Müzik insan ruhunun gıdası olduğu gibi milletlerin
de hayat felsefelerini ortaya koyan eserlerdir. Türküler de Türk insanının
düşünce ve duygu dünyasını en arı, en duru şekilde yansıtan yani bizi bize
anlatan cevherlerdir.
Türkülerde aşkı, sevdayı, ayrılığı
buluruz. Türküler bizim insanımızın en saf duygularının yansımasıdır. Halkın duygularını
halkın sözleri ile bizlere anlatır türküler. Her türküde destanlaşan bir hikaye
ile karşılaşırız. "Zahidem" olsun, ya da "Hastane önünde incir
ağacı" olsun; hangi türküyü dinleseniz sizi alıp başka başka diyarlara
götüren bir duyguya kapılırsınız.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu "Ne zaman bir köy
türküsü duysam şairliğimden utanırım" diyor. Evet köy türküleri o kadar
derin ve samimi anlamlar taşır ki benim diyen şairleri bile kıskandırır. O kadar
içten, o kadar edebidirler ki oturup da bir türkü de ben yazayım deseniz bir
mısrasını bile yazamazsınız.
Günümüzde türkülere eskisi kadar itibar
kalmadı. Belki eski sevdalar, eski gurbetlikler, eski acılar kalmadığındandır. Eskisi
kadar ölümüne sevdalar kalmayınca bu duyguları anlatan türküler de çok şey
ifade etmiyor belki. Ama kıymetini hiçbir zaman kaybetmeyecektir türküler.
Anadolu var oldukça Anadolu insanı yaşadıkça türküler de bizim can yoldaşımız
olmaya devam edecektir.
bb