atasözü kompozisyon örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
atasözü kompozisyon örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ev Alma Komşu Al Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Ev Alma Komşu Al Atasözü İle İlgili  Kompozisyon

Ev alma komşu al atasözü ile anlatılmak istenen şudur: İnsanlar bulundukları çevrelerde kendilerine uyumlu kişiler ile yaşamak isterler. Bizim en yakınımızda yer alanlar ise komşularımızdan . Komşunun iyi ya da kötü olması çok önemlidir. Kötü bir komşu başınıza bela açabilir. İyi bir komşu da hayatınıza anlam katabilir.

Ev alırken çok dikkat etmeliyiz . Öncelikle orada oturan insanlar hakkında bilgi edinmeliyiz . İyi mi, kötü mü , geçimli mi , geçimsiz mi diye iyice araştırmalıyız . Araştırmadan hemen ev  alıp oraya yerleşmemeliyiz .  Araştırmadan gidip evi aldığımız zaman komşularımız da istediğimiz yapıda kişiler olmadığı zaman sıkıntı yaşarız . Kötü komşu çocuklarına , eşine ve dostuna da kötü örnek olabilir. En ufak bir olayda sorun çıkarabilir . Örneğin çocuklar tartıştı diye gelip size bağırarak hakaretler ve küfürler savurabilir. Bunun için ev almadan önce komşularımızı da iyice araştırmalıyız . Ne yazık ki günümüzde iyi sandığımız komşularımız da kötü çıkabiliyor ama hepsi için geçerli değildir.

Huzurlu ve  mutlu olmak istiyorsan , çevrenle iletişim kurmak istiyorsan iyi komşular edinip onlarla beraber vakit geçirmelisin . Unutmayın sağlam duvarlar sağlam komşu yaratır. Komşunu sev ama aradaki duvarı da kaldırma . İyi komşularınız olur umarım .
bb

Perşembenin Gelişi Çarşambadan Bellidir Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Özet : " Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir ." atasözü ile ilgili kompozisyon örneği .

     Bazı olaylar bir anda meydana gelebilir , kimsenin tahmin etmediği anda ortaya çıkabilir ama birçok olayda belirtileri daha önceden ortaya çıkmış hadiselerdir . Hani depremlerden önce şurada fay kırıldı , buradaki sarsıntı depremin habercisi olabilir gibi söylemler duyarız ya aynen öyle . " Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir . " atasözü de bu anlama gelmektedir . Yani bir alayı meydana gelmeden önce o olayın yaşanacağı ile ilgili belirtiler mutlaka vardır demek .

     Bir adam kredi kartı kullansa . Bu kredi kartının limiti adamın maaşının on katı olsa ve adam limite güvenerek hesapsızca harcamalar yapsa ne olur ? Tabi ki en sonunda borcunu ödeyemez hale gelir ve  elinde evi , arabası neyi varsa haciz yoluyla alınır . Etraftakiler bu adama " kardeşim perşembenin geleceği çarşambadan belliydi " derler . Bu yüzden yaşadıklarımızı iyi değerlendirmeli , olayları iyi gözlemlemeli ve sonuçlarının ne olacağını iyi hesaplamalıyız .


     Her olay bazı sebeplere dayalı olarak ortaya çıkar . İşte akıllı insan bu sebepleri iyi görür ve önlemini alır . Sonunda da bir zarara uğramadan kurtulur . 
bb

İstediğini Söyleyen İstemediğini İşitir Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Özet : İstediğini söyleyen istemediğini işitir atasözü ile ilgili kompozisyon örneği

     Konuşurken ağzımızdan çıkan sözlere çok dikkat etmeliyiz . Sözlerimizin kimi kıracağını , kimi üzeceğini hesap ederek konuşmalıyız .  Tatlı dil nasıl her kapıyı açan anahtarsa acı sözlerde insanlar arasına örülen duvarlar gibidir .

    Patavatsızlık da denilen düşünmeden konuşma , karşıdaki insanların düşüncelerini , duygularını hesap etmeden aklına geleni söylemek demektir .  Bu sebeple insan konuşmadan önce düşünmelidir . Hatta çok düşünmeli az konuşmalıdır . Aksi taktirde insanlar belki bir yere kadar sabır gösterebilir ama kimsenin sabrı da sonsuz değildir . Bir yerden sonra o da düşüncesizce konuşan kişiye tabiri caizse ağzının payını verir . Mesela bir kişi ben her şeyi açık konuşurum , ben lafımı çekmem vb. sözlerle karşıdaki kişinin kilosunun fazla olduğu vb . sözler söylese elbette karşıdakinden daha laflar işitecektir .


     İnsan nasıl ki kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa başkalarına öyle davranmalı , kendisiyle nasıl konuşulmasını istiyorsa karşısındakilerle de öyle konuşmalıdır . İnsanları incitmeden , kırmadan konuşalım ki kimse de bizi incitmesin , kırmasın . 
bb

İğneyi Kendine Çuvaldızı Başkasına Batır

Özet : "İğneyi Kendine Çuvaldızı Başkasına Batır" atasözü ile ilgili kompozisyon örneği 



          “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” atasözü karşımızdaki insanlara karşı yapmayı planladığımız davranış ya da hareketlerin en hafif şeklini önce kendimizde denemeyi ve ne gibi bir etki yaptığını görerek başkalarına bu davranışı yapmanın doğru olup olmayacağına karar vermeyi öğütler. Empati diye bir kavramı birçoğumuz duymuşuzdur. Empati başkalarını anlama çabası olarak tanımlanabilir. Bir durum karşısında insanların ne gibi tepkiler verebileceğini kendimizi o insanın yerine koyarak düşünmek gerekir. 


Elinize bir iğne battığını düşünün ne kadar acır değil mi? Uzun süre yüzümüz buruş buruş o acıyı hissederiz. İşte bu atasözümüzdeki iğne ve çuvaldız benzetmesi empati kurarak başka insanları anlamaya yönlendiriyor bizi.

Çuvaldız yorgan vb. dikmek için kullanılan kalın ve uzun bir iğnedir. Küçücük iğnenin verdiği acıyı düşünecek olursak, çuvaldızın batması durumunda hissedilecek acıyı tahmin etmek hiç de zor olmaz. Örneğin birisinin hakkında büyük bir iftira etmeye karar verdiniz. Sizin arkanızdan gıybet edildiğinde duyacağınız üzüntüyü düşünün ve bir iftiranın ne kadar büyük üzüntü ve yıkım yapacağına karar verin. 
En ufak bir olumsuzlukta bile ne kadar büyük üzüntüler ve sıkıntı yaşadığımızı düşünerek başkalarına davranışlarımızı ona göre belirlemeliyiz.
bb

"Bülbülü Altın Kafese Koymuşlar Ah Vatanım Demiş" Kompozisyon Örneği

Özet : "Bülbülü Altın Kafese Koymuşlar Ah Vatanım Demiş" Atasözü İle İlgili Kompozisyon Örneği

     "Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş" atasözü insanların ne kadar iyi imkanlar içerisinde yaşasa bile kendi vatanını mutlaka özleyeceğini ifade etmektedir.
      Sahiplenme ve ait olma duygusu insanlarda doğuştan var olan bir güdüdür. Bu duyguyu para pul ve çeşitli imkanlarla devşirmek mümkün olmaz. İnsana "En rahat ettiğin yer neresi?" diye sorsan mutlaka "evimdir" cevabını verecektir.
Aynen bu örnekte olduğu gibi insanların vatanları da imkanları ve koşulları ne kadar üstün olursa olsun başka hiçbir memlekete tercih edilmez. Bizler için yaşama gözlerimizi açtığımız, havasını soluyup suyunu içtiğimiz ülkemiz hiçbir şeyle değişilemeyecek kadar üstündür. Ne kadar müreffeh bir hayat vadedilse ve hatta bize sunulsa bile vatanımızdan ayrı kaldığımız her gün bizim için bir işkence gibi gelmeye başlar.
     Parayla değişilmesi mümkün olmayan değerler vardır ki bunların başında da vatan sevgisi gelir. Uzak kalınınca burnumuzda tüten, yerdeki taşına kadar özlemini duyduğumuz vatanımız bizlere sunulan maddi hiçbir şeyle değişilmeyecek kadar kutsaldır. Ayrı kaldıkça imkanların fazlalığı olsa olsa "beş yıldızlı hapishane" hissinden öteye geçmez. 
bb

Sakınılan Göze Çöp Batar

Özet : "Sakınılan göze çöp batar." atasözü ile ilgili kompozisyon örneği.

     "Sakınan göze çöp batar" atasözü bir şeyin üzerine fazla düşüldüğü zaman, titizlik edip aşırı koruyucu davranıldığında mutlaka bir aksilik çıkar anlamına gelmektedir.
     Maddi ya da manevi de olsa her şey için durum böyledir. Çok koruyucu davranmaya çalıştığımız şeylerin tehlikeye daha açık olduğunu, çok daha çabuk zarar gördüğünü fark ederiz. Toplumda hep rastladığımız bir örnek vardır. İki aileden biri çocuğunun her yediğine, her söylediğine, her yaptığına… kısacası her adımına dikkat eder.
Diğer aile ise "çocuk işte" der çok serbest bırakır. Genellikle aşırı derecede korumaya çalışılan çocuğun hastalıklara yakalanma, ufak tehlikelerle karşılaşma konusunda daha şanssız olduğunu görürüz. Bu durum galiba biraz da "negatif enerji" denilen durumla ilgili. Sürekli aman bir şey olmasın diye diye olumsuzlukları çağırıyor olabiliriz.
     Sakınan göze çöp batar diyerek tamamen boş vermek de yanlış bir davranıştır. Bu seferde her şeye karşı ilgisiz bir tavır içine girmiş oluruz. Dikkat edilmesi gereken bir şeyleri çok fazla kontrol altına tutmaya çalışmadan koruyucu tavrın dozunu iyi ayarlayabilmektir.
bb

Zenginin Malı Züğürdün Çenesini Yorar

Özet : " Zenginin Malı Züğürdün Çenesini Yorar " atasözü ile ilgili kompozisyon örneği

     Toplumsal olarak birçok yanlış düşünce ve davranış biçimiz var. Bunlardan bir tanesi de başkalarının varlığı ile ilgili konuşmak.
     Başkalarının parasını pulunu, katını yatını dilimize dolamaya bayılırız. Vay efendim "bu kadar mal çalışmayla kazanılmaz" ya da " adamda bir ev var ne ben söyleyeyim, ne sen duy" vb. daha onlarca laf vardır bizde. Ve bu laflar genellikle ya bir merdiven basamağında çene yapılırken ya da yolda boş boş dolaşırken dilimizden düşmez.
Tabi bu lafları söylerken parasından bahsettiğimiz vatandaş ortada olmadığı için rahat rahat atar tutarız. Adam niye ortalarda yoktur acaba? Büyük ihtimalle yeni bir iş kovalıyordur yani çalışıyordur. Bu para çalışmakla olmaz diyenler onu pek mesire alanlarında görmedikleri için ne yaptığı hakkında fikirleri olmaz ve kesin karanlık işler diye hemen yaftalarlar. İşsiz güçsüz, parasız adamlar bu vatandaşın mal varlığı hakkında teoriler ortaya atadursun adam zenginliğine zenginlik katmaya devam eder.
     Başkalarının parasını, altınını, gümüşünü konuşmak bize kuruş kazandırmaz. Akıllı kişi bu muhabbetin kıskançlıktan başka bir şey getirmeyeceğini bilir. Bizim yapmamız gereken zenginlere imrenmek değil örnek alarak elimiz geldiğince çalışıp çabalamaktır. 
bb

Söz Gümüşse Sükut Altındır

Özet : " Söz gümüşse sükut altındır " atasözü ile ilgili yazılmış bir kompozisyon örneği .

     Belki hiç dikkatimizi çekmedi ama Allah bizi yaratırken iki kulak ve bir ağız vermiş. Acaba var mıdır bunun bir hikmeti. Büyük ihtimalle tesadüfi bir durum değildir bu. Belki de dinlediğinin yarısı kadar konuş demek istemiştir bizlere.

     Konuşmak elbette ki insanlar açısından olmazsa olmaz bir eylemdir. Hem de iyi bir konuşmacı karşısındakilerin ruhunu okşar ve dinleyenleri kendine bağlar. Anlattıkları insanların yüreklerini kazanır ve onları derinden etkiler. Böylesi konuşmalar hem insanlara faydalıdır hem de konuşana. Bu tür konuşmalar yeri ve zamanı müsait olduktan sonra dinleyenlere hoş zaman geçirtir.

    Konuşmak bazen de zarar verebilir bizlere. Konuşmanın ne zararı olur ki bizlere diyebilirsiniz. Şu örneği verdikten sonra düşünelim bakalım konuşmanın zararı olur mu olmaz mı? bir insan hakim olmadığı bir konuda sırf biliyor görünmek ve kendini göstermek için sürekli söze giriyor ve konuşmaya çalışıyor. İşte burada konuşma faydalı değildir. Böyle bir durumda susmak ve bu alanda uzman olan kişilerin konuşmalarını can kulağı ile dinleyerek konuşmalardan nasiplenmeye çalışmak lazım.

     Olur olmaz zamanlarda aklına gelen her şeyi konuşan insanlar hem başına dert alır hem de toplum tarafından pek sevilmez. O yüzden susmanın bazen konuşmaktan çok daha değerli olduğunu unutmayalım.
bb

Minareyi Çalan Kılıfını Hazırlar


      Minareyi çalan kılıfını hazırlar atasözü bir işte usulsüzlük yapan birinin yaptığı bu yanlışı kapatmak için türlü dalavereler çevirebileceğini anlatmaktadır.


      Haksızlık ve hırsızlığı alışkanlık haline getirmiş insanlar için ahlaki yasalardan söz etmek mümkün değildir. Böylesi insanlar yaptığı her türlü düzenbazlığı örtecek yollara başvurur. Bu zihniyetteki insanlar hırsızlıklarına hem ellerindeki yetkileri alet ederler hem de yaptıklarını örtbas etmek için ellerindeki yetkiyi çekinmeden kullanırlar. Ancak şunu da unutmamak lazım ki gerçekler bulutların arkasındaki güneşe benzer. Ne kadar gizlemeye çalışılsa da bir gün mutlaka ortaya çıkar.



     İnsanlar hırsızlık yapacak kadr alçalırlarsa bu ahlaksızlıklarını her yolu deneyerek kapatmakta hiçbir mahsur görmezler. Bunu bilen atalarımız "Minareyi çalan kılıfını hazırlar." demiştir.
bb

Bugünün İşini Yarına Bırakma

     Hayatta başarılı olmak için düzenli ve planlı yaşamak gerekir.  Her işini tam zamanında yapanlar aksaklıklarla karşı karşıya kalmaz. İşlerini zamanında yapmayanlar ise sürekli aksiliklerle karşılaşır ve zamanında yapmadı işlerini bir an önce bitirebilmek için alelacele hareket eder.

     İşleri zamanında yapmanın önemini anlatmak için atalarımız bugünün işini yarına bırakma demiştir. İşler zamanında yapılmadığı takdirde sürekli birikir ve üstesinden gelinemeyecek bir hal alır. İşler çoğaldıkça da insan hiç birini yapmak istemez. Zamanında yapılmayan işlerin bir diğer zararı da yapıldığı zaman baştan savma yani üstünkörü yapılmasıdır. Çünkü yetiştirmek gayretiyle olması gerekenden daha az emek ve çaba harcanır bu işler için.


     Bugünün işini yarına bırakma atasözü her işin vaktinde yapılması gerektiğini anlatmaktadır. İşler zamanında yapılmadığı takdirde üstesinden  gelinemeyecek kadar çoğalır ve bize bıkkınlık verir. Bu yüzden her işimizi zamanında yapmalıyız. Böylece planlı bir hayatı da yaşamış oluruz.
bb

Aç Tavuk Kendini Buğday Ambarında Görür

    “Aç tavuk kendini buğday ambarında görür” atasözü yoksul, durumu olmayan insanların kendilerini sürekli olmak istedikleri yerde hayal edeceği manasına gelmektedir.

     İnsanların bazı hayal ve beklentileri vardır. Her insan hayaller kurar ve bazı zamanlar da hayaller aleminde yaşar. Hayal kurmak bizlerin tabiatında vardır. Elbette ki hayal kurarken de sahip olduklarımızla ilgili değil ulaşamadıklarımız ile ilgili hayaller kurarız. Hiç birimiz sahip olduğumuz bir şeyin hayalini kurmayız. Bu esasen hayal denilen hissin mantığına da terstir.

     Özlemini hissettiğimiz, kavuşmayı istediğimiz  şeylerin hayalini kurarız. Bazılarının hayallerini sevdiği ile kavuşmak süslerken, bazıları da görmek istediği ülkenin sokaklarında geziyordur, bazıları  on binlerce taraftarın önündedir, bazıları da para içerisinde yüzüyordur... Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Örnekler ne kadar çoğalırsa çoğalsın hepsinde benzer bir yön vardır ki o da hiçbirine şu an sahip olamadığımızdır.


     Hayaller arzulara göre biçimlenir. Hepimizin hayallerini en fazla istediğimiz şeyler süsler. Kavuştuğumuzda ayaklarımızı yerden kesecek şeylerin hayallerini kurarız. Mesela bu atasözünden yola çıkacak olursak aç bir tavuğun pırlanta  hayal etmesi düşünülemezdi sanırım. Elbette kendini en fazla mutlu edecek şeyin elbette ki  buğdayın hayalini kuracaktır.

     Hayallerin sonu ve sınırı yoktur. Herkesin onlarca belki de yüzlerce hayali vardır. Hayaller kurmak hoştur  ancak gerçeklerden de soyutlanmamak  gerekir. Hayali bir dünya yaratıp bu dünya içerisinde yaşamak da oldukça tehlikelidir. Kavuşmak istediklerimizin hayalini kuşkusuz kuracağız  ancak kavuşmak için gerekli şartları sağlamamız bunun için de çaba harcamamız gerektiğini unutmayalım.bb

Taşıma Su İle Değirmen Dönmez

     “Taşıma su ile değirmen dönmez” atasözü bir işi yaparken sürekli başkalarının desteğine ihtiyaç duymamak gerektiği, işin devam edebilmesi için kişinin kendi imkanlarının olması gerektiği anlamına gelir. Bir iş yaparken kişi kendi emeğine ve yeteneklerine güvenmelidir.

     Şöyle bir düşünelim. Günümüzde pek olmasa da bir dönem çok fazla olan su değirmenleri vardı. Suyun gücü ile değirmen döner ve bu sayede üretilen güç ile buğday öğütülürdü. Bu değirmenin iş yapabilmesi için sürekli dönmesi gerekir. Peki kovalarla su aktararak bu değirmenin sürekli dönmesi sağlanabilir mi? Elbette olmaz. Değirmenin sürekli dönebilmesi için sürekli akan bir su kaynağına ihtiyaç vardır. Bu örnekte de olduğu gibi bir işin devam edebilmesi sürekliliği olması lazım.



     Başkalarının getirdiği ile geçimini sağlamaya çalışmak, hep birilerinden yardım beklemek nafiledir. Bu şekilde bir yaşam tarzını kendine uygun gören insanlar etrafımızda azımsanmayacak kadar fazladır. Ama başkalarının yardımına güvenen insanlar bu yardımların bir gün kesilebileceğini düşünmelidir. Bu insanlar artık yardım alamadıkları zaman adeta sudan çıkmış balığa dönerler.


     “Elden gelen öğün olmaz, o da zamanında bulunmaz” atasözünü duymuşsunuzdur. Bu atasözümüzde de çok güzel ifade edildiği gibi başkalarına güvenerek yaşayan insanlar gün gelir hüsrana uğrarlar. İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek için kendi emeklerine ve yeteneklerine güvenmelidir. Dış kaynaklı yardımlara kendini bağlamaktan kaçınmalıdır. Böylesi bir yaşam tarzı bizim geleceğimizle ilgili kaygılarımızdan kurtulmamız için olmazsa olmazdır. 
bb

Acele İşe Şeytan Karışır

     Acelecilik bir işi düşünüp taşınmadan yapmak, ani kararlarla ve gerekli hazırlıkları yapmadan bir işe girişmektir. "Acele işe şeytan karışır" atasözü planlanmadan, düşünülmeden birden bire yapılan işlerin sonucunda birtakım maddi ve manevi zararlara uğrayabileceğimiz anlamına gelmektedir.

     Her işte belirli bir hazırlık yapmak şarttır. Önce o işle ilgili gerekli çalışmaların yapılması ihtiyaç duyulan araç gereçlerin hazır edilmesi gerekir. Daha sonra işe başlanmalıdır ki her hangi bir aksaklıkla karşılaşmayalım. İnsan sağlığı açısından tehlikeli sonuçlara yol açabilecek işlerde bu durum daha da önem kazanır. Mesela kesici ya da delici aletlerin çokça kullanıldığı işlerde gerekli tedbirler alınmadan alelacele işe girişmek çok acı sonuçlar doğurabilir. Ya da trafikte bir yere yetişme kaygısı ile hem bizim hem başkalarının hayatını tehlikeye atacak biçimde araç kullanmak olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebep olur.

     Felaketler genellikle bir işi bir an önce bitirerek zamandan kazanmaya çalışma ya da bir işi hemen bitirip başka bir işe başlayarak daha fazla kazanç elde etme hırsı sebebiyle meydana gelir. Ama şunu unutmamak gerekir ki hiçbir maddi kazanç bizim hayatımızdan daha değerli değildir. Bu sebeple her işi iyi düşünmek ve planlamak sonra da acele etmeden olması gerektiği gibi yapmak gerekir. 
bb

Acele Giden Ecele Gider

     Bir işi yapmak için ideal bir zaman aralığı vardır. Mesela normal şartlarda on kakika süren, yarım saat süren ya da daha farklı zaman alan işler vardır. Bu zamanı kısaltmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Olması gerekenden daha kısa sürede bitirmeye çalışırsak hiç ummadığımız sonuçlar ortaya çıkar.

     "Acele giden ecele gider" atasözü aceleci davranmanın, bir işi alelacele yapıp dikkatsizce hareket etmenin sonucunda çok kötü şeyler olabileceği anlamına gelir. Bunun örneğini trafikte çok ık olarak görürüz. Gideceği yere bikaç dakika daha erken varabilmek sevdası ile aşırı hız yapan insanlar hem kendilerinin hem de başkalarının hayatını tehlikeye atarlar.

     Acele yapılan işlerde eksik bırakılan yanlar olur. Bir an önce bitirmek istendiği için olması gereken özen ve dikkat gösterilmez. Bunun sonucunda da yaptığımız iş düzenli olmaz ve kısa süre sonra aksaklıklar ortaya çıkmaya başlar. Acele işler her zaman bir olumsuzlukla sonuçlanmaya müsaittir. Çünkü iyi düşünülmemiş, planlanmamış, ne zaman neler yapılacağı dikkatlice hesaplanmamıştır.


     Her işte gerekli bir asgari süre vardır. Bu süreyi işi bir an önce bitirmek için kısaltmaya çalışırsak sonucunda üzücü olaylarla karşılaşabiliriz. Trafikte olsun, okul hayatında olsun, iş hayatında olsun kısacası yaşamın her alanında acelecilikten uzak durmak dikkatli ve tedbirli olmak gerekir. 
bb

Çok Bilen Çok Yanılır Kompozisyon Örneği

     Bilgi her dönem peşinde koşanlara büyük avantajlar sağlamış ve onlar için en önemli güç kaynağı olmuştur. Bu yönüyle bakıldığı taktirde hiç şüphe yok ki bilgili insan her zaman bir adım öndededir. Ancak her şeyde olduğu gibi bilgi konusunda da mütevazılığı elden bırakmamak gerekir. 

Bazı insanlar çok araştırmacı bir yapıya sahiptir ve çok farklı alanlarda bilgi sahibi olabilir. Böylesi insanlar akıllarına takılan her şeyi araştırdıkları gibi yeni bilgiler öğrenmek için de azami gayret gösterirler. Fakat şunu unutmamak gerekir ki birçok alanda bilgi sahibi olmak o alanlarda uzmanlaşmış olmak anlamına gelmez.

Genel bir bilgi sahibi olsak bile her işin ince ayrıntıları olduğu unutulmamalı. Eğer kişi yarım yamalak bilgileri ile her konuda otoriteymiş gibi yorum yapmaya kalkışırsa sorulabilecek sorular karşısında komik duruma düşebilir. Bu yüzden her şeyi ben bilirim edasıyla hareket etmemek gerekir.

Bilgi her an değişebilen değişmese bile gelişen ve genişleyen bir alandır. Mutlak doğru sandığımız şeyler bile yeni araştırmalar yapıldıkça yanlış çıkabilir. Bu yüzden her konuda olduğu gibi bilgi konusunda da her şeyi ben bilirim tavrıyla hareket etmemek gerekir.


bb

Kuru Gayret Çarık Eskitir

      "Kuru gayret çarık eskitir" atasözü bir işi başarmak istemek yetmez, çabalarken aynı zamanda planlı, programlı da hareket etmek gerektiği anlamına gelmektedir.

     Çok yorulmak, çok uzun süre çalışmak her zaman başarılı olmak anlamına gelmez. Evet çalışmak, çabalamak, ter akıtmak başarılı olabilmek için çok gereklidir. Bunlar yapılmadığı zaman başarının gelmesi de beklenemez. Ancak çalışırken çabalarken de bir plana bir programa göre hareket etmek gerekir. Mesela bir öğrenci düşünün bütün kitapları önüne yığsa sabahtan akşama kadar hiç durmadan bir ordan bir burdan tüm kitaplardan birer ikişer sayfa okusa faydalı olur mu? Bu öğrenci çok çalışmıştır, çabalamıştır ama alelacele, bir sistem olmadan çalıştığı için büyük ihtimalle tüm bilgiler birbirine karışacak ve o kadar çalışmasına rağmen pek bir şey öğrenemeyecektir.

      Başarıya giden yolda emek, çalışmak ve gayret göstermek çok önemli bir yere sahiptir. Bu özellikler olmadan başarısının gelmesi düşünülemez. Bir de bu özelliklerimizi planlı, programlı ve üzenli bir hale getirmeyi başarabilirsek artık başarılı olmamamız için hiçbir sebep kalmamış olur. Ama rastgele plansız çalışırsak kafamızı yaptığımız işten kaldırmasak bile hiçbir faydasını göremeyiz. 


Not : Bu yazının başka sitelerde paylaşılması suçtur. 
bb

Akıl Yaşta Değil Baştadır

                      Akıl; kişinin meydana gelen  olaylar karşısında fikir üretebilme becerisi ve problemleri en hızlı şekilde değerlendirip bir neticeye  ulaşabilmesi yeteneğidir. Akıl Allah tarafından insanlara diğer canlılardan farklı bir özellik olarak verilmiştir. Her insanda akıl vardır ancak insanların aklını kullanabilme yeteneği birbirinden farklıdır.



           Birtakım  insanlar vardır ki gelişen olaylar karşısında heman bir çözümleme yaparak başarılı kararlar alabilirken birtakım insanlar da vardır ki en basit problemlerde bile fikir üretmekte zorlanır. Bazı insanlar yaşı büyük insanların daha bilgili olduğunu zanneder. Öyle ki toplum içinde bir mesele tartışılırken düşüncelerini  söyleyen küçüklerin “ sen anlamazsın, daha çocuksun sen gibi” ifadelerle konuşturulmadığını sıkça görmüşüzdür. Ama boy, kilo vb. yaş ilerledikçe artan özelliklerden çok farklıdır akıl.  “akıl yaşta değil baştadır “ atasözü yaşı büyük insanların daha akıllı olmadığını beynini kullanabilen insanların daha akıllı olduğunu vurgulamaktadır. Vücudun gelişebilmek için bazı besinlere ihtiyacı olduğu gibi aklında gelişebilmesi için bazı besinler şarttır. Aklı geliştiren besinler okumak, araştırmak, sorgulamak ve soru sormaktır. Yüzyıl yaşayıp da yemek içmek dışında bir gayesi olmamış bir insanla 15-20 yaşında ama sürekli araştırmış, çalışmış bir genci bilgi yönünden bir tutabilir miyiz ?  Yaş insanlara en fazla birkaç tecrübe fazlasını kazandırabilir. İsabetli ve doğru kararlar verebilmek ise tecrübeden ziyade belli bir bilgi birikimi gerektirir.



         Hepimiz toplum içinde saygı duyulan, fikirlerine değer verilen bireyler olmak isteriz.  Lakin yaşı büyük olduğu için herkesin kendi sözünü dinlemesini beklemek çok yanlıştır. Bu yüzden “akıl yaşta değil baştadır” atasözünün manasını  doğru kavrayarak buna göre davranmak en doğru olanıdır.
bb

Aslan Yattığı Yerden Belli Olur

     Her toplumun çok önem verdiği bazı değerleri vardır ve toplum bu değerlere her bireyin sahip çıkmasını ister. Türk milleti için temizlik bu değerlerin başında gelmektedir. Biz millet olarak temizlik konusunda son derece hassasızdır.

     "Aslan yattığı yerden belli olur" atasözü insanların yaşam şekilleri onların karakteri hakkında ipucu verir manasına gelmektedir. Yani kirli, pasaklı, düzensiz bir evde yaşayan her eşyasını ayrı bir köşeye atmış elbiseleri kırış buruş bir insandan düzenli tertipli işine özen gösteren birisi olmasını bekleyemeyiz. Bu yüzden yaşadığımız ortamın temizliği ve düzeni, elbiselerimizin temizliği ve düzeni insanlara bizimle ilgili mesajlar iletir.



     Dinen de temizlik son derece önemli görülmüştür ve "temizlik imandan gelir" diye hepimizin bildiği bir sözle aklımıza kazınmıştır. Dinimiz de temiz olmayı Allah'a inanmakla ilişkilendirmiştir. Bu yüzden temizliğimize her daim önem göstermeliyiz.

     Bir insanı tanımanın çeşitli yolları vardır. Onun konuşmaları tanımamız açısından önemli olabilir ama yanıltıcı da olabilir. Ancak davranışlar ve alışkanlıklar yanıltıcı olamaz. Bu sebeple bir insanı tanımanın en iyi yolu onun yaşadığı ortamı görmek ve alışkanlıklarını tanımaktır. Bu sebeple atalarımız "aslan yattığı yerden belli olur" demişlerdir.
bb

Borç Yiğidin Kamçısıdır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

     "Borç yiğidin kamçısıdır" atasözü aslında insanları borcundan kurtulmak için çalışmaya yönlendirmeyi isterken zamanla bazı atasözlerimizde olduğu gibi insanları yanlış yollara davet ediyor gibi algılanmaya başlanmıştır.

     "Borç yiğidin kamçısıdır" atasözü borçlu bir kişinin daha fazla gayret göstermesi gerektiğini, borcunu bir an önce kapatmak için daha fazla çalışması gerektiğini ifade eder. Birini gayrete getirmek için "kamçılamak" deyimini kullanırız ya aynen onun gibi bir anlamı vardır. Ancak bazı insanlar bu atasözünü yanlış algılamaktadır. Sürekli borç almayı alışkanlık haline getiren insanlara borcunu ödemesi yönünde bir söz söylendiğinde hemen "öderiz ye ne olacak. Borç yiğidin kamçısıdır." gibi sözler söyler. Yani borcumuz borç gün gelir öderiz manasında bir sığınma sözü olarak algılamaktadır ve bu sözü aldırmazlığının bir ifadesi şeklinde kullanır. Ama tam tersine bu söz bir geçiştirme sözü değil bizi harekete geçirici bir söz olmalıdır.


     Borç insanın sırtında bir yük gibidir. Gururlu ve onurlu insanlar içinse bu yük daha bir ağır olur. Bu yüzden bir an önce borcunu ödeyerek kendini bu yükten kurtarmayı arzulayan insanlar bu atasözümüzden esinlenerek daha fazla çalışır, kendini daha fazla yorar ve mümkün olan en kısa sürede borcunu kapatır.   
bb

Zorla Güzellik Olmaz

              İnsanların birtakım istekleri geçmişten günümüze sürekli olarak varlığını korumuştur. Devamlı olarak başka insanlardan bazı taleplerimiz olur. Başka insanlardan bir şeyler beklemek son derece normaldir. Ama bu isteklerimiz karşılık  görmediğinde farklı yollara başvurmak zorbalığa varan şeyler yapmak yanlıştır.


               Bir bilim adamı ahlakın temelini  "kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma" şeklinde tanımlıyor. Şöyle bir düşünelim biz istemediğimiz bir şeyin bize başka biri tarafından zoraki yaptırılmaya çalışılmasını normal karşılar mıyız? Tabi ki birçoğumuzun cevabı böyle bir şeyi asla kabul edemem şeklinde olacaktır. "Zorla güzellik olmaz" atasözü insanlara zorla bir şey yaptırmaya çalışmanın bize hiçbir fayda sağlamayacağını anlatmaktadır.

Zorla yaptırdığımız şeyler de gönül rızası olmadığı için belki karşımızdaki insan zorlama karşısında mecburiyetten yapabilir ama mutlaka isteksiz olacaktır. Zaman zaman hepimiz yazılı ya da görsel basında bu şekilde haberlerle karşılaşırız. Sevdiği kızın kendisini sevmemesi durumunda bunu kabullenmeyip zorla kendisini sevmesini bekleyen insanlar duyarız. Bu hiç şüphesiz bencilliktir. Başkasının görüşlerini dikkate almamak, düşüncelerini umursamamaktır. Nazım Hikmet Tahir İle Zühre meselesi adlı şiirinde "sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" diyor. Bu zorla güzellik olmaz atasözünü açıklayan çok güzel bir mısradır. Hayatın merkezinde sadece kendimizin olduğunu, başkalarının düşüncelerinin, duygularının olmadığını varsayarak hareket edersek mutlaka yanlış yollara başvururuz. Her şey her zaman istediğimiz gibi olmayabilir. Saygıyı mutlaka,  hayatımızın merkezine koyarak hareket etmek doğru olanıdır.


                 Şunu unutmayalım ki atasözlerimiz uzun yılların tecrübeleri sonucu ortaya çıkmıştır. O yüzden zoraki güzellik olmaz atasözünü kulak ardı etmemek lazım. Her zaman başkalarının düşüncelerine saygı göstererek, karşılık bulamadığımız isteklerimizde bunu kabullenebilmek gerekir.
bb