“El elin
eşeğini türkü söyleyerek arar” atasözü bir derdi en iyi o derdi çekenin
anlayabileceği, başkalarının ne kadar üzülse bile o sıkıntıya katlanmak zorunda
olan kadar üzülemeyeceği anlamına gelir.
“Ateş
düştüğü yakar” diye bir deyimimiz vardır. Evet dertler, kederler, üzüntüler en
fazla derdin sahibi tarafından yüklenilir. Bizler her ne kadar dertleri
paylaşmaya çalışsak da derde düşenin hissettiklerini onun kadar hissedemeyiz. Bu
atasözünün kaynağı bir Nasreddin Hoca fıkrasına dayanır. Nasrettin hoca yolda
giderken köylülerin bir şey aradığını fark eder. Köylülere ne aradıklarını
sorar. Köylüler de subaşının kaybolan eşeğini aradıklarını onun da giderken etrafa
bakmasını söylerler. Hoca yola giderken sağa sola bakınır, diline de bir türkü
dolanır. Karşılaştığı bir köylü hocaya ne yaptığını sorar. Hoca da subaşının
eşeğini aradığını söyleyince köylü“Hocam türkü çağırarak eşek mi aranır ?” der.
Her zaman ki gibi hazır cevaplılığıyla Hoca : “Eeee, el elin eşeğini türkü
söyleyerek arar” der.
Hocanın
gayet kısa ve öz ifade ettiği gibi bir derdi en çok o derdin sahibi bilir. Her gün
haberlerde onlarca acı olaya şahit oluyoruz. Bilmem dikkat ettiniz mi ama çok
çok yarım saat, bir saat sürüyor üzüntümüz. Sonrasında kaldığımız yerden devam
ediyoruz hayatımıza. Ama o sıkıntılar, o dertler olduğu yerde duruyor.
İnsanoğlu
dertlenir, hüzünlenir ama bu duygular
bir zaman sonra geçer. Hele mevzu olan başkalarının derdi ise. Bu yüzden
başkalarının dertlerine bir süre üzülsek de onların yüreklerindeki yangını
bizim yaşamamız mümkün değildir. Ve “senin üzüntünü hissediyorum” sözü bana hep
yalan gelir...
Teşekkürler Çok Yardımcı Oldu :)
YanıtlaSilÇok güzel olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilÇok yardimci oldunuz teşekkürler
YanıtlaSil