini kaybetmiş bir köyün, bir hayali gerçekleştirme çabası etrafında toplanıp yaşama dönmesini anlatıyor. Münevver Hanımın köye gelmesi ile köyde bir hareketlenme olur ve tren yolu temizlenir, tren yapılır ve eve giden küçük bir tren yapılır. Okunması gereken güzel bir kitaptır. 

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

"İnsanlar toprağa sahip olamaz. Merak etmeyin toprak sonunda bize sahip olacak."

“Yalancının yalanının ortaya çıkması ne büyük hediyeymiş meğer. En korkuncu, yalanın hiç ortaya çıkmaması..”

“Meğer insanlar, hayallerini bir yerlere kitleyip kapatmış..”

"Aman dikkat! Bazı şeyler ihmal edilmeye gelmez. Yabani sarmaşıklar hazırda bekliyor, ona göre! Kelimelerinizi bile özenle kullanın, yoksa anlamlarını kaybederler! Dallanır, budaklanır, yapraklanırlar!"

“Hayaller bu dünyada gerçekleşiyorsa, öbür dünyadan hayal getirmenin ne gereği var? Hem, buradaki gerçekler, hayallerden çok daha çılgın!”


“Kelimeleriniz bile özenle kullanın, yoksa anlamlarını kaybederler! Sallanır, budaklanır, yapraklanırlar!”

"Kendine ait demiryolu olan bir evde yaşamaktan daha fazla ne mutlu edebilirdi ki insanı?"

"İnsanlar birbirine küsünce otomobil satışları artıyor demek ki."

“Aralarında kırgınlık olanlara duyurulur. Ortaklaşa tren yapın, geçiyor..”

"Nedense insanlar birbirlerini suçlamak konusunda çok ısrarcıydılar."

“Bu mevsimde patatesler, bol bol konuşuyorlar ama boş konuşmuyorlar. Yıl boyunca toprak altında düşünüp, hikâye biriktiriyorlar. Gevezeler, ama akıcı dilleri ve üslupları var. Halk, ağızlarının içine bakıyor. Kimse, ‘çok konuşuyorlar’ diye, İlyas’ı suçladıkları gibi suçlamıyor onları. Çok şey öğreniyorlar onlardan. Dinozorların evrimleşmesi sonucunda kuşların oluştuğunu, patateslerden öğrenmişler. Lavantayla karabaş otunun aynı aileye mensup olduğunu da...”


“İnsanlar, haksızlığa uğradıklarına inanmaya görsünler, en çirkin surat ifadelerini takınıp, en bayağı lafları etmekten çekinmezler..”

"Yalancının yalanın ortaya çıkması ne büyük hediyeymiş meğer. En korkuncu, yalanın hiç ortaya çıkmaması. Sürekli aynı yalanı tekrar etmek zorundasın o zaman. Ne büyük yorgunluk!"

“Gerçek güzeldir.”

bb

Filistin Hikayeleri Kitabında Geçen Alıntılar

 

Filistin Hikayeleri Kitabında Geçen Alıntılar


Gazze'de bulunan mekânların ve şehitlerin ağzından olup biteni anlatıyor. Filistin, denizden nehre kadar özgür olana dek gündemini değiştirmeme kararında olan tüm kalplere...

Kitapta geçen alıntılar şunlardır:

“İnanıyorum, bir gün Müslümanlar hep birlikte Aksa'da buluşacağız.”

“Bizim gerçekliğimizde insanlar yaşar ve ölür. Onun gerçekliğinde insanlar ölür ve yaşar. “Gazze hayattır.” diyen Roshdi, Gazze yaşamaya devam etsin diye öldü.”

“Hiçbir yerde okul bombalanmaz ama beni içimdeki çocuklarla beraber bombaladılar.”

" Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Hayır onlar diridir fakat siz bilemezsiniz ." (Bakara 154)

“Sen şehitsin Muhammed Sami! Sen hiç ölmeyeceksin.” dediler.”


“Siyonistlerin tek bildiği öldürmektir ama biz buradayız, evimizdeyiz. Bir yere gitmiyoruz!”

“Her bomba "Buranın senin vatanın olduğunu biliyorum. Zaten hırsızlar sahip olmadıklarına bile bile el uzatır." diyerek patladı benim sokağımda.”

“Hekim olmanın, Mü’min olmanın, insan olmanın bir ahlakı vardı.”

“Kurşun başıma isabet ettiğinde canım acımadı. Ahirette nasıl karşılandığımı anlatmaya ise süper güçlerim bile yetmez. Sadece annemin özenerek tarafını saçlarım bozulduğu için öfkeliyim. Melekler saçlarımı yeniden tarayınca o da geçti.”

“Siz Gazze’nin çocukları, şehitçilik oynamayı çok seversiniz.”

“Burada herkes eline ne geçiyorsa onunla savunur memleketini. Kimimiz taşla, kimimiz kalemle, kimimiz fırçayla..”

“Bir ümmetin onurunu taşıyan küçücük bedenler yıldızlar gibi dökülüyor bahçeye.”

“Huda ve yedi kişilik ailesi artık hayatta değiller. Bunu bir İsrail füzesi yaptı.”

“İnsanlık zaman aşımına uğramak üzere...”

"Gerçekliğimizi biz seçmedik ama onun bir parçasıyız." demişti Roshdi Sarraj. Gazetecilik yapıyor, kısa filmler çekiyor, "Evin nerede?" sorusuna "Gazze" diye cevap veriyordu. Onun gerçekliğiyle bizim gerçekliğimiz yan yana geldiğinde afalladık hepimiz.”


“Siyonist bize saldırır, bizi döver, kendimizi savunmaya kalkınca bizi hapse atar.”

“Oysa yakmak her dinde yasaktı, yakmak tanrıya mahsustu.”

“Dişlerinden kan damlayan mavi beyaz renkli canavar, bana sığınanları "Zaten öleceklerdi" diyerek katletti. O sırada koridorlarımda anneler Yasin suresini okuyordu. Yıkılan duvarlarımın üzerinde kahkahalar atarak dolaşan canavar, katliamın adını "Merhamet Ölümü" koydu.”

"Siz, bana yaşımdan dolayı çocuk diyebilirsiniz ama doğduğum ülkede çocuklar çabuk büyür."

bb