Sefiller Kitabında Geçen Sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sefiller Kitabında Geçen Sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sefiller Kitabında Geçen Sözler

 

Sefiller Kitabında Geçen Sözler


Basit bir hatadan dolayı bir kaçak hayatı süren Jean Valjean'ın yaşamı çevresinde 19. yüzyıl Fransası'nın toplumsal ve politik kargaşasını gözler önüne sererek mücadelenin, hayatta kalmanın romanıdır. İçinde ayrılık, hasret, acı ve hayata dair her şey olan bir romandır. Jean Valjean'ın çektiği sıkıntılar, başına gelen çeşitli olaylar ve daha neler neler… Okunması gereken muhteşem bir kitaptır. Okuyan herkes kendi ile ilgili bir şeylere rastlayacaktır diye düşünüyorum.

Sefiller kitabında geçen sözler şunlardır:

“Ucuz olan ne kaldı ki? Her şey ateş pahası. Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı; dünyanın kahrını çekmek bedava!”

“Yaratılışın bir kanunudur ki; yüksek ruhlar, yüksek ruhlardan, alçak ruhlar da alçak ruhlardan hoşlanır.”

“Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.”

“Babaların hataları yüzünden çocuklar suçlanamaz.”

“Ucuz olan ne kaldı ki? Her şey ateş pahası. Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı; dünyanın kahrını çekmek bedava!”


"Bilgilendiğinizde ve sevdiğinizde daha fazla acı çekersiniz."

“Bazı yaratılıştakiler, nefret etmeden sevemezler.”

“Tüm soylu fetihler az ya da çok cesaretin bedelidirler.”

“Hiçbir şey yenmek kadar saçma olamaz; gerçek zafer ikna etmektir. Ama bir şeyleri kanıtlamayı denesenize! Başarmakla yetiniyorsunuz, ne vasatlık!”

“Hurafeler, ham sofuluklar, yobazlıklar, peşin hükümler yaşayanlara eziyet etmek için ortalıkta dolaşan ölü hayaletlerdir.”

“Acının sınırı aşıldığında en sarsılmaz erdem bile allak bullak olur.”

“Taşsanız mıknatıs olun, bitkiyseniz küstümotu olun, insansanız âşık olun.”

“Saf ve dudaklardan hiç çıkmamış saklı bir kelimenin Söylenebilme arzusuyla Seni çok seviyorum demek Beni daha çok inandırıyor yaradana.”

“Hayatın en yüce mutluluğu kişinin sevildiğine, kendisi olduğu için hatta kendine rağmen sevildiğine inanmasıdır.”


“Her ayaklanma dükkânların kapanmasına, sermayelerin erimesine, borsanın düşmesine, ticaretin askıya alınmasına, işlerin durmasına, iflasların artmasına, paranın değer kaybetmesine, özel mülkiyetin endişelenmesine, kamu itibarının sarsılmasına, sanayinin çökmesine, ücretlerin düşmesine, her yana korkunun yayılmasına, şehirlerde çatışmalara neden olur. Böylece ekonomi uçuruma sürüklenir.”

“Ama zengin olsaydım etrafta hiç fakir kalmazdı! O zaman görürdünüz! Ah! İyi yüreklilerin keseleri dolu olsaydı, her şey yoluna girecekti!”

“İnsan ancak yüreğini parçaladığında vicdanen huzurlu olur.”

“Düşünceler ne devasa dalgalardır! Yok etmek ve boğmak görevini üstlendikleri her şeyi nasıl da çabuk kaplar, bir anda ne ürkütücü derinlikler yaratırlar!”


“Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz.”

"Neyin bedeli bu? Hangi günahın bedelini ödüyorlar?" Vicdanından gelen bir ses yanıtlıyordu: "İnsani cömertliklerin en yücesi başkalarının günahının bedelini ödemektir."

"Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez. Bunlar: öğretmen ve annedir."

“İç içe geçmiş iki bahtsızlıktan mutluluk doğar.”

“Tatmin olmamış vicdan kederlidir.”

"Zalimlerin çarkı, cahillerin çalışmayan kafalarıyla döner.”


“Toplumsal yapının en alt katında yoksulların sürdüğü viran odalar, nemli bodrumlar, derin zindanlar tam anlamıyla mezar yerini tutmazlar, bunlar ölümün bekleme odalarıdır; ama tıpkı muhteşem zenginliklerini köşklerinin girişinde sergileyen o zenginler gibi, hemen yakında olan ölüm en büyük yoksullukları bu bekleme odasına yerleştirir.”

“Demek insanlar alçalınca, vahşi hayvandan daha tehlikeli olabiliyor.”

“Başkalarına verdiğimiz sevincin güzel yanı şudur ki, her akis gibi zayıflamak söyle dursun, ışığı büsbütün parlaklaşmış olarak bize döner.”

bb