Bugüne Kadar
Okuduğunuz En Çok Sevdiğiniz Kitap Hakkında Konuşma
Okuduğum Kitap Toprak Ana, Kırgız
yazar Cengiz Aytmatov’un 1963 yılında yayımlanan romanıdır.
Roman, İkinci Dünya Savaşı (1939 –
1945) sırasında savaşta üç oğlunu, kocasını ve gelinini kaybeden bir kadının
toprakla yaptığı konuşmayı anlatıyor. Tolunay adlı başkahramanımız derdini,
duygu ve düşüncelerini, özlemlerini Toprak Ana’ya anlatır. Toprak Ana ile
yoldaş olur, arkadaş olur, dost olur.
Sevgili Öğretmenim, değerli sınıf
arkadaşlarım,
Tolunay genç bir köylü kızıdır ve
Savankul’a aşık olur ve evlenirler. Bir amaçları vardır. O da kendi
topraklarını sürebilecekleri kendilerine yetecek bir tarladır. Evliliğin
ardından Tolunay üç erkek çocuk dünyaya getirir. Bu çocuklar zamanla büyürler ve bu sırada eşi Savankul köye ilk traktörü getirir. Artık toprak
daha kolay işlenecektir. . Çocuklar büyüdüklerinde en büyükleri olan Kasım
babası gibi biçerdöver, Muslubeg
çiftliğin komsomolunda sekreter olarak hayatını idame ettiriyordu. En küçükleri
olan Caynak şehirde okuyor, en büyük hayali olan öğretmenlik bölümünü okuyor ve
öğretmen olmaya çalışıyordu.
Tolunay'ın en büyük oğlu Kasım; Aliman adında
çok güzel güzel bir kızla evlenir. Mutlu bir şekilde hayat bu şekilde devam eder. Günler bu şekilde mutlu bir şekilde devam ederken savaşın başladığı haberi yayılır. Tüm
köylerden orduya insanlar çağırılıyordur ve Kasım’da askere çağırılır. Onun
ardından Savankul ve Muslubeg’de askere giderler. Evde sadece Tolunay, Aliman
ve Caynak kalmıştır. Artık tüm köylüler cephedeki askerler için çalışıyorlardır
ve ellerinden geleni gece gündüz demeden yapıyorlardır.
Savaş devam ettiği sırada Caynak da evdekilerden habersiz askere gider. Savaşın sebep olduğu açlık ve sefalete köylüler zor dayanmaktadır. Bir gün Savankul ve Kasım’ın cephede şehit oldukları haberi gelir. Ana ve gelin bu kötü haberle yıkılır ve çok üzülürler. ki kadında bu haberle yıkılırlar. Bir süre sonra Caynak’ın da savaşta kaybolduğu haberi gelir. Ana ve Aliman gelin y yaşamlarında dul bir kadın olarak hayatlarına devam etmeye başlarlar. Tolunay Ana çok üzgündür ve yüreği kan ağlamaktadır. Tolunay gelini Aliman’a da acır ve onun için çok üzülür.. Kocasını kaybeden Aliman kendisini çok yalnız hisseder. Bu arada köylerine bir çoban gelmiştir ve Aliman’la bu çoban arasında bir ilişki yaşanır.
Aliman hamile kalır. Çoban Aliman'ı yarı
yolda bırakır ve bir daha köye uğramaz. Aliman hamiledir ve karnı günden güne
büyümeye başlar. Tolunay gelini Aliman’a acır ve sanki kendi torununu dünyaya
getirecekmiş gibi ona destek olur ve onu asla yalnız bırakmaz.
Aliman’ın karnı günden güne büyümeye devam
eder. Tolunay Ana Aliman’ın karnının
şişmesini görmemezlikten gelir. Aliman bu halinden çok utanmaktadır. Bir gece
Aliman’ın yatağından kalktığını gören Tolunay Aliman’nın doğum yaptığını görür.
Doğumda zorlanan Aliman’ı kasabaya götürmeye çalışırken çocuk doğar ama Aliman
ölür. Doğan torununa ise Tolunay sahip çıkar ve çocuğu bırakmaz. Kitap bu
şekildedir.
Sevgili Öğretmenim, değerli
arkadaşlarım
Toprak Ana kitabında geçen şu
sözler beni çok etkilemiştir:
“İnsanın eli ayağı tutuyorsa,
sağlığı yerindeyse, çalışmaktan daha iyi ne vardır onun için?”
"Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir: Bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelip durur. İnsan tek başına böyle bir yolda ilerleyemez ama birleşenler, birbirlerine omuz verenler her engeli aşarlar."
“Benim şimdi söyleyebileceğim şundan
ibaret: Savaşı biz istemedik ve biz başlatmadık. Bu savaş, herkesi can evinden
vuran çok büyük bir felakettir. Bu canavarı devirip etkisiz hale getirmek için
kanımızı dökmemiz, canımızı feda etmemiz gerekiyor. Aksi halde insanlığa layık
olmayız. Benim idealim savaş kahramanı olmak değildi, ben daha mütevazi bir
amaç seçmiştim: Bir öğretmen olmak istiyordum. Candan istediğim şey öğretmen
olmaktı. Ama beyaz tebeşir ve cetvel yerine, elime asker tüfeği almak zorunda
kaldım. Bunun sorumlusu da ben değilim. Yaşadığımız devir böyle istedi.
Çocuklara bir defa bile ders vermek nasip olmadı bana. Bir saat kadar sonra,
vatan için görevimi yapmak üzere buradan gideceğim. Bu gidişin dönüşü
olmayacak. Sağ olarak dönmeyeceğim. Hücum başladığı zaman birçok arkadaşımın
hayatını kurtarmak için gidiyorum. Halk adına, zafer adına, insan için güzel
olan her şey adına gidiyorum.”
“Ey besleyici Toprak Ana, hepimizi
bağrına basan sensin. Onlarla sen konuş, insanlara sen anlat! Hayır Tolganay,
onlarla sen konuşmalısın. Sen kadınsın. Sen her şeyin üstündesin, daha
bilgesin. Bir insansın sen. Onlara sen anlat.”
“İyilik, yola düşen, yoldan
toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği
ancak başka insandan öğrenir.”
“İnsanların insan olarak kalmalarıydı senin en büyük dileğin. Savaşın onları insanlıktan çıkarmamalarını, ruhlarından iyilik ve acıma duygusunu çıkarıp atmamasını istiyordun. Sen hep böyle olmaya çalıştın."