Stefan Zweig
Sözleri
Stefan Zweig (28 Kasım 1881 -
22 Şubat 1942)
Kendisi Avusturya- Macaristanlı olan yazar roman, biyografi türünde eserler yazmış, oyunlar yazmıştır bir gazetecidir. 1920'ler ile 1930'lar arasında edebiyat kariyerinin doruk noktasında olmuştur. Stefan Zweig, dönemin dünyasının en çok tercüme edilen ve en popüler yazarlarından biri olmuştur. Satranç, Bir Kadının yirmi dört saati, Tehlikeli Merhamet, Karışık Duygular vb çok sayıda eserler bırakmıştır.
Strefan Zweig sözleri şunlardır:
“Büyük insanlar hayranlık duyar,
ama belli bir mesafeden; çünkü yakınlığın iyi olmadığını düşünürler.”
“Alçak ruhlu insanlar, bir prensin
muazzam bir talihi olmasını hoş görürler de, kendileriyle zincire vurulmuş
kimselerin en ufak bir hürriyet etmesini hazmedemezler.”
“İnsanlar her zaman kendilerine en yabancı olan şeye hayran olurlar.”
“Bir tek saatin kaybettirdiği şeyi,
bin yıl geri getiremez.”
“Hayat bizim kurduğumuz,
tasarladığımız bir oyun değildir; orada sahne alan kim olursa olsun, ona ne
kadar yakın olursak olalım her şey bizim istediğimiz gibi gelişmeyebilir. Hayata
dair her kurgumuz, her gelecek planımız başka başka hayatların, başka ruhların,
kişiliklerin beklentileri ve hayatlarıyla ölçülür, orada her beklenti hayal
kırıklıklarına gebedir; beklentilerini birer inanca dönüştüren yürekler içinse
hayattan derin bir çöküş beklemektedir. Bu inancın söndüğü yerde yeni bir
hayata açılacak bir kapı yoktur.”
“Şanssızlık, insanı alıngan; sürekli acı ise adaletsiz kılar.”
“Herkesin bu derece birbirine benzediği bir toplumda, yalnızca anormalliğin bir
değeri vardır.”
“Kendini hiçbir dogmaya adamayan,
hiçbir taraftan yana olmayan özgür ve bağımsız düşünüre, yeryüzünün hiçbir
yerinde vatan yoktur.”
“Kişi sadece ve sadece kafasından
geçenlerin peşinden gittiği; yaşamından bir inanç, inancından bir yaşam yaptığı
sürece etkili olabilir.”
“Yaşamımda ilk kez, yeryüzündeki en
büyük kötülüklerin kaynağının vahşet ve kötü niyet değil, kişilerin
yenemedikleri zayıflıkları olduğunu anlıyorum.”
“Dünyanın en önemli şeyi, insanın kendi kendisi olmayı bilmesidir. İnsanı soylu
kılan, makam, kanın ayrıcalığı, yeteneği değil, kişiliğini korumayı ve kendine
özgü biçimde yaşamayı başarma ölçüsüdür!”
“Kendi isteğimle ve bilinçli olarak
hayattan ayrılmadan önce, son bir görevi yerine getirmeğe kendimi mecbur
hissediyorum: bana ve çalışmalarıma, böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan
harikulade ülke Brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. Her geçen gün, bu
ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim ve benim lisanım konuşulduğu dünya, bana göre
mahvolduktan ve manevi yurdum Avrupa'nın kendi kendisini yok etmesinden sonra,
hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu.”
“Sabırsızlık korkudur.”
“Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.”
“Ruhunu geniş tutmasını erken öğrenebilmiş kişi, sonraları dünyaya içine
sığdırılabilir.”