Soba, Pencere
Camı Ve İki Ekmek İstiyoruz Kitabında
Geçen Alıntılar
Gerçeğin rengini görmeyi, tadına bakmayı, sesini duymayı vadediyor Yılmaz Güney, Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanında.
Kitapta geçen alıntılar şunlardır:
“(…) Sen Ankara'da bir çöpçüsün ama
tek değilsin, binlercesiniz, şehri sizler temizliyorsunuz pisliğinden,
kirinden. Bir gün, tek bir gün çalışmazsanız n'olur?" "Olur mu?
Sokaklar pislikten kokar canını yediğim." "Koksun! Senin açlıktan
nefesin kokuyor, kimsenin umurunda mı? Biraz da şehir koksun bakalım.(…)”
"Özgürlük var, gidecek yer
yok."
“Size diyorlar ki; siz küçük
balıksınız, büyük balığa karşı gelmeyin sakın. Aman ha! Büyük balığı
kızdırırsanız, sizi yutar. İşte sizin kafanıza sokmak istedikleri budur.
Amaçları, sizi korkuyla umut arasında yaşatmaktır. Amaçları, sizi sürekli
yaltaklanan, boyun büken, muhtaç durumlarda, birbirinizden kopuk bırakmaktır.”
“Her yeni gün binlerce muştuyla
doluydu çünkü her yeni gün yeni bir şeyin öğretmeniydi.”
“Her kitaba kuşkuyla bakma
alışkanlığı edinirler Çünkü kitap esrardan, bıçaktan da tehlikeli sayılıyor....”
“Karamsarlık, ayağa dar gelen bir
ayakkabı gibi yüreklerini sıkıştırıyordu.”
"Dürüst ve yurtsever her insan
bu düzeni tutuklamalı ve kendi vicdanında yargılayarak mahkûm etmelidir,"
“Tanıdıklarının hepsi de insan gibi
yaşamak istiyorlardı, geleceklerinin güvence altına alınmasını istiyorlardı.
Yaşadıklarında emekli aylığı alabilmek, sakatlık, hastalık durumlarında bakım,
başlarını sokabilecekleri küçük bir gecekondu sahipliği, çocuklarını okutabilme
olanağı, hiç değilse aydı bir iki kez etli yemek, çocuklarına yılda bir kat
elbise, bir çift ayakkabı, işe bir araçla gidip gelebilmek ve borçsuz
yaşamak...”
“Öfke ve acımasızlık altında
kıvranırken umutla, umutsuzlukla yaslanacağı birini arıyordu.”
“Bugün milyonlarca insan, bu
çocuklarla aynı durumda; onlar da soba, pencere camı ve ekmek istiyorlar, bu
isteği iyi kavramalıyız.”
“Ülkemizde işçilerin, köylülerin ve
geniş emekçi kitlelerin gerçek ihtiyaçlarına cevap verecek parti yoktur.”
“Ağrılarının eskisi gibi acı
vermediğini görüyordu şimdi ve düşünüyordu; ne denli zor ve dayanılmaz olursa
olsun, zor ve dayanılmaz yoktu demek.”
"Sen benim kardeşimsin. Eğer
bir ülkede bir adam kardeşiyle konuşmaktan, kardeşini aramaktan korkuyorsa,
bunun suçu sadece korku salanlarda değil, korkuya boyun eğenlerdedir aynı
zamanda. Biz birbirimizin hakkını, hukukunu arayıp soramazsak, bu adamlar,
tahtakurusu gibi, iki parmakları arasında ezerler bizi."
“Yılların biriktirdiği
güvensizlikleri bir günde silmek, yılların yarattığı ürküntüyü bir çırpıda
gidermek mümkün müydü? Yeni bir hayatin çatısı için zamana , sabra,
dayanıklılığa gerek vardı.”
“Ölüm her zaman iç sızlatan bir
türküdür.. Ağıttır.. Dövünmedir.. Sonu yenilgiyle biten umutsuz bir isyandır.”
"Sen doldururken çileni, düşmanlar göz ediyor. Yakın dostların bile arkandan söz ediyor.."
0 comments:
Yorum Gönder
YORUMLARINIZI YORUMLAMA BİÇİMİNİ "ANONİM" SEÇEREK İSİM, MAİL ADRESİ VB. YAZMAK İLE UĞRAŞMADAN KOLAYCA YAYINLAYABİLİRSİNİZ. KÜÇÜK BİR TEŞEKKÜRÜN BİLE BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ VE DEĞERLİ OLDUĞUNU UNUTMAYIN...