Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dişlerimizin Sağlıklı Kalmasını Nasıl Sağlarız?

 

Dişlerimizin Sağlıklı Kalmasını Nasıl Sağlarız?


Hem yiyecekleri ısırmak, koparıp parçalamak ve çiğnemek hem de  düzgün konuşabilmek için sağlıklı dişlere sahip olmak gerekir. Sağlıklı dişlere sahip olmanın yolu da sağlıklı beslenmeden ve dişleri düzenli olarak fırçalamadan geçer. Düzenli olarak diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak  dillerimizin daha uzun ömürlü kalmasını sağlayacaktır. Dişlerimizi korumak için düzenli aralıklarla diş hekimine gitmek gerekir. Diş ağrımaya başladığı zaman diş ağrımadan önce rutin kontrolleri yaptırırsak daha az sıkıntı çekeriz. 


Diş hekimlerine kimi zaman sadece kontrol amacıyla gideriz kimi zaman da dişlerimizde, çenemizde veya diş etlerimizdeki sorun nedeniyle gideriz. Diş ağrısı, diş çürüğü,, diş eti rahatsızlıkları, ağızda eksik diş bulunması, dişlerin çapraşıklığı diş sorunlarından bazılarıdır. Çürük önleyici tedaviler ve dişlerin nasıl bir şekilde fırçalanması gerektiği ile ilgili bilgi almak için de diş hekimlerine gidilir. 


Diş hekiminin muayenehanesi oldukça farklıdır. Her yıl düzenli aralıklar diş kontrollerimizi yaptırmalıyız. Ağzımızdaki bir çürük diş bile dizlerimize, kalbimize ağrı yapabilir. Bunun için sağlığımızı ihmal etmemeliyiz ve  dişlerimizin kıymetini bilmeliyiz. Her gün günde iki ya da üç defa dişlerimizi fırçalamaya gayret göstermeliyiz.

bb

Okula Gelmeden Önce Düzenli Kahvaltı Ediyor Musunuz? Nedenleriyle Açıklayınız.

 Okula Gelmeden Önce Düzenli Kahvaltı Ediyor Musunuz* Nedenleriyle Açıklayınız.


Kahvaltı yapmak benim için çok önemlidir. Sabahları okula gelmeden önce düzenli bir şekilde kahvaltımı yaparım. Okula geç kaldığım zamanlarda kahvaltı yapmadığım zamanlar oldu. Okula vardığım zaman kahvaltı yapmadığım için gün boyunca kendimiz halsiz hissettim ve başım döndü. Onun için her gün düzenli olarak kahvaltı yapmaya özen gösteririm. 


Kahvaltımda da sağlıklı gıdalar olur. Her gün bir tane yumurta, biraz peynir, zeytin yemeyi çok severim. Diğer sağlıklı olan kahvaltılık ürünleri de tüketirim. Kahvaltı yapmadığım zaman neşem yerinde olmaz. Çünkü karnım açtır. Aç olduğum için de dersi iyi dinleyemem ve böylece okula gitmemin de o gün için bana bir katkısı olmaz. Bunların olmaması için kahvaltı yapmaya devam ederim. Zorunlu olmadığı sürece kahvaltısız bir gün geçirmem.

 

Sağlıklı bir kahvaltı için kendinize menü hazırlayınız. Menününüz aşağıya yazınız.

Rafadan bir tane yumurta

Biraz kaşar peyniri ya da köy peyniri

Domates, salatalık, yeşillik. ( Mevsim sebzeleri)

Sekiz dokuz tane tane zeytin. ( Yeşil zeytini daha çok seviyorum)

Bazı günler menemen ya da haşlanmış patates

Bazı günler sıcak bir tarhana çorbası ve ya da yayla çorbası ve yanında kızarmış ekmek

Sıcacık çay

Doğal yapılmış bir çeşit reçel, çok az pekmez ya da çok az bal.

Yarım ekmek

Çok az tereyağı vb şeklinde günlere bölerek bunları yemeye çalışırım.

bb

Egzersiz Yapılırken Kilo Alınabilir mi ?

 Egzersiz Yapılırken Kilo Alınabilir mi ?


Hemen hemen çoğumuz belli bir kiloyu aşınca egzersiz yapmak isteriz . Genelde pazartesileri başlanan ve sonu bir türlü gelmeyen egzersizler… Kimisi bunda başarılı olur , kimisi iradesine hakim olamaz , yarıda bırakır diyetini . Egzersiz yapıldığı halde elbette ki kilo da alınabilir. Nasıl mı ? peki şöyle açıklayalım :

* Egzersiz yaptıktan daha sonra daha fazla kalori almak kilo almanıza sebep olur .
* Egzersiz halinde yağ kaybedildiği için kas daha da güçlenir ve kaslar da daha ağır olduğu için bu da kilo vermenize yardımcı olmaz .

*Egzersizleri yanlış yapmak da kilo almanıza neden olur. Genelde dans etmek, yürüyüş yapmak kilo vermenize yardımcı olur. Sadece bölgesel hareket yapılmamalıdır . Tüm vücudu etkin olarak işe koyan hareketler yapılmalıdır ki kilo verimi daha kolay olsun . Bunda en etkilisi yukarıda bahsettiğimiz gibi yürümek ve hafif egzersizler şeklinde koşmaktır .
* Kaloriyi Eksik Almak : Kilo vereceğim deyip temel besinlerden özellikle de proteinlerden eksik kalmak kilo vermenize değil tam aksine daha kilo almanıza sebep olabilir . Bundan dolayı vücut için gerekli olan besinlerin mutlaka alınması gerekir . Önemli olan çok karbonat tüketmemek , her şeyden az miktarda ve sınırlı yemektir .


* Genetikten gelen sorunlar :  Tıbben sorunlar da kilo vermeyi zorlaştırabilir . Özellikle de hormonal bozukluklar kilo vermeyi zorlaştırır . Adet düzensizlikleri , menopoza girme , tiroid bezlerindeki sorunlar ..vb
* Aşrı stres de kilo vermeyi zorlaştırmakta ve kişinin psikolojisinin bozularak kendini daha çok yemeye vermesine ve hareketsiz kalmasına sebep olmaktadır .

bb

Hamilelikte Sigara ve Alkol Kullanmanın Zararları Nelerdir ?

 Hamilelikte Sigara ve Alkol Kullanmanın Zararları Nelerdir ?


Sigara ve alkol günümüz dünyasının en başta gelen sorunları arasında yer almaktadır. Sigara içerisindeki yüzlerce zehirli madde ile vücudun aklınıza gelebilecek tüm noktalarına zarar vermekte. alkol de sigara gibi birçok hastalığın zeminini oluşturmaktadır. Sigara ve alkol hamilelik döneminde kullanıldığı taktirde kendinize zarar vermenin yanında henüz dünyaya gelmemiş olan bebeğinize de hayatı boyunca yaşayacağı sorunlar vermektedir. Sigara ve alkolün hamilelikte verdiği zararlar şunlardır:

Hamileyken Sigara Kullanmak

- Hamile bir bayan sigara içtiğinde sigaradaki nikotin kanda taşınarak gelişmekte olan bebeğe giden oksijeni düşürür.

- Sigara içen bayanlarda erken doğum, ölü doğum ve düşük riski içmeyenlere oranla daha fazladır.
- Sigara içen bayanlarda ani bebek ölümü içmeyen bayanlara oranlara iki kat daha yüksektir.
- Hamilelik döneminde sigara kullanan bayanların bebeklerinde zihinsel ve sinirsel bozukluklar görülme ihtimali yüksektir.
- Çocukta dudak-damak yarığı gibi yapısal anormalliklere neden olabilmektedir.
- Hamilelik döneminde sigara kullanan annelerin bebeklerinde astım vb. akciğer hastalıklarına yakalanma riski üç kat daha fazla olmaktadır.
- Hamileyken sigara içen annelerin bebeklerinde otizm ve hiperaktivite gibi sorunların daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
- Sigara içen bayanların çocuklarının akademik olarak daha başarısız olduğu ve daha kısa boylu olduğu yönünde tahminler vardır.

Hamileyken Alkol Kullanmak

- Hamileyken alkol kullanan bayanların çocuklarında zeka geriliği ve bedensel sorunların yaşanma ihtimali daha yüksektir.
- Gebelik sırasında çocuğun alkole maruz kalması sonucu oluşan fiziksel ve zihinsel bozukluklara bağlı sendroma “Fetal Alkol Sendromu (FAS)” denir.
- Düşük, erken doğum ve normalin altı ağırlıkta doğuma neden olabilir.
- Zeka geriliği, uyum sorunları ve dikkat dağınıklığı gibi sorunlar anne karnında alkole maruz kalmış çocuklarda daha fazladır.
- Kalp ile ilgili sorunlar hamileliğin ilk üç ayında alınan alkol, büyüme ile ilgili sorunlar son üç ayda alınan alkol ve beyinle ilgili sorunlar hamileliğin herhangi bir döneminde alınan alkolle ilgilidir.

         Alkol ve sigara kullanımı dünyaya yeni gözlerini açacak olan çocukları taşıyan anne adayları için hem bireysel hem de çocuk açısından zararlıdır. Sorumsuzca davranarak alkol ve sigara tüketen anne adayları günahsız yavruları hayata daha doğmadan yenik olarak başlatmaktadır. Kendimizi düşünmeden içtiğimiz sigaralarla belki sadece kendi bedenimize zarar verebiliriz ama unutmamak lazım ki hiçbir savunması olmayan, daha doğmamış bebeklere bu gibi zehirleyici maddeleri verme hakkı hiç kimsede yoktur. 

bb

Protein Nedir? Protein İçeren Besinler Nelerdir?

 Protein Nedir, proteinlerin özellikleri nelerdir, protein eksikliğinde neler olur, protein içeren besinler nelerdir ?

Aminoasitlerin bir araya gelmesi ile hücrenin yapı taşı olan proteinler  oluşur. Vücudun en ufak yapı taşı olan proteinler, hücrelerin ana maddesini meydana getirmektedir . Hücrelerdeki bütün biyolojik etkinliklere vazifeleri  vardır . Bilinen 22 aminoasitten 8 tanesi vücutta üretilemediğinden , elzem aminoasit olarak adlandırılır . Proteinler beyinden kana , saçtan kemiğe  kadar tüm dokularda vardır , dokuların tamiratında ve yenilenmesinde kullanılırlar . Bazı enzimler, salgılar ve hormonlar protein yapısındadır . Protein, kimyasal maddelerle işlem görmemiş  olan besin  maddelerinde bulunmaktadır. Ör­nek vermek gerekirse , pirinç ve portakalda yüzde 8, patateste yüzde 10, bezelyede yüzde 26 oranında protein vardır . Yulaflı ve buğdaylı besinlerde ise yüzde 16 oranında protein vardır . 
Proteinlerin Özellikleri 
Bedenin  hastalıklara karşı direncinin yükselmesinde , sinirsel iletilerin gerçekleşmesinde , hormonların yapısını meydana getirmesinde , kanın pıhtılaşmasında, büyüme ve ergenlik devirlerinde  yeni dokuların oluşmasında , yıpranan dokuların tamirinde , hücrelerin sıvı dengesinin sağlanmasında , vücuda yağların ve karbonhidratların kafi  miktarda alınamadığı vakit  enerji kaynağı olarak kullanılmasında, proteinlerin önemi çok fazladır .
 Protein Eksikliğinde Vücutta Oluşan Durumlar
 Proteinlerin bedene katkı sağlayan özelliklerinin yanı sıra, az olması halinde vücutta tesirini  gösterdiği durumlar vardır. Bu tesirlerin  arasında vücudun hızlı  yorulması, durgunluk gibi belirtilerin yanı sıra, ilerleyen zamanlarda  kansızlık, rahatsızlıklara karşı vücut direncinin düşmesi , diş eti hastalıkları, kan basıncının azalması , göz hastalıkları ve siroz gibi belirtiler oluşabilir . Proteinin eksikliğinin zararlı olmasından daha önemlisi , vücuda aşırı  miktarda protein almak da özellikle de karaciğer hastalıkları açısından zararlıdır .
 Proteinlerin Görevleri Nelerdir?
·         Protein hücre geçişine katılmasının yanı sıra madde geçişinde de önemli rol alır .
·         Hormonların büyük bölümünün  yapısını oluşturur.
·         Taşıma vazifesi görür .
·         Enzimlerin yapısına dahil olup  yıkım ve yapıma yardım eder .
·         Proteinlerden meydana gelen antikorlar vücudu yabancı maddelere ve mikroplara karşı korur.
·         Fibrojen ismi verilen protein, pıhtılaşmada önemli görev alarak kan kaybının yaşandığı hallerde kan kaybını engeller .
·         Kas proteinlerden olan aktin ve miyozin kaslarının kasılıp gevşemesinde rol oynar .
·         Eklem, diş, deri, tırnak ve damarlarda olan bu proteinler yapıların kuvvetini  arttırır.
·         Kanın osmatik basıncını düzenler .


Protein hangi besinlerde bulunur?
 Peynir : Peynir çeşitleri içerisinde  en fazla proteine sahip peynir, tuzsuz parmesan peyniridir. 100 gramında yaklaşık olarak 41 gram protein bulunan  bu peyniri ülkemizde bulmak, bulsak bile  düzenli tüketmek, sağlam bütçeleri bile zorlayabilir. Fakat diğer peynir çeşitleri de protein yönünden zengindir. Peynir çeşidini seçerken mümkün olduğunca  az yağ içeren türleri  veya tamamen yağsız olanları tercih ederseniz, protein gereksiniminizi karşılamaya çalışırken kilo alma riskini de düşürmüş  olursunuz.
 Yumurta : Yumurta da bulunması kolay olan  bir protein kaynağıdır ve protein içeriği çok  zengindir. Sarısı ayrılarak yendiği zaman kalorisi azalır , protein içeriğinin büyük bir bölümü yumurtanın beyazında bulunduğu  için, protein miktarında fazla bir azalma da görülmez. Yumurtanın ebatlarına ve kalitesine göre farklılaşmakla birlikte bir yumurtada yaklaşık 6-8 gr kadar protein vardır.
 Dana eti : Yağsız et de önemli bir protein kaynağıdır. Etin içerisindeki  yağ miktarı, etin kalitesine, hayvanın beslenme koşullarına  ve etin elde edildiği bölgeye göre farklılık gösterebilir . İyi kalite ve yağsız dana etinin 100 gramında yaklaşık olarak 36 gram kadar protein olabilmektedir .
 Somon ve ton balığı : Balık, sadece  protein açısından değil, fosfor ve omega yağ asitleri yönünden  de oldukça  zengindir. Sağlıklı ve besleyici bir protein kaynağı olan ton balığının 100 gramında yaklaşık 30 gr, somon balığında 100 gr civarında protein bulunmaktadır .
 Tavuk, hindi ve kuzu eti : Yine mümkün olduğu kadar yağsız olması şartıyla hindi, tavuk ve kuzu etinde de yüksek miktarda protein vardır. Etin kalitesine ve bazı  diğer şartlara bağlı olmakla beraber, bu etlerin 100 gramında yaklaşık 30 gram civarında protein bulunmaktadır .
 İri fasulye türleri : Fasulye protein yönünden zengin bir bakliyattır. Fasulye ne kadar irileşir ve olgunlaşırsa, bünyesindeki  protein oranı da o kadar çoğalacaktır . Fasulye türleri içinde en fazla protein oranı, fırınlanmış soya fasulyesindedir . İyice olgunlaşmış ve fırınlanmış soya fasulyesinin 100 gramında yaklaşık 40 gr civarında protein bulunabilir . Fırınlanmış soya fasulyesinden sonra  100 gramında yaklaşık 15,5 gr protein içeren, acı bakla gelmektedir.
 Fırınlanmış kabak ve karpuz çekirdeği : Kavrulmuş ya da fırınlanmış kabak çekirdeğinin 100 gramında yaklaşık 33 gr kadar, karpuz çekirdeğinin 100 gramında ise yaklaşık 28 gr kadar protein bulunmaktadır .
 Mercimek, yer fıstığı ve baklagiller : Baklagiller, bitkisel gıdalar  arasında en fazla  protein oranlarına sahip olanlardandır . Bu sayede, protein eksikliği yüzünden sıkça sorun yaşayan vejeteryen beslenmeyi tercih edenler  için de yararlı olabilir. Kuru hâlde 100 gram gelen mercimek, yaklaşık olarak 26 gram civarında protein içerir. Yer fıstığının 100 gramında da yaklaşık 24 gram protein vardır.

bb

Astım Hakkında Bilgi

Astım Hakkında Bilgi

 Dış ortamda bulunan ve alerjen adı verilen alerjiye sebep olan sigara dumanı, polenler, soğuk hava vb. etkenler sonucu bronş adı verilen hava yollarının daralması ile kendini belli eden, ataklar şeklinde görülen kronik bir akciğer hastalığıdır. Öksürük, hapşırma, göğüs kafesinde hışırtı, nefes almada zorluk gibi belirtileri vardır.  Kesin sebebi belli olmamakla birlikte solunum yolları doğuştan duyarlı olan bireylerde çevresel faktörlerin etkisi ile oluştuğu tahmin edilmektedir. Karakteristik özelliği bronşların daralması sonucu nefes darlığı çekilmesidir. Astım iki boyutta kendini gösterebilir.


1. Daralma : Bronşların daralması sonucu nefes alıp vermede güçlük çekilmesi
2. İltihaplanma : hava yollarının şişmesi ve ataklar sırasında da daha fazla şişerek soluk almada sıkıntı oluşturmasıdır. Sigara dumanı ve vb. etkenler iltihaplanmayı artırarak hava yolunun daha fazla daralmasına sebep olur.

Astımı Tetikleyen Etmenler Nelerdir ?


Astımı tetikleyici birçok unsur vardır. Kişi öncelikle kendini iyi gözlemleyerek hangi ortamlarda daha fazla rahatsızlık duyuyor bunu belirlemeli ve bu ortamlardan uzak durmaya gayret etmelidir. Bir nevi astım konunda kendi kendimizin doktoru olmak zorundayız. Astımı tetikleyici unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
1. Sigara : Yatak odası vb. yerlerde sigara içilmemesi çok önemlidir.
2. Ev Hayvanları : tüyleri astımı tetikleyebildiği için mümkünse ev dışında bakmak evde bakılacaksa bile temizliğine çok dikkat etmek gerekir.
3. Hamamböcekleri : dışkıları astım hastaları için alerjik olduğundan evin temizliğine ve bu böceklerin yaşamamasına çok dikkat etmek gerekir.
4. Baharda polenler : Polenlerin  etrafa yayıldığı dönemlerde dışarıya çıkmamaya gayret etmek gerekir. Ayrıca polenlerin arttığı dönemlerde pencereleri açmamak önemlidir.

Astım Tedavisi


Erken tanı ve tedavi ile çok kolay iyileşen bir hastalıktır. Yukarıdaki belirtileri kendinde gören birey hemen bir doktora başvurduğunda hastalık kronik ( kalıcı ) bir boyut kazanmadan kurtulabilir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar solunum yoluyla alınan ilaçlardır. Bu ilaçların bir kısmı semptom giderici dediğimiz hastayı rahatlatmak amaçlı verilen ilaçlardır. Diğer bir kısmı ise hastalığı kontrol altına alarak tedavi eden ilaçlardır.  Tedaviler aksatılmadığında ve bilinçli bir şekilde doktor gözetiminde ilaçlar kullanıldığı taktirde tedavi edilebilen bir hastalıktır.
bb

Kekemelik Nedir ? Sebepleri Nelerdir ?

  Kekemelik Nedir ?


     Kekemelik genetik, psikolojik, çevresel vb. etkenlerle ortaya çıkan, çocuklukta geçirilen ateşli hastalıklarla tetiklenen konuşmanın akıcılığında bozukluk olarak tanımlanan bir sorundur. Akıcılıkla ilgili bozukluklar seslerin, hecelerin ya da kelimelerin tekrarlanması; kelimeleri telaffuz ederken uzatma; kelimeler arasında duraklamalar yapma gibi şekillerde kendini gösterebilir. Kekemelik sorunu olanlarda telaffuz sıkıntısından dolayı vücut ve yüz hareketlerinde anormallikler de görülebilir.  Konuşma sırasında konuştuklarından çok konuşma şekline dikkat edildiğini fark etmeleri beraberinde kaygı ve utangaçlık getirdiğinden dolayı kekelemelerde artış gözükür. Kekemelik sorunu olanların kalabalık olmayan ortamlarda, kendini güvende hissettiği ortamlarda, şarkı söylemek gibi sevdiği aktiviteleri yaparken daha az kekeledikleri görülmektedir.

Kekemeliğin Nedenleri

    Kekemeliğin nedenleri konusunda farklı görüşler mevcuttur. Kekemeliğin nedenleri ve açıklanması konusunda ileri sürülen belli başlı görüşler şu şekildedir:
1.Kekemeliğin yapısal bir sorun olduğunu ileri sürenlere göre bazı insanlar kekemeliğe bedensel ve nörolojik olarak yatkındırlar. Çevre bu yatkınlığı tetikleyecek eylemlerde bulunduğu taktirde ortaya çıkar, çevre kekemeliği tetikleyecek ortamlardan uzaksa kekemelik yaşamadan bu dönemi atlatır.
2. Bazı Ruh bilimciler kekemeliği kişisel bozukluk olarak görürler ve kişinin benlik algısı ile çatışması sonucu ortaya çıktığı görüşündedirler.
3. Kekemelik sorunu yaşayanların sosyal, bedensel, nörolojik ve kalıtım açısından diğer bireylerden hiçbir farkı olmadığını düşünenler kekemeliği öğrenilmiş bir davranış olarak açıklamaktadır.
4.  Bazı uzmanlar ise tek bir nedenden ziyade yukarıdaki sayılan sebeplerden birkaçının bir araya gelerek kekemeliğin ortaya çıkmasına zemin hazırladığını düşünmektedir.

Kekemeliğe Sebep Olabilecek Durumlar

- Herhangi bir hayvan vb. şeyden aşırı korkma
- Aile içerisinde baskıcı tutum sonucu çocuğun tedirgin ve kaygılı olması, konuşmaktan çekinmesi
- Çocukluk döneminde geçirilen ateşli hastalıklar
- Evde yaşanan aile içi sıkıntılar ve şiddet
- Kekeleyen birini taklit edip alışkanlık haline getirme
- Kıskançlık vb. psikolojik sorunlar


Kekemelik Hastalık Mıdır ?

Kekemelik bir hastalık olarak tanımlanamaz. Nasıl ki yaşadığımız birçok hastalığın çeşitli belirtileri varsa kekemelikte iç dünyamızdaki sıkıntılı süreçlerin dışa yansımasıdır. Şöyle düşünelim: hepimizin korktuğu, utandığı ya da kaygı duyduğu zamanlarda kekelediği olmuştur. Bizlerdeki bu durum geçici iken yaşanan travmanın ağırlığına göre bazılarında kalıcı olmaktadır. İşin ehli uzmanlara başvurulduğu taktirde uygun terapi yöntemleri belirlenerek çözülebilen bir sıkıntıdır. 

bb

Gluten Nedir, Hangi Besinlerde Bulunur , Zararlı Mıdır ?

 Gluten Nedir ?


Gluten en çok buğday olmak üzere arpa , yulaf , çavdar gibi tahıllarda bulunan bir protein grubudur . Son zamanlarda adını çok duymaya başladığımız gluten acaba zararlı mıdır ? faydalı mıdır ? ne işe yarar ?
Gluten ekmek yapma aşamasında yoğrulan hamurun ağsı bir yapı kazanmasını ve kabarmasını sağlayan maddedir . Yani hamura bir arada olma özelliği veren proteindir ve gluten olmadan hamurun mayalanması ve kabarması mümkün değildir .
Hamurun içerisinde bulunan yaklaşık olarak 30 tane proteinden glutanin ve gliadin birleşerek hamura sert ve sakızımsı yapıyı kazandırır . Buğdaydan elde edilen un su ile karıştırıldığında bahsetmiş olduğumuz iki protein suyu tutarak esnek gluten zinciri oluşturup birbirine bağlanır .

Gluten arpa , yulaf , çavdar gibi diğer tahıllarda da bulunmakla birlikte hiçbirinde buğdaydaki kadar etkin değildir .
Glutene karşı özel hassasiyeti bulunanlar yani Çölyak hastaları gluteni sindiremezler , git gide ince bağırsaklarındaki  villusların (minik çıkıntılar) silinmesiyle besin emilimi bozulur ve rahatsızlık duymaya başlarlar .
Erken teşhis konulmadığı taktirde kadınlarda adet düzensizliği ve kısırlık , çocuklarda büyüme geriliklerine , büyüklerde ise kemik erimesi ve kansızlığa neden olabilmektedir .

Gluten alerjisi belirtileri neler?
*İshal
*Kabızlık
*Steatorrhea (yağın dışkıda görülmesi)
*Karın ağrısı
*Aşırı gaz
*Demir eksikliği anemisi
*Kronik yorgunluk
*Halsizlik
*Kilo kaybı
*Kemik ağrısı
*Kolay kemik kırıkları
*Deride karıncalanma ve uyuşma hissi
*Yanma
*Kaşınma
*Deride renk değişikliği
*Ödem
*Baş ağrısı
*Solgunluk
*Anksiyete ve duyarlılık
*Konsantrasyon güçlüğü
Gluten alerjisi olduğu yönünde teşhis konulan kişiler mutlak surette gluten içeren besinlerden uzak durmalı ve alternatif besinlere yani glutensiz yiyeceklere yönelmelidir .



Glutensiz gıda nedir?
Gluten içeriği 20 mg/kg ile sınırlandırılan ve gluten alerjisi olan kişilerin beslenmesinde kullanılan yiyeceklere glutensiz gıdalar adı verilmektedir . Çölyak hastalığının tek tedavi yöntemi bu gıdalardır .
Normal ekmek , pasta , börek , makarna , bisküvi gibi pek çok gıda çölyak hastaları tarafından tüketilemez . Mısır unu , soya unu , patates unu gibi gıdalarda gluten bulunmadığı için rahatlıkla tüketilebilmektedir .



Glutensiz Yiyecekler
Pirinç ve pirinç unundan yapılan tatlılar, nohut, mısır, soya, bezelye, patates ve tüm sebzeler, meyveler bakliyat grubu, , et, balık,  tavuk, kuru yemişler, yumurta, süt, peynir, yoğurt, ayran, şeker, pekmez,  bal, mercimek, ayçiçek yağı,  zeytin yağı, mısır yağı, kanola yağı,  sebze çorbası,  soya yağı, et ve tavuk sularıyla hazırlanmış çorbalar.
Gluten alerjisi olanlar bunlara dikkat etmeli!
- Gluten içeren tahıllar olan buğday , yulaf , çavdar , arpa ve bunlarla yapılan yiyecekler kesinlikle tüketilmemelidir .
- Marketlerden alınan gıdaların içerikleri iyi araştırılmalı ve gluten içermediği teyit edilmelidir .
- Kozmetik ürünlerin içerisinde de gluten bulunabildiği için ağızdan vücuda kaçma riskine karşı gluten içermeyen kozmetik ürünler tercih edilmelidir .
- Kenarlarında yapışkan olan zarflar da gluten içermektedir , bu yüzden çölyak hastaları bu yapışkanları yalamamalıdır .
- Karton bardakların kenarı kıvrık olanları da gluten içerir uzak durmak gerekir .

bb

Sağlık, Eğitim ve Çevre İle İlgili Üçer Slogan Yazınız.

 

Sağlık, Eğitim ve  Çevre İle İlgili Üçer Slogan Yazınız.


Sağlık insanın en değerli hazinesidir. Bunun için sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Eğitim bir ülkenin geleceği, aydınlığıdır . Bunun için de çocuklarımıza nitelikli eğitim vermeliyiz. Çevremiz, içinde yaşadığımız doğamız da bize sunulmuş olan en büyük armağandır. Şimdi bunlarla ilgili sloganlarımıza bakalım:

 




Sağlık ile ilgili sloganlar:

 

* Sağlık varsa hayat var, hayat varsa umut vardır.

*Sağlığın olmadığı bir yerde yaşamın da anlamı kalmamıştır.

* Elini , yüzünü yıka, sporunu yap, ruhunu iyileştir gerisini düşünme.

* Sağlıksız bir hayat  geleceği parlak olmayan bir hayattır.

*Sağlığımı yerinde olsun doktorlarımız çok yaşasın.

 

Eğitim ile ilgili sloganlar şunlardır:

*Eğitimin olduğu yerde gelişme, gelişmenin olduğu yerde de aydınlanma vardır.

*Eğitimden ayrı kalmış bir çocuğun karnını ne kadar doyurursanız doyurun hiçbir şey ona eğitimin verdiği katkıları asla sunmayacaktır.

* Eğitimin olduğu yerde kalkınma vardır.

*Eğitimin olmadığı yer cehaletin sel gibi akıp gittiği bir yerdir.

*Eğitimsiz bir millet başka milletlerin kölesi olmaya mahkumdur.

*Eğitimin olduğu yerde mutluluk vardır, gülen gözler vardır, barış ve dayanışma vardır.

 

 

Çevre İle İlgili sloganlar

*Çevreni korursan , kendine en büyük iyiliği etmiş olursun.

*Çevreni temiz tut, ruhunu iyileştir.

*Çevren kirliyse ruhun da kirlidir.

*Doğaya saygılı ol onu incitme.

*Çevreye zarar verirsen bedelini de ağır ödersin.

* Doğaya ihanet edersen ey insanoğlu, doğanın intikamı da ağır ol bilesin.

 

 


 

bb

Şarbon Hastalığı Hakkında Bilgi ?

 Şarbon Nedir ?


Ot ile beslenen hayvanlarda özellikle koyun ve sığırlarda görülen insanlara da geçebilen bir hastalıktır. Bacillus anthracis adı verilen virüsün yol açtığı hastalığın diğer adı Anrtaks’tır. İnsanlar hastalığı hayvanlardan ya da hastalıklı hayvanların ürünlerinin tüketilmesi sonucu kapabilirler. Hastalıklı etlerin tüketimi ağır bağırsak hastalıklarına sebep olur. Hayvanlarda vücut ısısı yükselir ve kan katran rengi alarak pıhtılaşmaz.

Şarbon Çeşitleri Nelerdir ?

İnsanlarda görülen ve akciğer, deri ve sindirim sistemi adı verilen üç çeşit şarbon tipi vardır.
1.Akciğer Şarbonu : solunum yoluyla alınan mikrobun akciğere yerleşerek yara oluşturması sonucu oluşur. Hastada soluk almada zorlanmaya sebep olur.
2.Deri Şarbonu : Mikropların deriye teması ve açık yaralar vasıtasıyla vücuda girmesi sonucu oluşur. En çok görülen şarbon tipidir.
3.Hastalıklı etlerin tüketilmesi sonucu ortaya çıkar en tehlikeli şarbon türüdür. Kan kusma ve dışkıda kan ile kendini belli eder.

Şarbon Tedavisi Nasıl Yapılır ?

Öncelikle şunu bilmek gerekir ki şarbon hayvandan bulaşan bir hastalık olması sebebiyle hastalık kapmış insanlarla temas halinde olmakta bir sakınca bulunmamaktadır. Tedavide özellikle akciğer ve sindirim sistemi şarbonunda antibiyotikler önemli yer tutar. Deri şarbonunda ise pansuman tedavisi uygulanır.

Şarbondan Korunma

Şarbon hayvanlarda görülen bir  hastalık olduğundan dolayı, hayvan sahiplerinin şarbon aşısını yaptırmaları önemlidir. Yetkili kurumlarında et kesim yerlerinde denetim yaparak hastalıklı hayvanların etinin piyasaya sürülmesini engellemesi hastalığın yayılmasını engellemede önemli bir etkendir.






Şarbon Aşısı Nedir ?

Fransa’da 18.yüzyılın sonlarına doğru büyük koyun sürülerinin şarbon sebebiyle telef olmasından dolayı, hastalık karşısında çaresiz bir bekleyiş vardı. Ancak ünlü bilim adamı Louis Pasteur  hastalığı engellemek için çalışmalar ve araştırmalar yapıyordu. 1881 yılında içerisinde zayıflatılmış şarbon mikropları bulunan bir aşı hazırladı ve 25 koyun üzerinde denedi. Kontrol grubu olarak da yine 25 koyun kullanan Pasteur aşı uyguladığı koyunların ölmediğini gördü. Bu başarılı deney sonunda şarbon aşısı kullanılmaya başlandı.
bb

Obezite Nedir ?

 


Obezite Nedir?
Beslenme doğumdan önce anne karnında başlayan ve doğumdan itibaren ölüme kadar süren, insanların hayatlarını devam ettirebilmek için sürdürdükleri yeme-içme faaliyetlerine verilen addır.  Beslenme vazgeçilmez bir ihtiyaç olmasının yanında günlük ihtiyaçların üzerinde bir yeme-içme çeşitli sorunların ve hastalıkların habercisi olmaktadır. Obezite aşırı yeme-içme sonucu vücuttaki yağlı kütle miktarının yağsız kütleye oranla aşırı ölçüde artması, boya göre ağırlığın dengesiz bir oran oluşturmasıdır. İnsanların yaptığı iş, cinsiyet vb. özelliklerine göre besin ihtiyacı vardır. Vücuda besin maddeleri yoluyla alınan enerji harcanan enerjiden fazla olduğu takdirde yağ birikimi başlar. Bu durum ilerledikçe “obezite”  adı verilen durum oluşur.

Obezitenin Nedenleri

İlk duyduğumuzda aklımıza yanlış beslenme alışkanlığı gelmekle beraber tam olarak sebebi budur denilememektedir. Bunun yerine aşırı ve dengesiz beslenme obezitenin en önemli sebebidir diyebiliriz. Bunun dışında sosyo-kültürel ve psikolojik etmenler, genetik faktörler, bireysel özellikler gibi birçok unsur da obezitenin sebebi olabilmektedir. Ayrıca sık aralıklarla ve bilinçsiz yapılan diyetler de, diyet bırakıldıktan sonra obeziteyi tetikleyebilmektedir.

Obeziteyi Engelleme Yolları

- Yeme içme alışkanlığını bir düzene sokarak sağlıksız koşullarda oluşturulan ya da kimyasallar kullanılarak yapılan yiyeceklerden uzak durmak.
- Asitli ve şekerli yiyecekleri tüketmemek/ en asgari seviyeye indirmek.
- Düzenli spor yaparak vücudun hareket etmesini, yağların yakımını sağlamak.
- Yapılan araştırmalar doğumdan sonra düzenli ve yeterli sürede anne sütü ile beslenen bireylerde obezite oluşumunun diğer risk gruplarına göre daha az olduğunu göstermiştir.  Doğumdan sonra 6 ay süreyle anne sütü 6  aydan sonra anne sütü ile tamamlayıcı besinlerin 2 yıla kadar devam ettirilmesinin obezite ve kronik rahatsızlıklar üzerinde etkili olabileceği tahmin edilmektedir.







Obezitenin Neden Olduğu Sorunlar

Obezite hipertansiyon, solunum zorluğu, karaciğer yağlanması, astım, toplumsal uyumsuzluk ve birtakım psikolojik sorunlarla birçok rahatsızlığa sebep olabilmektedir.
bb

Sigarayı Bırakanların Deneyimleri

 

Sigarayı Bırakanların Deneyimleri


Sigara insan hayatını derinden etkileyen bağımlılık yapan ve hem fiziksel hem de psikolojik yıpranmalara neden olan çok zararlı bir maddedir. Sigaraya başlamak bırakmak kadar zor olmuyor maalesef. İnsanlar bir heves ya da özenti ile birkaç sigara içiyor ve bu maalesef hayatının büyük bir bölümünde bırakamadığı bir alışkanlığa dönüyor. Ancak zararın neresinden dönülürse kardır sözü gereği bu illetten kurtulmak isteyenler de çok. Dilerseniz bu yazımızda sizlerle sigaradan kurtulmayı başaran insanların sigarasız hayata dair deneyimlerini birlikte okuyalım: 

- “Bir kere sigara içen insanda sigara damak zevki oluşuyormuş ... Aynen tuz gibi, şeker gibi...Tuzu ya da şekeri artık kullanmayanlar veya azaltanlar bilir ; Yemeği fazla tuzlu yemeye alışan bir damak, yemeklerin gerçek tadı karşısında şaşkınlığa uğrar...Yediği her yemek saman gibi gelir ona... Şu anda yemeklerden sonra damağımda kalan çeşit çeşit tada alışmaya çalışıyorum.”


- “Kendimi çok daha dinç  hissediyorum, iştahım arttı.  Bende kilo alamama gibi bir problem vardı az da olsa kilo almaya başladım. Her yokuşun bir inişi var demişler zaman zaman hayatın ne kadar anlamsız olduğunu düşünüyorum, sigarasız bir hayatın boş bir hayat olduğu düşüncesine kapılıyorum fakat asla pes etmemeye kararlıyım biliyorum ki bu hisler sigaranın bana yaptığı cilvelerden ibaret. Neticede bu hayata sigarayla başlamadım ve hayatımı da onunla birlikte yaşamak mecburiyetinde değilim”



- “Önceden biraz yürüdüğümde hemen nefes nefese olurdum . Şimdi nefesim açıldı yürüdükçe daha fazla yürüyorum .
O kadar ki sakat bacağım bile şaşırdı kaldı bu işe.
Yüzmeyi çok severim. Üç beş kulaçta şişerken şimdi yüzmekten yorulmuyorum bile.
Ağzımın tadı yerine geldi ve koku alma duyularım hassaslaştı.
Sigara ve çakmak taşıma gibi bir angaryadan kurtuldum.
Cildimin rengi yerine geldi.
Ortalarda tütün balyası gibi dolaşmaktan kurtuldum.
Sigaranın zararları hakkında çevreme sık sık vaaz 
 veriyorum.”

bb

İlaçlar Nasıl Geliştirilir ve Üretilir ?

 

İlaçlar Nasıl Geliştirilir ve Üretilir ?


İnsanoğlu var olduğu günden beri çeşitli hastalıklara ve yaralanmalara maruz kalmış , hastalıklar ve yaralanmalara karşı mücadele etmek için yöntemler geliştirmiştir . İşte bu mücadelede insanların en büyük yardımcıları ilaçlar olmuştur .

İlaçlar insanların hastalıklara yakalanması ve bu hastalıklardan kurtulma çabası ile birlikte ortaya çıkmıştır . Doğal yöntemlerle üretilen ilk ilaçlardan itibaren yapılan çalışmalarla pek çok hastalıkla ilgili ilaç keşfedilmiştir . İlaçların geliştirilmesinde ilk aşama deneme yanılma olmuştur ve çeşitli bitki , maden ve canlılar kullanılarak karışımlar hazırlanmıştır . Bu karışımların kullanılması sonucu elde edilen sonuçlar ilaçların geliştirilmesinde rehber olmuştur .


Zamanla yazının bulunması ve teknolojinin gelişmesi ilaçların yapılması ve geliştirilmesinde de kolaylık sağlamıştır . Ve ilaç geliştirme günümüzdeki modern ve teknolojik halini almıştır . Yani ilaç gelişimini kısaca madenlerden elde edilen ilaçlar , bitkilerden elde edilen ilaçlar ve hayvanlardan elde edilen ilaçlar olmak üzere üçe ayrılır .





İlaç üretiminde 19. yüz yıla  kadar geleneksel yöntemler devam ederken bu dönemden itibaren kimya bilimi ile birlikte ilaç üretimi modern bir hal almıştır .

İlaçlar günümüzde mikroplardan arındırılmış "steril" ortamlarda üretilmektedir . Genellikle katı ve sıvı olmak üzere iki şeklide üretilmektedirler .

bb

Sağlıklı Yaşam İçin Nasıl Beslenmeliyiz?

 

Sağlıklı Yaşam İçin Nasıl Beslenmeliyiz?


Hayatta  insanlar için en önemli şey sağlık olmalıdır. Çünkü sağlığımız yerinde olmadığı  zaman dünya yaşamındaki zenginlikler, renklilikler bize haz vermez. Çünkü bizim gönlümüz, ruhumuz, bedenimiz  kötü olduğu zaman paranın , malın kıymeti kalmaz. Bunun için  sağlığımıza çok dikkat etmeliyiz.

Sağlıklı yaşam için de beslenmemize dikkat etmeliyiz. ‘’ Atın ölümü arpadan olsun’’ diyerek önümüze konulan her şeyi  ya da bulduğumuz her şeyi yememeliyiz.  Yani cahilce , düşüncesizce her şeyi karnımıza doldurmamalıyız.  Çünkü bu beden de bize emanettir ve ona iyi bakmamız gerekir.  Sağlıklı yiyecekler yenmediği zaman  çabuk hasta oluruz ve çok  kilo alırız. Bunun için kaliteli gıdalar yemeliyiz. Daha çok protein kaynaklı besinler tüketmeliyiz. Beyaz et, balık, kırmızı et, yumurta, süt, peynir  kaymak, tereyağı vb. tüketmeliyiz. Bunları yediğimiz zaman da  sağlıklı oluruz. Sağlıklı yaşam için diğer koşul ise spor yapmaktır. Haftanın dört beş günü,  günde 30 dk kadar yürümeliyiz. Buna imkanımız yoksa evde kendi imkanlarımız ile egzersizler yapmalıyız ve kendimizi ruhen ve bedenen rahatlamalıyız. Böyle yaptığımız zaman da  kendimizi iyi hissetmiş oluruz ve sağlıklı oluruz. Sağlıklı yaşam için  sebze yemeyi de ihmal etmemeliyiz. Meyve tüketimimiz de sınırlı olmalıdır. Yani her şeyden ölçülü yemeliyiz fakat karbonhidratlardan az tüketmeye çalışmalıyız.



Sağlımızı korumak için muhakkak  sabahları kahvaltı yapmalıyız. Kahvaltıyı asla ihmal etmemeliyiz. Sağlıklı yaşam için sağlıklı ve olumlu düşüncelere sahip olmalıyız. Doğayı, hayvanları, insanları sevmeliyiz ve her şeye sevgi ile yaklaşmalıyız.

bb

Sigaranın Akciğere Zararları

 

Sigaranın Akciğere Zararları Nelerdir?


4000'in üzerinde zararlı madde barındıran sigara günümüzde insan sağlığını en çok tehdit eden ve en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı maddelerin başında gelmektedir . Saçlara , dişlere , kalbe , cilde ve bütün vücuda zarar veren sigaranın en büyük tahribatı yaptığı organların başında akciğer gelmektedir . Sigara akciğerlere şu zararları vermektedir . 
1. Solunum yollarını örten hücreler ve siliyer yapı sigara tarafından bozulunca akciğerler her türlü zarar verici etkiye açık hale gelmektedir .
2. %80-90 oranında kronik akciğer hastalıklarının baş sorumlusu sigaradır . 
3. Akciğer kanserlerinin %90'lık kısmı sigara ile ilgilidir ve sigara içenlerin içmeyenlere oranlara akciğer kanserine yakalanma riski 15-20 kat daha fazladır . 
4. Günlük bir paket sigara içenlerin kansere yakalanma riski on kat fazlayken , iki paket sigara içenlerde bu risk yirmi beş kata kadar çıkmaktadır .
5. Yakın dönemlerde bayanların da sigara kullanma oranının yükselmesi sonucu kadınlarda da akciğer kanseri görülme oranında artış görülmüştür . 
6. Sigara akciğer salgılarının azalmasına sebep olur ve bu durum da kronik öksürüğü beraberinde getirir . 
7. Sigara dumanı derin bir biçimde içe çekildiğinde ve kullanım miktarı arttığında kansere yakalanma riski de artmaktadır . 



8. Sigara kullanmamasına rağmen sigara içilen ortamlarda kalan ve pasif içici olanlarda kansere yakalanma riski taşımaktadır . Hiç sigara kullanmamış olmasına rağmen kansere yakalananlar üzerinde yapılan bir araştırma da birçoğunun eşi ya da aynı evde yaşadığı kişilerin sigara tiryakisi olduğu ortaya çıkmıştır .
Tepeden tırnağa tüm vücudumuza zarar veren sigara sadece akciğere verdiği zararlar bile göz önüne alındığında ölümcül sonuçlara neden olmaktadır . Durum bu şekilde olunca sigara içenlerin ne gibi bir sonla karşılaşabileceğini tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır . 




bb

Sağlıklı Dişlere Sahip Olmak İçin Hangi Besinlerden Bol Bol Tüketmelisiniz ?

 

Sağlıklı Dişlere Sahip Olmak İçin Hangi Besinlerden Bol Bol Tüketmelisiniz ?


Dişler insan sağlığı için çok önemli olan uzuvlarımızdır .  Dişimiz ağrıdığı zaman  hiç yerimizde duramayız ve bu ağrı tüm vücudumuza yayılır .  Bunun için diş sağlığımıza dikkat etmeliyiz  ve dişlerimizi her gün günde  iki ya da üç  kere fırçalamalıyız .  Sağlıklı dişlere sahip olunabilmesi  için ilk olarak  iki yaşına kadar anne sütü alınması gerekir .  Anne sütünün de içeriğinin zengin olması gerekir .

Bol bol yeşillik tüketmeliyiz .  Protein almalıyız .  Balık eti , beyaz tavuk eti ,  kırmızı et ,  ciğer , kuzu eti gibi besinleri tüketmeliyiz . Fındık, ceviz, fıstık, badem   gibi kuruyemişlerden tüketmeliyiz .  Bol bol süt içmeliyiz , yoğurt tüketmeliyiz , peynir tüketmeliyiz , ayran tüketmeliyiz .  Kereviz,  yeşil çay,  kivi, maydanoz,  çilek , elma gibi besinleri tüketmeliyiz . Yine  diş etlerinin sağlıklı olmasına yarayan ve iltihabı azaltan turunçgillerden  tüketmeliyiz.

 Bol  bol su içmeliyiz . Çünkü  içtiğimiz su yemek kalıntılarını temizler  ve  tükürük  seviyesinin fazla olmasını sağlar . Tükürük ise dişteki bozulmalara  karşı  en iyi  koruyucudur.   Çilek ise diş taşlarının oluşmasını engeller  bunun için belli miktarda çilek tüketmeliyiz .  Ayva  tüketmeliyiz .  Kereviz  ve  ayva gibi  besinler ise diş etlerine masaj yaparak kan dolaşımını artırır ve  diş aralarımızı temizler .



Sağlıklı besinler  tüketmeye dikkat  etmeliyiz .  Asitli ürünlerden içmemeliyiz . Şekerli hazır yiyecekleri tüketmemeye  çalışmalıyız .  Hayatımızdan abur cuburu çıkarmalıyız .  Dişlerimizin sağlıklı olması için ve temiz olması için kaliteli besinler tüketmeliyiz  ve her gün düzenli olarak fırçalamalıyız .






bb