Her milletin tarihinde o millete önder
olmuş ender yetişen kahramanlar vardır. Bizim tarihimizin de sayısız
kahramanları içinde en nadide yere sahip olanlarından biri Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'tür.
Osmanlı Devleti günden güne zayıflayıp
artık ayakta durmakta zorlandığı ve bir zaman sonra da yıkıldığında milletimiz
kısa bir süre de olsa devletsiz kalmıştı. Böyle bir ortamda yedi düvel Osmanlı
Devleti'nin enkazına bir akbaba misali üşüştüğünde artık bizim özgür bir millet
olamayacağımız inancı iyice kuvvetlenmiş ve herkes kendine bir efendi aramaya
başlamıştı. Böyle bir zamanda Türk'ün zincire vurulamayacağını haykıran bir
yiğit çıktı ortaya. O kahraman Mustafa Kemal'di.
Atatürk önderliğinde yeniden şahlanan
Türk milleti kısa zamanda dünyanın gıpta ile baktığı bir kahramanlık destanına
imza attı. Artık işi bitti denilen millet Anadolu'yu ebedi yurt haline getirdi.
Kısa zamanda sıfırdan bir devlet inşa edildi ve dünya devletleri arasında saygın
bir yer elde etmeyi başardı. Atatürk bu millete yeniden özgüven kazandırdı ve
ümitsizlik havası hakim olan bu yurdun her yerine bahar çiçekleri savurdu.
Her canlı gibi ölüm de Ata'yı yakaladı ve
bir 10 Kasım sabahı aramızdan ayırdı. Ama onun da dediği gibi canlar gelip
geçiciydi ancak fikirler ve eserler kalıcıydı. Atatürk aramızdan ayrıldı ancak
onun gösterdiği hedefte yürüyen Türk milleti her daim gücünü ve ülkülerini
yaşattı Atasının. Bugün de bu idealler yaşamakta ve her Türk'e düşen milleti ve
ülkesini Atası gibi sevmek ve korumaktır. Bu uğurda gerekirse canını ortaya
koymaya hazır bir Türk milleti var artık. Her 10 Kasım ruhumuzda derin acılar
bırakmakla birlikte ideallerimizin de yenilenmesini sağlamakta.