Esir Şehrin İnsanları Kitabında Geçen Özlü Sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Esir Şehrin İnsanları Kitabında Geçen Özlü Sözler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Esir Şehrin İnsanları Kitabında Geçen Özlü Sözler

 Esir Şehrin İnsanları Kitabında Geçen Özlü Sözler


“Bağışlanmaz suçumuzu sormuştum size geçenlerde. İşte suçumuz! Suçların en büyüğü, en bağışlanmazı: Utanmazlık!”

“Bir devletin, devrini tamamladığı, adaletinin bu ha­linden belliydi. Burası, karmakarışık, yırtık pırtık, mahvolmuş bir adaletin süründüğü "antika" bir yerdi.”

“Hangi memlekette erkekler kadın yardımını küçük görmüşlerse, o memleket mahvolmuştur...”

“Hani hastanelerde insan sıhhatli oluşundan hicap duyar. Mahpushanede de ziyaretçi hür olduğundan utanır...”

“En kötüsü kendi kendimizle çoğu zaman çelişmeli yaşadığımız halde başka bir insanla birlik kurmaya, duygularımızı birbiriyle hiç ayrıntısız eşleştirmeye çabalıyoruz.”

“İyi ama, dünyada bu kadar taze umut varken... Umut bu kadar bolken... Umut doğup yeni umutlar doğurarak durmadan artarken bize umutsuzluk nereden geliyor?”

“Seni zenginlik mahvetti. İnsan, biraz fakir olmasa hayatı olduğu gibi göremiyor..”

“Hürriyet sevgisinin adeta kadın aşkına benzediğini anlıyordu. İkisi de insanı yüceltir.”


“Zengin adam, zengin adama hiçbir zaman fedakarlık edemez ki… Oysa bir insan, dünyada, diğer insanların fedakarlığına ne kadar muhtaçsa, öteki insanlara karşı fedakarlık etmek ihtiyacını da bazen aynı şiddetle duyar.”

“Cephaneleri kaybetmek tehlikesine karşı aslanlar gibi dayandı da kurtuluş müjdesini işitir işitmez çocuk gibi ağladı.”

“Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!”

“Hayvanı fazla sıkıştırdınız mı, ölür. İnsan kepaze oluyor.”

“Her vakıf, din perdesi altında garanti edilmiş bir servetten, güvene alınmış bir mirastan başka bir şey değil.”

“Aslında gerçekten rahatlamaz, avunur ademoğlu... Belki de avunmamız bile kendi sanımızdır. En iyi avuntu da dünyadan vazgeçtiğimizde, hırsları zincirlediğimize kendimizi inandırmak... Yalan da olsa inandırmak...”


“Devletler, tıpkı insanlara benziyorlar, yaşlandıkça acınası, titrek, gülünç oluyorlardı.”

“Yalan, dünyada en iğrendiği şeydi. En adi korkaklığın, en adi görünü­şü... Kadına da, erkeğe de yaraşmayan bir ruh sefaleti...”

“Ama insan çaresiz kalınca, korktuğu işleri, hem de dizleri birbirine vura vura pek güzel yapıyor.”

bb