Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Akvaryumdaki Tiyatro Kitabında Geçen Özlü Sözler


Torosların eteğindeki Balıklı Köyde tertemiz bir göl vardı. Gölün balıklarını köy halkı öyle severdi ki, her evde bir akvaryum kurulmuştu. Gölün suları yükselmeye başladığında, nasılsa alçalır deyip hiç oralı olmadılar. Çünkü hepsi de, “gökten düşen” yönetmenin çekeceği filmle ve senaryodaki rolleriyle ilgileniyorlardı son günlerde. Doğal yaşam özlemiyle Balıklıya yerleşen İngilizlerden biriyse, yönetmenin kafasını iyice karıştırmıştı. Aralarında bir tek küçük Zühtü, göl sularının köyü kaplamaması için çözüm aramaya başladılar ve okulun etrafını camlarla kapattılar ve böyle de su da  aynı dengede kalmaya devam etti. Okunması gereken ve ince mesajlar veren güzel bir kitaptır.


Kitapta geçen özlü sözlerden bazıları şunlardır.

" Marka dolusu bir dünyada yaşamak istemiyordu artık."

“Canavar, biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde suları taşırıyoruz.”

“Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susmak da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.”


“Ağaçların özgürce gelişmesine izin verdiklerini öğrenince çok şaşırdım. Dalları budandıkça ağaçların hafızalarını kaybettiğine inanıyorlar. “Ağaçları budarsan, dallar ne yöne doğru büyümeleri gerektiğini unutur. Karman çorman olur, dolanır ve birbirlerini boğarlar.” diye düşünüyorlar.”

"Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum."

bb