Dokuzuncu Hariciye
Koğuşu Kitabında Geçen Alıntılar
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı
kitap otobiyografik bir romandır. Hasta
bir gencin psikolojik durumunu anlatan, onun umutsuzu aşkından bahseden bir
eserdir. Romanda; delikanlının dizindeki
kemik hastalığı yüzünden bacağını kestirmek zorunda kalan gencin dramı ve
aşkının ona ihanet etmesi ve başka bir adamla evlenmesi anlatılır.
Kitapta geçen alıntılar şunlardır:
“Herkes yalandan nefret eder ve
yalan söyler.
"Görülecek, işitilecek,
tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan
sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.”
Yalan bana suçların en ağırı gibi
geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile bunu
nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum.
“Hâlbuki mesele çok basit: İnsan
hastalanır ve ölür.”
“Yalana her şey isyan etmelidir.
Eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar
düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır.”
“Az ümit edip çok elde etmek
hayatın hâkiki sırrıdır."
“Annelere anlatılan kederler taksim
değil, zarbedilmiş olur: Çocuklarının felaketini iki kat şiddetle hisseden
anneler, bu ıstıraplarını çocuklarına fazlasıyla iade ederler; böylece keder
anadan çocuğa ve çocuktan anaya her intikal edişinde büyüdükçe büyür.”
"İyiler kaybetmez ama
kaybedilir."
“Ağaçların bile sıhhatine imrenerek
yürürdüm.”
“Büyük bir hastalık geçirmeyenler,
her şeyi anladıklarını iddia edemezler.”
“Işığa çok bakamıyordum, bu güneş
bile gözlerimden içeriye girince, kendimden daha büyük bir karanlık denize
düşmüş gibi derhal sönüyor ve içimin rengini alıyordu.”
“Beni susturan şey nefretimdi. En basit içtimaî dâvaları anlamayacak kadar yabancı tesirler altında şahsiyetlerini kaybeden bu insanlarla münakaşaya mecbur olmanın küçüklüğünden muzdariptim.”
bb