Zülfü
Livaneli’nin Gölgeler Kitabında Geçen Alıntılar
Zülfü Livaneli’nin
kitabında geçen özlü sözler şunlardır:
"Gölgeler 'Kral çıplak' diye
bağıran cesur yüreklerdir "
"Elbet bir gün bizim de
sevgilim Köyümüzde beyaz badanalı bir evimiz olur..."
" Ne demişti hemcinslerimden
biri? Dans edemediğim devrim devrim değildir. Cumhuriyet'le kadınlar dans
etmeyi öğrendiler. Utanmadan, korkmadan... Ayaklarını özgür yarınların
temposuna uydurarak. Sağ olun Paşam..."
“Asım Us, “Asıl adım Mustafa Kemal;
müstear isimle yazmam cumhurbaşkanı olmama engel değil. Ben de Asım Us adıyla
hükümete muhalefet yazıları yayımlıyordum. Bizim İsmet’le Hatay meselesinde
ayrı düşmüştük. Ben de ona basın yoluyla muhalefet ettim. Kurun gazetesinde
yazılar yazdım. Mesela 27 Ocak 1937’de şunları yazmışım:” Türkiye Cumhuriyeti
çok haklı olduğu Hatay davasını ortaya atarken bunun bütün sonuçlarını
düşünmemiş olduğunu kim iddia edebilir? Dava uluslararası olmuştur. Davasında
haklı olan Türkiye’dir. Artık dinlenecek sözün kimin ağzından çıktığına çok
dikkat etmelidir. Türk’ün sözü, Türk’ün haklı ve yerinde sözü Türk’ün
kendisidir. Ona uymamak, onu tanımamak, onu hiçe saymak, buna cesaret
gösterenlerin düşünmedikleri akıbetle karşılaşacaklarına asla şüphe
etmemelidir. Gençler onu hürmetle karşılıyorlar. Asım Us, “Ben de hem varım hem
yokum,” diyor. “Bizi kimse göremez, sesimizi duyamaz, bizimle konuşamaz ama
adımızı gazetede, dergide, kitapta görür, yazdıklarımızı okur. Böylece sadece
yazı âleminde var oluruz.”
“Hayır, rızkını vermediğimiz,
veremediğimiz müddetçe ne çocuk ne nüfus isteriz. Karnını doyuramadığımız,
sıhhatini koruyamadığımız, tahsilini temin edemediğimiz her çocuk, “Bu
memlekete yüz milyon lazım!” diyenlerin gözüne, onları gaflet uykularından
uyandırmak için sokulmuş birer parmaktır. Bize yarının hastanelerini,
darülacezelerini, cezaevlerini dolduracak cahil, mesleksiz, serseri yüz
milyonun lüzumu yok! Bize, insan gibi yaşamak, hayatın nimetlerinden istifade
etmek imkânlarına, hiç olmazsa bu sakat tedbirleri tavsiye edenler kadar sahip
yirmi milyon vatandaş daha faydalıdır. Bunun için, işi kabuğundan değil,
çekirdeğinden ele almak, evvela bu memlekette sefaletle, cehaletle, içtimai
müsavatsızlıkla, hülasa bütün geri taraflarla hep birden mücadele etmek
lazımdır. Hiçbir içtimai mesele tek başına var olamaz, hepsi zincirleme
birbirine bağlıdır. Zincirin bir halkasını ele alıp üst tarafını unutursak
köylerde on çocuk doğurup bilgisizlik, bakımsızlık, sefalet yüzünden ancak
ikisini yaşatabilen anaları; sıtmadan, veremden ölen, trahomdan kör olan
yetişkinleri düşünmeden “Fazla çocuk doğurmuyoruz da ondan küçük ve geri millet
olarak kalıyoruz!” diye bağırırsak gülünç vaziyete düşmüş oluruz.”