kompozisyon örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kompozisyon örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Haksızlığa Uğrayan Kişilerin Düşünce ve Duygularına Karşı Duyarlı Olmak Neden Önemlidir?

 

Haksızlığa Uğrayan Kişilerin Düşünce ve Duygularına Karşı Duyarlı Olmak Neden Önemlidir?


Haksızlığa uğrayan kişi kim olursa olsun o kişinin yanında olmalıyız ve ona destek olmalıyız. Haksızlığa uğrayan kişilerin düşünce ve duygularına karşı duyarlı olmak bizim insan olduğumuzun göstergesidir. İnsan olan, empati kurma becerisine sahip olan kimselerin başların acılarını da kendi acıları gibi hissederler ve duyarlı olurlar. Adaletsizlik  karşısında sessiz olunmamalıdır. Haksızlığa uğrayan kişilerin yanında olmadığımız zaman doğru ve dürüst insan olmayız. 


Dürüst ve güvenilir insanlar,  zalim insanlara karşı, mazlum insanların hakkını ararlar ve susmazlar. Çünkü haksızlık karşısında susan insan dilsiz şeytandır der Hz Muhammed. Yarın bir gün bizim başımıza aynı olay geldiğinde başka insanlar da bizim yanımızda olur ve böylece herkes hakkın yanında olur kimse adaletsizlik yapamaz, kimse kimseye zulmedemez ve herkes adalet karşısında diz çöker. Böylece toplum ahlakı da bozulmamış olur ve toplum çocuklarına adaleti miras bırakmış olur. Adaletsizlik karşısında her zaman dik durmalıyız ve hiç bir zaman eğilmemeliyiz. 


Çünkü adalet herkesin işine yarar ve her insanı değerli ve biricik kılar. Bunun için her türlü yanlışa karşı dik duruş sergilemeliyiz ve iyi bir insan olduğumuzu, adil bir insan olduğumuzu kendimize ve topluma kanıtlamalıyız.

bb

Sıkıntı Çekmeden Ya Da Emek Vermeden Bir İş Başarıya Ulaşabilir Mi?

 

Sıkıntı Çekmeden Ya Da Emek Vermeden Bir İş Başarıya Ulaşabilir Mi?


Sıkıntı çekmeden ya da emek vermeden iş başarılamaz. Çünkü bir işte başarılı olmak, geçimini sağlamak için önce çalışmak ve alın teri dökmek gerekir. İşte ancak öyle helal kazanç sağlanır ve gönül rahatlığı ile kazandığın parayı harcayabilir ve kimseye muhtaç olmadan kendi ayakların üzerinde durabilirsin. Çalışmadan, emek etmeden bir yerlere gelmek isteyen insanların bu hayali boş bir hayaldir. Düşünceden öteye gitmez.


 Sıkıntı çekmeden, alın teri dökmeden bir yerlere gelen insanlar helal olmayan kazançlar elde etmektedir ve bu mutluluk da uzun sürmez. Çünkü yalan, hırsızlık, hak etmeden bir yerlere gelme mutlaka bir gün sona erer ve bunu yapan herkes de suçunu çeker. Onun için kötü yollara gitmemeliyiz. Bir anda zengin olma hayali peşinde koşmamalıyız. Çok çalışmalıyız, üretmeliyiz. Kendisine saygı duyan şahsiyet sahibi insanlar çok çalışırlar ve alnının teri ile kazandıkları ile de ailesine bakarlar, çevresinde yardıma muhtaç olan kişilere yardım ederler ve böylece bu dünyadan insan gibi bir insan dedirtirler arkalarından.


 Emek için çekilen her şey değerlidir der Mimar Sinan. Çünkü emekle kazanılan şey daha kıymetli olur ve daha lezzetli olur.

bb

Elimde Sihirli Bir Değnek Olsa Neyi Değiştirirdim Konulu Kompozisyon

 

Elimde Sihirli Bir Değnek Olsa Neyi Değiştirirdim Konulu Kompozisyon


Elimde sihirli bir değnek olsaydı ilk olarak insanların içindeki sinsiliği ve kötülü yok ederdim. Kimin iyi niyetli olduğunu, kimin kötü niyetli olduğunu hemen anlardım ve kötü olanları daha iyi insan yapmak için hemen iyilik gücümü çalıştırır ve o kötü insanları da iyi insan yapardım.


Elimde sihirli bir değnek olsaydı şu anda yaşanan savaşlara son verirdim. Savaş sırasında çocuklara zarar veren silahları, tankları, bombaları yerle bir ederdim ve onları müzik aletlerine çevirirdim. Hiç bir çocuğun savaş yüzünden ölmesine müsaade etmezdim. Çocukları öldüren, çocukları yaralayan kötü insanları, savaş suçlularını dünyadan kovardım ve bir daha bizim dünyamıza asla sokmazdım. Çocukların her istediğini yemesini sağlardım ve hiç bir çocuğun aç bir şekilde yatağa girmesini istemezdim. 


Çocuklara dünyada her şey bedava olsun isterdim ama büyüdükleri zaman çalışmaları gerektiğini söylerdim. Yoksullara, yaşlılara maddi ve manevi olarak destek sağlardım. Kendi yaşadığım ülkeyi dünyanın en gelişmiş ve en ileri ülkesi yapardım. Ülkemin insanlarının bilim yolunda gitmesi için herkesin okumasını, eğitim yoluyla kendini geliştirmesini ve bilinçli insanlar yapmayı sağlardım. Doğayı eski haline döndürdüm ve her yerin  yemyeşil olmasını sağlardım. Nehirler, göller, denizleri tertemiz yapardım. Havayı, suyu ve toprağı temizler ve ilk haline gelmesi için sihirli gücümü kullanırdım. 


Güzel ahlaklı insanların olması için her şeyi yapardım. Zalim insanların iyi insanlar olması için her şeyi yapardım ve iyi olmazlarsa onlara güzel ders verirdim ve onları her şeyden mahrum bırakırdım. Mutlu insanlar, merhametli insanlar her yerde olsun isterdim. İyi olan, güzel olan şeyleri yapardım ve dünyada adaletli bir yönetim kurulmasını sağlardım

bb

Elinde Bir İmkan Olsa Hangi Ülkede Yaşamak İsterdin?

 

Elinde Bir İmkan Olsa Hangi Ülkede Yaşamak İsterdin?

 

Elimde bir imkan olsa  Hollanda’da yaşamak isterdim. İlk üniversitenin 1575 yılında kurulduğu (Leiden Üniversitesi) ve her bölümde İngilizce eğitim alma olanağının bulunduğu Hollanda; Nobel ödüllü birçok bilim insanı yetiştiren köklü ve başarılı üniversiteleri, yüksek yaşam standartları, dünyanın en güzel ve en güvenli şehirleri arasında gösterilen Amsterdam, Rotterdam gibi şehirleri ile uluslararası öğrenciler  tarafından en çok tercih edilen Avrupa ülkelerinden biridir.

 

Gelişmiş bir ülke olduğu için, bana güzel imkanlar sunduğu için bu ülkede yaşamayı tercih ederdim. Refah seviyeyi yükse bir ülke olduğu için orada maddi olarak sıkıntı çekmezdim ve rahat rahat istediğim şeyleri alabilirim ve kimseye muhtaç olmazdım. Çalışma şekilleri çok yavaş ve planlı şekilde ilerleyen bir ülkedir.  Eğitim seviyesi çok gelişmiş ve okullaşma oranı yüksek olduğu için bu ülkede yaşamak isterdim. Dünyanın en köklü ve en kaliteli üniversiteleri arasında gösterilen üniversitelere ev sahipliği yaptığı için burayı tercih ederdim.

 

Yani bu ülkede her şeyin bir düzeni vardır. Ben de düzenli ve planlı bir insan olduğum için bu ülkede yaşamak isterdim. Suç oranı az olan bir ülkedir. Onun için orada yaşamak isterdim. Bu ülkede hemen hemen her yerde bisiklet yolları yapılmıştır. Bisiklet sürmeyi çok sevdiğim için orada istediğim kadar bisiklet sürerdim.

 

 Ayrıca düz alanlar çok olmadığı için daha rahat bisiklet sürerdim. Oradaki evler iyi tasarlanmış ve iyi aydınlatılmış evlerdir. Yani evin içine güneş girmekte ve bu da insan ruhuna iyi gelmektedir. Ülkedeki şehirler çok iyi tasarlanmıştır. Fazla beton olmadığı için parklar çok olduğu için bu ülkede yaşamak isterdim. İngilizceyi iyi bildiğim için orada da bu dili konuşanlar çok olduğu için rahat bir iletişim kurabilirdim.

bb

Üretim Yapmak Neden Bu Kadar Önemlidir?

 

Üretim Yapmak Neden Bu Kadar Önemlidir?


Üretim İnsan ihtiyaçlarını karşılamak için  mal ve hizmetlerin miktarını ya da faydalarını artırmaya yönelik çabalar olarak tanımlanabilir. Üretim yapmak ülkelerin ekonomisinin gelişmesi için, sanayisinin gelişmesi için çok önemlidir. Bir ülke kendi ürünlerini üretebiliyorsa, kendi teknolojik aletlerini yapabiliyorsa başka ülkelerden  ürünleri ya da araçları ithal etmek zorunda kalmaz. 


Aksine bunu başarabilen ülkeler başka ülkelere kendi mallarını ihraç ederler ve bu da  ülke ekonomisine büyük katkı sağlar. İşte bundan dolayı üretim yapmak çok önemlidir. Onun için yerel üretime, yerli malı üretime çok önem vermeliyiz. Ülkemizi her alanda geliştirmek bilimi kendimize rehber edinmeliyiz. Üretim yapmak, ekonomik büyüme, istihdam yaratma ve yaşam standartlarını yükseltme açısından önemlidir. Toplumun gereksinimlerini karşılamak için üretim yapmak zorunludur. Üretim yapmayan ülkeler başka ülkeler muhtaç kalır ve bu da o ülkelerin ekonomik açıdan gerilemesine neden olur. 


Üretimde önde gelen ülkeler dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yer alır. Üretim gücü ülkenin geleceğini belirleyen en önemli güçtür. Onun için üretime önem vermeli, kendi kendimize yetebilen bir ülke olmalıyız ve başka ülkelerde de ürettiklerimizi satarak dünyada söz sahibi olmalıyız.

bb

Niçin Kitap Okumalıyız?

 

Niçin Kitap Okumalıyız?


Bilgi sahibi olmak için, kendimizi daha iyi ifade edebilmek için, genel kültürümüzün artması için, hafızamızı korumak ve canlı tutmak için, dünyadaki gelişmelerden haberdar olmak için, empati kurma becerisine sahip olmak için, sorgulayıcı olmak için sadece kalıplaşmış bilgilere sığınmamak için, bu dünyadan cahil olarak ayrılmamak için kitap okumalıyız ve kitap okuma alışkanlığı edinmeliyiz.


 Kitap okuyarak kendimizi daha mutlu hissederiz ve gün içindeki kafa dağınıklığından da kurtulmuş oluruz. Kitap okuyarak o okuduğumuz kitapların yazarları ile konuşuyor gibi bir duygu hissederiz ve bu da kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Yani okurken yalnız olmadığımız hissederiz. Yalnızlık hissinden kurtulmak için okumalıyız, Kelime dağarcığımızın gelişmesi için, her duyduğumuz Türkçe kelimelerin anlamının ne olduğunu bilmek için okumalıyız. Dikkatimizin dağılmaması için okumalıyız. Kitap okuyarak çok güzel şeyler öğreniriz. Mesela her şeyden önce insan olmayı, güvenilir bir kimse olmayı, dürüst olmayı, yardımsever olmayı öğreniriz. 


Böylece bu öğrendiğimiz güzel değerleri yaşamımızda uygular ve çevremizdeki insanları da örnek davranışlarımızla etkileriz. İşte tüm bunları sağlayan da okuduğumuz kitaplardır. Bunun için okumalıyız, öğrenmeliyiz ve  öğrendikçe  bilgilerimiz sayesinde çevremizi de aydınlatmaya devam etmeliyiz.

bb

Hoşgörülü Olmanın Birey Hayatındaki Önemi Nedir?

 

Hoşgörülü Olmanın Birey Hayatındaki Önemi Nedir?


İnsan hata yapabilen bir varlıktır. Önemli olan o hataların tekrarlanmamasıdır. İnsanın yaptığı hatalardan ve en olumsuz davranışlardan biri de ön yargılı olmalarıdır. Ön yargılı insanlar hoşgörülü olmayan, hoşgörüyü henüz tatmayan insanlardır. Oysa herkesi olduğu gibi kabul etmek, insanlara hoşgörü ile yaklaşmak onlarla aramızdaki buzları eritir ve aşılamaz denilen zorlu yollar bir anda aşılmaya başlar. Hoşgörülü olan insanın çevresi geniş olur ve böyle insanlar toplum tarafından sevilip sayılan insanlardır.


 Hoşgörülü olmak insanı kendi içinde mutlu eder ve onu başarıya götürür. Hoşgörü ön yargıları ortadan kaldırır. Hoşgörülü olmak demek herkesin her dediğine evet demek değildir. Önemli olan diyalog kurmak ve birbirini anlamak, kabul etmektir. Hoşgörülü olmayan insanlar katı insanlardır. Böyle insanlarda genelde benmerkezci düşünen kimseler olmaktadır. Düşünceler esnek olmadığı zaman hoşgörüsüzlük ortaya çıkar. Hoşgörü, karşı tarafa hata yapma hakkı tanımaktır. Birbirini anlayıp dinleyen hoşgörülü  insanlar arasında iletişim anlamında sorun yaşanmaz, birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışma duyguları ortaya çıkar. 


İnsanlar hoşgörülü insan ile iş yapmak, onunla muhabbet etmek, onunla yolculuk yapmak ister. Böyle insanların yanında huzur ortamı olur, sevgi ortamı doğar. Voltaire’nin "Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum, fakat bunları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunacağım"  sözü hoşgörülü olmanın insan yaşamında ne kadar etkili  olduğunu gösterir. Farklılıkların bir bütün olduğu bilinci ile hareket eden hoşgörülü kimseler her zaman el üstünde tutulur ve sağlıklı iletişim kurarlar.

bb

Başarı Her Gün Tekrarlanan Küçük Çabaların Toplamıdır Konulu Kompozisyon

 

Başarı Her Gün Tekrarlanan Küçük Çabaların Toplamıdır Konulu Kompozisyon


Okuyup öğrenmediği sürece kişi başarılı olamaz. Yani başarı işi şans işi değildir. Emek işidir, alın teri dökme, yorulma, yılmamadır. Demek ki bilenle bilmeyen arasındaki fark çalışmaktır. Çalışan insanalar başarılı olur, çalışmayan insanlar ise her alanda geri kalır. Başarı, her gün tekrarlanan küçük çabaların toplamıdır sözü ile anlatılmak istenen şudur: Her gün az da olsa çalışmaya, birikim yapmaya devam etmeliyiz. Ama bunu düzenli olarak yapmalıyız. 


Sadece bir gün sabahtan akşama kadar çalışmak size başarı getirmeyecektir. Çalışmak için belirli bir plan ve program doğrultusunda hareket etmek gerekir. Yani disiplinli olarak her gün çalışmak gerekir. Nasıl ki Peygamber Efendimiz ibadetlerin en hayırlısı her gün az da olsa yapılanıdır diyorsa işte çalışmak da bu şekildedir. Her gün az da olsa çalışılmalıdır. Bizim az dediğimiz bu çalışmalar zaman içinde birikecek ve bize başarıyı tattıracaktır. Bunun için bir işi düzenli yapmak gerekir.


 Örneğin; Yarın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ya da Matematik  sınavın var diyelim. Sen bu derslere son gün kala çalışırsan çok iyi not alamayabilirsin. Ama gördüğün konuları her gün az da olsa tekrar ettiğin zaman zamanı yaklaştıkça endişeye kapılmayacaksın. Çünkü nede olsa her gün çalışılmış ve son gün de sadece tekrar etme kalmıştır. Yani başarı az da olsa her günkü yapılan birikimle gelmiştir.

bb

Savaşlar İnsanlığa Kan ve Gözyaşından Başka Miras Bırakmaz Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Savaşlar İnsanlığa Kan ve Gözyaşından Başka Miras Bırakmaz. Sözü İle İlgili Kompozisyon


Savaşlar insanlığa kan ve göz yaşı bırakır. Savaşta en büyük zararı günahı olmayan masum bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar görür. Savaşın sonucunda kan olur. Çünkü gerçekten insan bedeninden akan kanlar olur her yerde.  Masum insalanrdan akan bu kanı göremeye bile dayanamayız.. Bizler bunu görmeye dayanamazken orada savaşı yaşayan insanlar ne yazık ki bu acı olaylara şahit oluyorlar. Savaş kan demektir. Bebek kanı demektir, çocuk kanı demektir. Savaş demek göz yaşı demektir.

 

Sevenleri sevdiklerinden ayırma demek, zalimlik demek, zulmetme demektir. Savaşın bırakacağı miras iyi bir miras değil kanlı bir miras, cani bir mirastır. Bunun için savaşlar olmamalı, savaşlar yüzünden sivil halk işkence görmemelidir. Dünya ülkeleri bir araya gelip barışı sağlamalı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” sözü ile hareket etmelidir. Kan ve gözyaşı insanlığa hiç bir zaman mutluluk getirmeyecektir. Savaşlar yeni savaşlara neden olacak, insanlar arasındaki kardeşliği öldürecek, yeni nefret tohumları ekilecektir. Bu da savaşların daha artmasına neden olacaktır.

İnsanlığın yaşatılması, insanların mutlu olması ancak savaşların sona ermesi ile olacaktır. İyi bir miras ancak ilim ve fendir. Çocuk kanı, bebek kanı miras değil ah almadır, belayı başına salmadır. Masum insanları öldürmek kimsenin eline bir şey geçirmeyecektir. Savaş yok olmalıdır onun yerien mutlu olan çocuklar, gülen ve tebessüm eden anneler, mutlu aileler olmalıdır dünyamızın her yerinde.

bb

İyi Bir Dost Ya Da Arkadaş Nasıl Davranmalıdır Konulu Kompozisyon

 

İyi Bir Dost Ya Da Arkadaş Nasıl Davranmalıdır Konulu Kompozisyon


Sağlam arkadaşlıkların ve dostlukların kurulması bir anda olmaz. Bunun için belirli bir zaman geçmesi gerekir. Yani deneyim gerekir. Arkadaşlık ve dostluk sağlamlaştığı zaman artı her şey yerli yerine oturmuş demektir. İyi bir dost ya da arkadaş her şeyden önce yalan söylemeyen, dürüst ve güvenilir olan kimsedir. İnsanın hem iyi gününde hem zor günlerinde sırtını yaslayacağı bir çınardır iyi dost.


 Sır saklayabilen ve o sırrı hayatının sonuna kadar devam ettirebilendir. İyi dostlar bizimle eğlenir, bizimle güler, bizimle ağlar. İçi ve dışı bir olan kimsedir. Dili ile bize kibar davranıp kalbinde bize kötülük beklemeyen kişi iyi bir arkadaş, iyi bir dosttur. Sen ortamda olmadığın zaman senin arkandan dedikodusu yapmayan ve başkalarının da bunu yapmasına izin vermeyen kişidir. İyi dostlar nezaket sahibi insanlar olmalıdır. Ben değil biz düşüncesi ile hareket etmelilerdir. Eli açık insanlar olmalı, merhametli insanlar olmalılardır.

Sen maddi olarak sıkıştığın zaman kendi imkanları doğrultusunda sana el uzatan, yardım eden içinde şefkat ve merhamet duygusu olan kimsedir. İyi dost size kibar davranmalıdır, sizi sevmeli ve sizin için her türlü zorluğa göğüs gerebilmelidir. Sizin acılı zamanlarında sizi bırakıp gitmeyen kişidir dostlar. Bunun için dostlarımızın kıymetini bilmeli, onlara sadık kalmalıyız ve onlara asla ihanet etmemeliyiz.

bb

Bir Yazar Olsaydınız Nasıl Bir Kitap Yazmak İstediğinizi Anlatınız.

 

Bir Yazar Olsaydınız Nasıl Bir Kitap Yazmak İstediğinizi Anlatınız.


Bir yazar olsaydım çevre sevgisi, doğa sevgi ile ilgili bir kitap yazmak isterdim. İnsanlar doğaya gereken önemi ve duyarlılığı göstermiyor ne yazık ki. Ben de yazdığım kitabın içeriğinde doğa sevgine ağırlık verirdim. Çevre sevgisinin insana küçük yaşta verilmesi gerektiğine değinirdim en başta. Yazdığım kitap insanların ilgisini çeksin, onları bilinçli insan yapsın isterdim. Doğa sevgisi ile ilgili dikkat çeken görseller koyardım kitabıma.


Gerçekten ağaç yaşken eğilir diye boşa dememişler. Ne öğrenirsek küçük yaşta öğreniyoruz ve öğrendiklerimiz bizimle bir ömür gidiyor. Doğamızı kirletmemiz gerektiği, doğa kirlenirse başımıza ne gibi felaketlerin geleceğini anlatırdım. Doğa sevgisi ile ilgili şu söze yer verirdim kitabımda: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Her şey para değildir. Önemli olan çevreyi koruyabilmek ve ona sahip çıkabilmektir. 


Bunun için de çevre temizliğine önem verilmeli, doğadaki yeşil alanlar yok edilmemeli, ormanlar korunmalı, hava, su, toprak kirletilmemeli ve insanlık rahat bir nefes almaya devam etmelidir gibi konulara değinirdim. Kitapta insanları doğaya fayda sağlamak için neler yapabileceklerine değinirdim ve doğa hepimizin mirasıdır derdim ve daha birçok konuya değinirdim.

bb

Dost Seninle Ağlar Seninle Güler Konulu Kompozisyon

 

Dost Seninle Ağlar Seninle Güler Konulu Kompozisyon


İnsan zor zamanlarda sırtını yaslayacağı, güvenebileceği sadık bir dosta sahip olmak ister. Dost seninle ağlayıp seninle gülebilendir. Acılarını paylaşabilen, seni anlayan, seni yargılamadan dinleyendir. İyi dostlar her zaman yanınızda olur ve sizi hiçbir zaman bırakmazlar Dost gibi görünenler ise sadece mutlu ve başarılı günlerinizde yanınızdaymış gibi yaparlar ama aslında yanınızda değillerdir. 


İşte bunun için gerçek dostların kıymetini bilmek ve onlara vefalı davranmak gerekir. Dost senin yüzüne gülüp arkandan dedikodunu yapmayandır, sana iftira atmayandır. Dili ile kalbi bir olup temiz olandır, iyi olandır, insan olandır. Örneğin; sen sınavdan düşük not alınca buna sevinen kimse dostun değildir. Sen sınavdan yüksek alınca dostun da seviniyorsa işte o zaman gerçek dostluktan bahsedilebilir.


 Dostluğun önemi ile ilgili şu söz güzeldir: “Dostlarını seçerken karaktere, saygıya ve sadakate dikkat et.”  Gerçekten de bunlar önemli meziyetlerdir. Bu özelliklere sahip olmayan biri dost değildir. Bundan dolayı bizimle gülen, bizimle ağlayan dostlara sahip çıkmalıyız. Biz de dostlarımızın her anında yanında olmalı, onları asla yalnız bırakmamalıyız. Karakterli, sadakatlı dost olmalıyız ve iyi insan, güvenilir insan olmalıyız.

bb

Bu Zamana Kadar Gezmiş Olduğunuz En Güzel Yer Hangisiydi, Gerekçeleriyle Anlatınız.

 

Bu Zamana Kadar Gezmiş Olduğunuz En Güzel Yer Hangisiydi, Gerekçeleriyle Anlatınız.


Bu zamana kadar gezdiğim şehirler arasında en güzel olanı İstanbul2du. İstanbul gerçekten görülmesi ve gezilmesi gereken muhteşem bir şehirdir. Tarihi güzellikleri ve doğal güzellikleri beni kendine hayran bırakmıştı. Saraylar, camiler, müzeler, parklar, bahçeler vardı. Ayasofya Cami,  Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı,  Sultanahmet Camii, Sultanahmet Meydanı,  Dolmabahçe Sarayı, Galata Kulesi, İstanbul Boğazı, Kız Kulesi, Kapalı Çarşı, Eminönü, Mısır Çarşısı, Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi, Gülhane Parkı, Süleymaniye Cami, Belgrad Ormanı ve daha birçok güzellikleri vardı. 


Gittiğim yerler görülmesi gereken muhteşem yerlerdi. Oranın tarihi ve doğal güzellikleri beni büyülemiştir. İstanbul gerçekten de çok güzel bir şehirdir. Eminönü'nde balık ekmek yemek, deniz kenarında yürümek, İstanbul Boğazı'nı görmek, deniz kenarında fotoğraf çekilmek ve akşam yürüyüşüne çıkmak harika bir duyguydu. Kendine has tarihi bir dokusu olan bu şehre mutlaka geliniz. Kumpiri,  pilav üstü nohut, midye dolma,  kokoreç, Kanlıca yoğurdu, boza, Osmanlı şerbeti yöresel gıdalarıdır. Ayrıca başka şehirlerden buraya göç etmiş insanlar kendi yöresel gıdalarını burada da satarak İstanbul’da kendine ait bir şeyler bulmaya çalışmışlardır. 


Çok kalabalık bir nüfusa sahipti. Yolda adım atacak yer bulamıyorsunuz. Her yer insan dolmuş. Trafiği çok yoğundu. Bir saatte gideceğimiz yere iki üç saatte anca varmıştık.. Her zorluğuna rağmen farklı bir şehir olan İstanbul her şeyi ile güzel, gizemli ve büyüleyici bir kentti.

bb

Paylaşmak Neden Önemlidir? Açıklayınız.

 


Paylaşmak Neden Önemlidir? Açıklayınız.


İnsan üzüntülerini, sevincini, parasını, güzel duygularını, düşüncelerini paylaştığı zaman kendini daha iyi hisseder ve daha mutlu olur. İnsanlar paylaşmayı öğrendikleri zaman aralarındaki sevgi bağı da artar. Birlik, beraberlik ve dayanışma olur. Paylaşıldığı zaman kötülükler azalır ve iyilikler artar. Paylaşıldığı zaman ön yargılar ortadan kalkar ve hoşgörü ortamı doğar. Paylaşmak insana yakışan en önemli erdemlerden biridir.


 İnsan elindekileri paylaşırsa bencil bir insan olmaz ve başka insanları düşündüğü için de daha iyi bir insan, empati kurabilen saygın bir kişilik olur. Yolda kalmışlara, yoksullara yardım etmek gerekir ve imkanlarımız doğrultusunda onlarla paylaşmak gerekir. Çünkü bu insan olmanın gereğidir. Paylaşmayan insanlar yalnız kalır ve bir başına yaşar. Onlar da zor duruma düştüğü zaman yanlarında hiç kimseyi bulamazlar. Bunun için her zaman paylaşımcı olmak gerekir. 


Ben değil biz olmak gerekir. Sevmek için, sevilmek için, insan olmak için paylaşmaktan yana olmalıyız. Paylaşmanın önemi ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız: "Eğer paylaşmayı bilirseniz, ekmeği paylaşmak, ekmekten daha lezzetlidir." der Necip Fazıl Kısakürek. İşte tüm bunlardan dolayı paylaşmanın asaleti bir başka güzel kılar insanı, bir başka güzel duygular hissettirir insana.

bb

Çevre Sevgisi Hakkındaki Düşüncelerinizi Anlatınız.

 

Çevre Sevgisi Hakkındaki Düşüncelerinizi Anlatınız.


İnsanlarda çevre sevgisi küçük yaşlarda başlar. Bunun için de ailelere büyük sorumluluk düşer. Aile bireyleri çocuklarına çevre sevgisi bilincini aşıladığı zaman çocuk çevreyi nasıl koruyacağını, yerlere çöp atılmaması gerektiğini, suyu boşa harcamamasını, elektriği boşa açık bırakmaması gerektiğini öğrenir. Bunun bir cimrilik değil bunun bir bilinçli insan, vatansever insan olduğunun farkına varır. Bizim boş yere akıttığımız suları belki başka canlıların ihtiyacı olacak ve onların hakkını almış olacağız. 


Ya da boş yere yaktığımız elektrik başka insanların daha zorunlu ihtiyacı olacak. Onun için hiçbir şeyi boş yere tüketmemeliyiz. Tüketim çılgını değil, çevre gönüllüsü insanlar olmalıyız. Plastik eşyalar yerine cam olan eşyalardan kullanmalıyız. Kağıtları boş yere israf etmemeliyiz. Bizim boş yere kullandığımız kağıt binlerce ağacımızın kesilmesine neden oluyor. Ağacın kesilmesi demek ormanların yok olması demek, ormanların yok olması demek oksijen kaynağımızın bitmeye başlaması demektir. İşte bunun için kağıtları boş yere harcamamalıyız. Atıklarımızı geri dönüşüme yollamamalıyız. 


Okulumuzda cam atıklar, plastik atıklar, atık yap kutuları vardır. Bu sınıflandırmaya göre geri dönüşüme gidecek olana atıklarımızı atmalı ve çevreyi temiz tutmalıyız. Çevre kirlendiği zaman yaşayacak bir dünyamız olmaz. Her yer pislik içinde olduğu zaman salgın hastalıklar artar ve bu da insanlığın yok olmasına, hayvanların yok olmasına neden olur. Bunun için çevre sevgisini küçük yaşlarda edinmeliyiz ve çevremizi sevmeli, korumalıyız.


 Doğal alanları korumalı, kirletmemeliyiz. Bir Kızılderili atasözü der ki; "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; insanlar paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Yani doğanın doğal hali yok olunca para bir işe yaramayacak.” Bunun için önce doğayı temiz tutalım ve daha çok kazanmak için daha çok zarar vermek yerine daha çok çevreyi daha nasıl güzelleştirelim düşüncesine sahip olalım.

bb

Müziğin İyileştirici Gücü İle İlgili Kompozisyon

 

Müziğin İyileştirici Gücü İle İlgili Kompozisyon


Müzik; insan yaşamında büyük etkisi olan, yeri geldiği zaman bizi geçmişe götüren, yeri geldiği zaman oturduğumuz yerde hareketlenmemizi sağlayan harika bir iyileştirici güçtür. İnsan en acı zamanlarında bile acı türküler, şarkılar dinleyerek acılarını dindirmeye çalışabilir. En mutlu anında ise onu mutlu edecek hareketli müzikler dinleyerek daha da mutlu olabilir. 


Müzik gerçekten iyileştirici bir güçtür. Çünkü ruhun gıdasıdır diye boşa denilmemiştir. Mesela gurbetten ayrı bir yerde çalışmak zorunda kalan bir işçiyi düşünün. Ailesinden ayrı, toprağından ayrı ama çalışmak zorunda. Bu kişiyi ne mutlu eder. Elbette müzik mutlu eder. Çünkü ailesine kavuşacağı günleri sabırla bekler ve ayrılık ve özlem ile müzikler dinleyerek kendine gelir ve o müzikler sayesinde zor günleri daha kolay geçirir ve daha güçlü olur. Müzik dünyanın en güçlü ilacı, derdin devası, insan ruhunun koruyucusu, umudu, yarınlarıdır.

 

Müzik birlik, beraberlik ve dayanışmayı da güçlendirir. Neden büyük mitingler, toplu açılışlar, bayramlar, törenler müzik eşliğinde oluyor hiç düşündünüz mü?  Ya da yardım toplama kampanyaları, düğünler, nişanlar, askere gitme törenleri…vb Çünkü o gün hangi konu ile ilgili konuşma, tören varsa o konu ile ilgili türküler, şarkılar kişiyi daha da coşturmakta ve kişileri bir araya getirerek mutlu bir geçirilmesi sağlanmaktadır. 


İşte tüm bunlar müziğin gücüdür. Müzik insana insan olmayı, yardımsever olmayı, bir olmayı ve beraber olmayı da öğretir. Müzik sayesinde ırkçılığa hayır denilir, hoşgörüye evet denilir, savaşa hayır ve barışa her zaman evet denilir. Toplumsal geleneklerin geçerli kılınmasında ve kültürün devamlılığında etkilidir. Dikkati yönetme, toplama ve öğrenmeye yardım eder.

 

Kısaca müzik;

İletişim aracıdır; motivasyon, iletişim ve etkileşimi artırır.

Duyguların daha iyi ifade edilmesini sağlar.

Fiziksel, zihinsel performansı, yaratıcılığı ve hayal gücünü artırır.

Rahatlatma ve gevşemeye yardımcı olur,  stresle baş etmeyi sağlar

bb

Bir İnsanın Gerçek Zenginliği, Bu Dünyada Yaptığı İyiliklerdir Sözünü Açıklayınız.

 

Bir İnsanın Gerçek Zenginliği, Bu Dünyada Yaptığı İyiliklerdir Sözünü Açıklayınız.

İnsanı insan yapan en önemli erdemlerden birisi onun şefkatli ve merhametli olmasıdır. Yüreğinde merhamet duygusu olan, paylaşma duygusu olan, biz anlayışı olan insan iyi insandır. İnsanın gerçek zenginliği ne kadar çok mala sahip olduğu değil ne kadar çok altın gibi bir yüreğe sahip olup olmadığıdır. Çok zengin olduğu halde bir kuruşunu dahi kimseye vermeyen kibirli ve merhametsiz insanlar olduğu gibi çok az parası olduğu halde ve bu paraya kendinin de ihtiyacı olduğu halde parayı kendinden daha da muhtaç olan insanlarla paylaşan insanlar gerçek anlamda zengin ve cömert insanlardır. İşte böyle insanlar hem dünyada hem de Allah katında değerli kimselerdir.

 

Bu dünyada ne kadar çok iyilik yaparsak Yüce Allah bize bunun karşılığını öbür dünyada misliyle verecektir. Gerçek zenginlik çok güzel olmak, çok dikkat çekici olmak falan değildir. Gerçek zenginlik güzel ahlaklı olmak, dürüst olmak, güvenilir olmak, yardımsever olmaktır. Yaptığın iyiliği hiçbir karşılık beklemeden yapmaktır. İyiliği insanlara tepeden bakarak yapmak da doğru olmaz. İyiliği mütevazi bir şekilde yapmak kişiyi daha değerli kılar. Evine ekmek götüremeyen bir babaya iş vermek, çocuğuna süt alamayan bir anneye maddi olarak destek çıkmak, okula giderken giydiği ayakkabıdan dolayı ayakları ıslanmış mazlum ve yoksul bir çocuğa çok güzel bir ayakkabı alıp onu mutlu etmek, sağ elin verdiğini sol ele göstermemek, yaptığın hayrın reklamını yapmamak vb. İşte bunlardır gerçek zenginlik.

 

Bir yüreğe dokunabilmek, bir insanın yüzündeki acıyı az da olsa azaltabilmek, ön yargılı olmamak, affetmeyi bilmek, gönlü bol olmak, yaptığın iyiliği yüze bağıra bağıra söylememek, sana kötülük edene iyilikle karşılık vermek, insanlar olduğu gibi kabul edebilmektir gerçek zenginlik. Düşenin elinden tutup kaldırmak, mazluma arka çıkmak, adalet karşısında hakkı yenmiş bir kişiye destek olmaktır gerçek zenginlik. İşte tüm bu ve bunun gibi güzel davranışları yaptığımız zaman gerçek zengin oluruz yani insan-ı kamil oluruz.

bb

Gelecek İle İlgili Hedefleriniz ve Bu Hedeflerinize Ulaşmak İçin Neler Yaptığınızı Anlatınız.

 

Gelecek İle İlgili Hedefleriniz ve Bu Hedeflerinize Ulaşmak İçin Neler Yaptığınızı Anlatınız.


Çocukların kendine göre hayalleri, gelecek ile ilgili umutları vardır. Ben de bir çocuk olduğum için benim de hayallerim vardır.  Kendimi bildim bileli futbolcu olmak istiyorum. Çünkü topla oyun oynamayı, topa hakim olmayı ve hedefime ulaşmayı seviyorum. İleride iyi bir futbolcu olmak için babamla, kardeşimle hafta sonları futbol kursuna gidiyorum. Bize futbol ile ilgili ders veren antrenörlerimizi iyi dinliyorum, onların dediklerini yapmaya çalışıyorum Disiplinli oluyorum. Okulun olmadığı zamanlarda erkenden kalkıp topla oynuyorum.

 

Vücudumun daha iyi şekil alması için, oyunda daha uzun kalabilmek için, çabuk yorulmamak için vücudumu güçlendirme çalışmaları yapıyorum. Her gün yarım saat kadar egzersiz yapıyorum, beslenmeme dikkat ediyorum. Sağlıklı gıdalar tüketiyorum ve sağlıksız gıdalardan uzak durmaya çalışıyorum. Televizyonu açıp adını dünyaya adını duyurmuş Ronaldo, Messi, Zidane, Puskas, Maradona gibi futbolcuların geçmiş kariyerlerini araştırıp onları izliyorum. Topa nasıl hakim olduklarını, nasıl  bu kadar yetenekli olduğunu onları izleyerek görüyorum. Futbolcuları izleyip onlardan bir şeyler öğreniyorum.


 Aynı zamanda iyi ahlaklı olmaya da çalışıyorum. Çünkü Mustafa Kemal’in şu sözü benim için altın değerindedir: Ben sporcunun zeki, çevik ve güzel ahlaklı olanını severim.” sözü bana büyük bir yol gösterici oluyor. Futbol oynarken dikkatimi sadece amacıma odaklandırıyorum ve dışardan gelen seslere fazla aldırış etmiyorum. Umarım ileride iyi bir futbolcu olur ve ülkemi başarılı bir şekilde temsil ederim. Herkes ne istiyorsa o olsun, herkesin hayali gerçek olsun inşallah.

bb

Mezun Olunca Nasıl Bir İşte Çalışmak İsterdiniz, Gerekçeleriyle Anlatınız.

 Mezun Olunca Nasıl Bir İşte Çalışmak İsterdiniz, Gerekçeleriyle Anlatınız.

 

Okuldan mezun olduğum zaman iyi bir psikiyatr olmak istiyorum. İnsan ve insan sorunları ile ilgilenmeyi seviyorum. İnsanların ruh hali neydi ve nasıl bu duruma geldi, geçmişinde neler yaşadı, nasıl bir ailede büyüdü, aile içinde sevgi mi vardı, korku mu, yoksa  şiddet mi? İnsanların neden psikolojisi bozulur ve onları sağlıklı bir hayata döndürmek için neler yapılabilir. Bu konu alanda uzaman olmak istiyorum.

 

Hasta insanlara elimden geldiği kadar yardım etmek, onları mutlu etmek, onlara destek çıkmak istiyorum. Psikoloğa, ya da psikiyatre gelen insanlar zeki ve hassas insanlar oluyormuş. Bunun için çok çalışacağım, bilinçli bir insan olacağım ve ülkemin masum ve hassas insanlarına elimden geldiği kadar yardımcı olacağım. Anksiyete (kaygı) bozukluklarının, depresyonun, panik bozukluğunun, şizofreni ve buna benzer diğer duygu durumu bozuklukları ile bağımlılıkların tanı ve tedavisini yapmak istiyorum, Hasta veya hasta yakınına hastalık, hastalığın tedavisi, hastalığın riskleri ve bu hastalıktan korunma konuları hakkında bilgi vermek istiyorum vb.

 

Kendi küçük ofisim olsun istiyorum. Orada gün boyunca hastalarımın şikayetlerini dinleyip, onlarla güzel bir iletişim içinde olayım ve onların yüzünü güldürebileyim istiyorum. Mezun olunca böyle güzel bir alanda doktoramı yapmak istiyorum. Hayatım boyunca araştırma yapmaya, daha çok okumaya, daha çok araştırmaya da devam edeceğim inşallah.

bb

Okuduğunuz Bir Kitabı Tanıtınız. (Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu)

 Okuduğunuz Bir Kitabı Tanıtınız.


Okuduğum kitabın adı Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu’dur. Kitabı okuduğumda çok duygulandım ve ağladım. Amerika Birleşik Devletler yıllar önce Japonya’nın Hiroşima adlı kendine bomba atıyor ve o bombanın etkisi ile insanlar ölüyor, insanlar sakat kalıyor ve insanların fiziksel görünümünde değişiklikler  oluyor. Bombanın yaydığı radyasyonun etkisi üzerinden yıllar geçse bile devam ediyor. Bu bombanın etkisine maruz kalan çocuklardan biri de  Sadako’dur. 


O da Lösemi oluyor. Ailesi, arkadaşları ve öğretmenleri çocuğun bu haline çok üzülüyorlar ama umutlarını asla kaybetmiyorlar. Bir efsaneye göre Kağıttan Bin Turna Kuşu yapılırsa kurtulurmuş inancına kapılıyorlar.. Sadako, hastalığını öğrendiğinde ümidini kaybetmeyip kâğıttan turna kuşu yapmaya başlamıştır. Ancak Japon kızının ömrü 1000 turnayı katlamaya yetmiyor ve ne yazık ki  ve 25 Ekim 1955 günü 644. turnayı katlarken  Sadako hayata veda ediyor.


 Onun ölümü herkesi derinden sarsıyor. Arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp onun için kâğıttan turna kuşu kulübü düzenlemişlerdir. Turna kuşu, barışın simgesi haline gelmiştir. Ayrıca Sadako'nun hastalıkla mücadelede gösterdiği cesaret, onu Japon çocuklarının gözünde kahraman yapmıştır. O hiçbir zaman unutulmuyor ve gönüllerde yaşamaya devam ediyor.

bb